bugün

esaretin bedeli ile kafa kafaya oynar. öyle bir trajedi.
tipinizden anlamıştır ne kadar fakir olduğunu.
Zorla vermelerinden iyidir.
pahali seyler falan satan bir yerin reklami ise surekli basima gelen olaydir. Istesem bile sorry diyor gtler. ucuz bir tanitim ise veriyorlar. bende fazla ver ki elindekiler cabuk bitsin diyorum.
o broşürü dağıtan şahıs tam da aklından bunlar geçerkene: "ulan doğru dürüst iş bulamadık 3 kuruşa bu paçavraları dağıtıyoruz, saatlerdir bittim ayaklarım yoruldu, kollarım ağrıdı, amk larım dağıttığım broşüre bakmıyorlar bile, bazısı cebine koyuyor bazısı çöpe atıyor, bir okuyun be amk, o kadar dağıtmak için bekliyoruz burada, okuyun bir oç ler, ama gün gelecek öyle zengin olucam ki, o zaman bu hayatın amk cam, üfff kolum ağrıyor ya şu gelene vermeyeyim bari, nasılsa okumayacak geçsin gitsin şebek suratlı..."

sen oradan geçmişsidir. "acaba ne yazıyor o broşür de?" diye merak da edersin, ama 3 adım attıktan sonra unutursun, belki de o broşürü adam gibi okuyacak tek sendin, olmadı işte...
Çok koyar insana. Nedense beni hep görmezden geliyorlar. Minyon sayılırım ama görünmeyecek kadar da değil be canısı.
henüz uyanmış, saate bakınca günün yarısını uyuyarak geçirdiğinizi ve evde kahve olmadığını farkedersiniz.

''aman bee bugün de kahvesiz idare edelim'' der fakat son zamanlarda uyandığınızda ekseriyetle yüksek sesli dinlediğiniz şarkıyı açıp gece uyumadan önce çakmağı nereye koyduğunuzu zar zor hatırlayıp, bulunca ateşlediğiniz tütünün çıtırtısı size olmayanın sadece kahve olmadığını naif bir edayla fısıldar.

tatil gününüzün yarısını tükettiğiniz bir kez da zihninize hızla çarpar ve tütün çıtırtısının yüzünüze vurduğu gerçeklikten topuklarınızı g.tünüze vura vura kaçma gayesiyle kalabalıkça bir yere gidip kahvenizi orada içme fikri florasan gibi belirir.

kulaklığınızı takmış, kafein krizleriyle kalabalık arasında yürürken, aynı yönde 10-12 adım ileride broşür dağıtan biri çarpar gözünüze.
siz dikkatinizi o yöne vermişken uzattığı dördüncü broşürü de almaya yeltenen dahi olmamıştır ki bu neden bilinmez, sizde saniyenin yarısı kadar bir sürede şiddetli bir yakınlık ve benzerlik hissi yaratmıştır ona karşı.

adım mesafesi yarıya inmiş ve tam önünden geçecek vaziyette yürüyorsunuzdur.
zihninizde birazdan onun uzatacağı broşüre uzanan el olmak, kalabalığın arasında görmezden gelinmek hissini yine saniyenin yarısı kadar da olsa vücudundan çekip alabilmek, sende uyandırdığı benzerlik fikri adına minnettar olduğunu gizlice paylaşarak masum bir selam vermek ve daha nice mülteci arzularınız vardır.

hala uzatıyor olduğu broşürlere uzanan bir başka elin olmayışı içinizde belki de anlamsızlığından kaynaklanan tarifsiz bir heyecan bile yaratmıştır.
adım uzunluğunuzu kısaltmış, nihayet son adımınız ile simetriyi kusursuz tamamlamış, tam da önünden geçmeye başlamış; sağ kolunuzu yarı kalkmış vaziyette tutuyorsunuzdur hatta.

fakat o broşür size uzatılmaz..

siz adımlamaya devam edersiniz elbette.
Kızgınsınız,kırgınsınız.
sonra bir an yumuşar, almayalım şimdi günahını dersiniz;

''ulan acaba pes mi etti bir anlığına tam da o an ?''

yok yok,kızgınsınız. kırgınsınız hem.
yok bee öyle değil. broşür dağıtana değil tabii.

tütün çıtırtısının fısıldadıkları kulaklarınızda çınlar.

yalnızlıktan kusuluyor mu ?

tür: dram
imdb: 9.6