bugün

Normal bir izleyiciye kötü bir film olarak gelebilir. Ama sadece blues tarzı müzik severlerin ve rocker yaşam tarzı içinde bulunan kişilerin izlerken zevk alabileceğini düşündüğüm filmdir. Film iyi bir filmdir demiyorum sadece izlerken bazı türde insanlara keyifli zaman geçirtebilen bir filmdir diyorum. Şöyle bi filmde bizde oynayabilsek keşke yahu. illaki tanınmış yıldızlar niye oynuyor ya ben de oynamak istiyorum böyle filmlerde ufakta olsa bir kaç saniyeliğine nolur yani. O justin timberlake'e dünya para vereceğinize alın beni benimde dövmem var benimde kaslarım var kapışırım yani justinle ne var bende oynasam üste parada veririm hem ben ( valla )
ilk yarısı porno, ikinci yarısı duygusal film. blues şarkılar süperdi ayrıca. ama "kara yılan" ve "inliyoooooooooorrrrrrrrrrrrr" gibi iğrenç bi ismi olmasaydı daha güzel olabilirdi*.
son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biridir. popüler film sevenlerin pek hoşlanmayacağı, perdeye bakanların erotik film zannedeceği keyfli bir yapıt.
turkiye de kara yilan inliyor ismiyle gosterime girmis film.
amerikan gençliğinin; post modern çağın kendilerini itelediği hiçlik duygusunun derinlklerinde kaybolmasının irdelendiği, geçmişe duyulan özlemin blues üzerinden verilmeye çalışıldığı, samuel l jackson'un müzikleriyle devleştiği harika bir yapıt.

düz bakılırsa çok basit ve saçma bir konunun, müzikle soslanarak sunulduğu bir yapım gibi görülürse de, aslında derin içerikleri ve mesajları olan bu film, sırf ve sadece müzikleri için bile izlenebilir, izlenmelidir.
henüz ikinci yarısını izlemeye başlayamadığım, ama bu kadar ertelediğime bakılırsa, hem ricci hem jackson hayranı olan, hatta timberlake zibidisine "cry me a river" nedeniyle sempati duyan, şahsımı içine çekememiş, ki blues severim, filmdir. Esefle 2. bölümü izleyip izlememe konusunda tereddütte kaldığımı belirtmek isterim.
2007 yılı başlarında gösterime giren, senaristi ve yönetmeni craig brever olan, çekimleri memphis - tennesee'de yapılan, adını blind lemon jefferson un 1927 yılında yaptığı bir şarkıdan alan, başrollerini samuel l. jackson ve christina ricci'nin paylaştıkları, justin timberlake'in göründüğü her karede o karenin içine ettiği, tüm sözlük yazarlarına ve okurlarına seyretmelerini ısrarla tavsiye edeceğim bir film.
filmde temel kurgu açısından george eliot'un 1861 tarihli " silas marner " adlı romanından esinlenilmiştir.
blues sevmeyenlerin bile filmi izlerken samuel'in gitarı eline alıp döktürdüğü sahnelerden etkilenmeyeceklerini sanmıyorum. sevenlerin ise tüylerinin ürpererek aynı sahneleri defalarca geriye alıp tekrar ve tekrar izleyeceğine şüphe yok.
samul l. jackson oyunculuğunun zirvesinde tabirini kulanamayacağım kadar her filminde olduğu gibi oyunculuğunun zirvesinde. ama sanki bu filmdeki; yaşlanmakta olan, geçmişinin günahlarla dolu olduğuna inandığı için de dini inançlarına ve hayata bağlanmaya çalışan rolündeki karakterin iç dünyasına yönelik kişiselliği hiç abartmadan, tam ayarında vererek farklı bir büyüleyicilik, garip bir hüzün ama aynı zamanda huzur duygusuyla sizi sarmalayan bir çekim alanı yaratarak yine de bana " oyunculuğunun zirvesinde " lafını söyletiyor.
gelelim christin'e. o ufacık boyuna bakmadan, tecrübesizliğinin tüm handikaplarını da atlatmayı başararak mükemmel olmasa da çok iyi bir oyunculuk çıkarmış, samuel devinin yanında ezilmediği gibi gayet de iyi eşlik etmiştir. ayrıca benim gibi minyon hatunlardan hoşlanan birinin, o muhteşem hatlarıyla neredeyse filmin tamamında yarı çıplak dolaşarak ağzımın su kaynaklarını kuruttuğunu itiraf etmem gerek (burası pek sanat eleştirisi gibi olmadı ama, ne yapabilirim)
justin'den bahsetmeye bile gerek yok. çok kötü. hangi aklın onu böyle bir filmde oynamasını sağladığına hizmettiğini anlamak mümkün değil.
evet müzikler gerçekten harika. hatta bir kaç şarkıyı samuel kendisi çalıp söylüyor. bu konuda şu link size kıyağım olsun;

http://66.102.9.104/searc...t=clnk&cd=5&gl=tr

son bir not; samuel filmde oynadığı karakterin adı lazarus
senaryo ve yönetmenliğini craig brewer in yaptığı "destansı bir blues filmi"... başrollerde samuel l jackson, christina ricci* ve justin timberlake oynuyor... son zamanlarda izlediğim en güzel film diyebilirim, ayrıntılar çok güzel işlenmiş, mesajlar çok net ve saf haliyle verilmiş, en önemlisi ise; müzikleri harika... izledikten sonra blues a karşı çok büyük bir ilgi duymama neden oldu film...

--spoiler--
samuel jackson un christina ricci ye gitar çalma sahnesi var ki, unutulmaz sahneler arasına girdi şimdiden zihnimde...
--spoiler--
--spoiler--
black snake all in my room
black snake all in my room
some pretty mamma
better get this black snake soon

black snake is evil
black snake is all i see

woke up this morning
black snake moved in on me.
--spoiler--
bi yandan masum bi yandan başına gelenlerden sonra da hayatın canını çıkarmak için yola çıkmış küçük kız, dev adamla birlikte mükemmel bir filme imza atmıştır.
bu filme porno etiketini yapıştıranlardan sonra porno izlemeye karar verdim. tpühh sizin kalıbınıza! mal mısınız anlamadım ki. neresi porno bu filmin alaşkına.
jastin tımbırlek in yapmacıklığı, sürekli açık kalan ağzı nın dışında olmamış duran hiç bir şey yoktur.

--spoiler--
kendisini kardeşiyle aldatan lazarus un karısı dev adamla işinin bittiğini söyler. bu sırada christin askere gitmek için yola çıkan sevgilisinden sonra, ilk başta çok saçma gelen nöbetlerinden birini geçiriyordur.
--spoiler--

hikaye nin bu noktadan sonrasına ışık tutan film pek de ummadığınız bir karanlığı aydınlatır.

neyse spoiler vermek istemediğime karar verdim. izleyin işte.
http://www.moanmovie.com
https://www.youtube.com/watch?v=o9oAAyHrnIs#t=2m02s