bugün

1926 yılında lotus adlı fransız gemisinin bizim bozkurt adlı gemimizin rotasına girerek gemimizi batırması sonucu görülen davadır.

fransız kaptanı türk mahkemelerinde yargılamak isterken fransa bu olayı uluslararası adalet divanı'na taşımıştır. bu dava için mahmut esat bey görevlendirildi ve davayı kazandı, türkiye'ye tazminat ödendi ve fransız kaptan türk mahkemelerinde yargılandı.

mustafa kemal, mahmut esat bey'e bu başarısından dolayı bozkurt soyadını vermiştir.
Türkiye cumhuriyeti'nin hukuksal anlamda ilk uluslararası başarısıdır.
ilki hariç geriye kalan bütün gelişmeler Türkiye aleyhine olmuştur.
Türkiye Fransız kaptanı yargılamasını devletlerin egemenliği ilkesine dayandırmıştır ancak Türkiye'nin ileri sürdüğü gibi evrensel, belirsiz ve sınırsız egemenlik değil; üzerinde gücünü uyguladığı ülkenin, temel oluşturduğu ve sınırlarını belirlediği egemenlik; başka bir deyişle, ülkesel egemenlik.
Üstüne üstlük kaptan çarpma olayı sırasında Bozkurt gemisine adım dahi atmamıştır.
Cumhuriyet tarihinde Bozkurt-Lotus vakası olarak adlandırılan, Bozkurt adlı Türk gemisiyle Lotus adlı Fransız gemisinin 2 Ağustos 1926 tarihinde Ege Denizi'de çarpışması nedeniyle iki ülke arasında çıkan anlaşmazlıkta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni Lahey Uluslararası Adalet Divanı'nda temsil etti. Bu dava, tarihçiler tarafından Türk hukukunun ve adalet örgütünün kapitülasyonlar dönemini geride bırakarak insan ve egemenlik haklarına dayalı çağdaş hukuk düzeyine yükseldiğinin bir simgesi olarak değerlendirilmektedir.

Kaynak: Ersaydı, Alper (Ocak-Nisan 2010). "Bozkurt-Lotus Davası ve Genç Türkiye’nin Hukuksal Yetkinliği". Tarih Okulu 1 (6): 33-43.
uluslararası alanda prestijin ne kadar önemli olduğunu gösteren ve hatta hukuk kurallarının bile önüne geçebileceğini gösteren ünlü dava.

bozkurt-lotus davası (yukarıda ki entryleri tekrar etmek istemiyorum zaten anlatılmış) aslında tamamen hatalı ve uluslararası hukuka aykırı bir iş yapan türkiyenin prestiji sayesinde haklı konuma gelmesi açısından önemlidir.

öncelikle neden haksızdık onu inceleyelim:

bozkurt-lotus davası uluslararası sularda gerçekleşen bir çatma ile ilgilidir. sonucunda bozkurt batmış ve türkiye lotus gemisinin mürettebatını tutuklamıştır. bu uluslararası hukuka aykırı bir davranıştır çünkü çatma olayı kara suları dahilinde değil uluslararası sularda gerçekleşmiştir. türkiyenin lotus mürettebatını fransaya iade etmesi ve fransız makamlarınca yargılanması gerekirdi bozkurt mürettebatı da keza türk makamlarınca.

nasıl davayı kazandık?

öncelikle mahmut esad bozkurt'un müthiş savunması ve hukuk duayeni olması ile ama bundan daha önemlisi ve hocaların görüşü türkiye'nin kurtuluş savaşı ve dönemin süper güçlerine karşı dik duruşuyla saygıdeğer bir güç durumuna gelmesi ve dünyada müthiş bir presitje sahip olması. aynı amerikanın israilin şu andan bundan çok daha büyük hukuk ihlalleri hatta insanlık suçları işlediği halde dünyanın gıkını çıkaramamasında olduğu gibi. bizde o zamanki prestijimizle dünyayı susturabilmişiz. fransaya hadi len demişiz.

o günlerden bugünlere nasıl geldik orası ise biraz üzücü.

edit: neyini eksiledin bunun dingil.
Nedir efendim bu bozkurt-lotus davası diyenler için:
1924 hükümetinin Adalet bakanı olan mahmut esad bey istanbul hukuk fakültesinde hukuk dersleri veren bir hocadır da. Hayat ilerlerdedir der. Bir millet öleceğim diyemez. Tam bir hukuk adamadır o zamanın hükümetinin adalet bakanı sonrakilere inat.
30 temmuz 1926 yılında istanbul'dan hareket eden Bozkurt adlı kömür yüklü gemi hasan kaptan yönetimindedir. 2 ağustosta midilli yakınlarında fransız yolcu gemisi lotus ile çarpışır. Bozkurt batar. Sağ kalanları gemiye alan lotus istanbul limanına gelir. lotus'un 3. kaptanı demons hemen istanbul'da tutuklanır. Olay Fransa'da ve türkiye'de büyük yankı uyandırır. Hasan kaptan'ın da tutuklandığını ilave etmek isterim. fransa, kaptanın derhal serbest bırakılmasını ister. Her iki taraf kazadan birbirlerini sorumlu tutar. Amiral Vasif Paşa başkanlığında hazırlanan bilirkişi raporuyla Savcı Cemal bey her iki kaptanın da cinayet suçuyla yargılanması için iddianame hazırlar.
Fransızlar çarpışmanın türk kara sularının dışında olduğunu belirterek davanın kendi mahkemelerinde görülmesini isterler.Ankara ise sorunun Türkiye cumhuriyeti mahkemelerine silayet ettiği ve ancak konunun lahey adalet divanı'na götürülebileceği görüşündedir. Bu arada sadece 15 günde(bugüne inat) türk mahkemelerinde sonuçlanan davada fransız kaptana 2 ay 20 gün hapis ve 225 lira para cezası, türk kaptana ise 4 ay hapis ve 33 lira para cezası verilir.
Fransa davayı lahey adalet divanına götürür. Fakat divan Türkiye Cumhuriyetini haklı bularak, Lozan andlaşmasına uygun davranıldığını hükmeder(1 yıl sonra). işte bu olaylardan sonra Türkiye'yi divanda savunan Mahmut Esad beye bozkurt soyadı verilir.
işte hukukçuların uluslararası hukuk derlerinde sıkça duyduğu bozkurt-lotus davası budur. Sadece türkiyede değil tarihe geçen bir dava olmuştur.
günümüzde istanbul barosu tarafından her yıl yasaların üstünlüğü adına örnek işler yapan bir kişiye verilen mahmut esat bozkurt hukuk ödülü'nün bu adla anılmasına neden olan dava.

cumhuriyet'i kuranlar ve çağdaşlaşmaya öncülük edenlerin yaptıkları büyük işlerden yalnızca biri. gurur kaynağı.
kapütülasyonların ortadan kalktığını da işaret eden bu dava,türkiye nin evrensel ölçekte hukuksal rüştünü ispatlamasıyla türkiye tarihinin dönüm noktalarından biri olmuştur.
türkiye'nin egemenlik haklarına dayalı çağdaş hukuk anlayışını benimsediğini ve uyguladığının uluslar arası alanda kanıtı olan olaydır.
atatük'ün dönemin adalet bakanı mahmut esat'a bozkurt soyimsini vermesini sağlayan davadır.