bugün

Bugün başıma gelen olayla farkına vardığım durum. Ülke olarak nereye gidiyoruz diye resmen dehşete düştüm. Bugün saat 14:00 gibi tramwayla Eminönünden Zeytinburnu'na giderken hemen önümde oturan 2 amca RTE'nin hayırcılara terörist demesini tartışıyordu. Biri her hayır diyen terörist değildir, ama terör örgütleri de hayır diyor dedi. Diğeri ise ısrarla RTE bize terörist dedi diye yüksek perdeden konuşuyordu. Ben burada konuya müdahil oldum. RTE'nin terörist deyip dememesi yada örgütlerin hayır demesinin önemli olmadığını belirttim. Bizim hayır deme sebebimizin değişen anayasa maddeleriyle başkanlığın tek adamlığa dönüşeceğini kısaca anlattım. Adam hemen tek parti döneminden bahsedecek oldu. Cumhuriyetin ilerleyen yıllarında zaten anayasanın ve bazı şeylerin değiştiğini izah ettim. Kısacası Atatürk Cumhuriyetin kurulmasını sağlamasa bırak özgür bir yurttaşı padişaha kul olacağını anlattım. Adam yumuşar gibi oldu. Ta ki yandan lafa atılan Cumhuriyeti bitirdiniz, Atatürk'ü sildiniz diye boş boş nutuk atmaya başlayan başka bir amcaya kadar. Ulan adamı biraz ikna etmişim o yandakine sinirlendi ve ağız dalaşına girdiler. Bu kavgaya metrodan başka insanlarda tepki verdi. Neredeyse iş büyüyecek ve kavga çıkacak. Sonra Allah'tan evetçi amca ineceği yere geldi de olay dindi. Giderken dönüp bana da çattı. Sen bizi denize dökeceğiz diyen kişileri savunuyorsun diye. Ağzımı açamadım. O kadar güzel ikna ederken yandan bir dengesizin attığı boş laflara kızıp bana da sinirlendi. içimden ah be Baykal ah be Kılıçdaroğlu siz bir sussanız, içi boş cümleler kurmasanız bu insanlar evet demez zaten. Kararsız bir çok insanı bile zorla evet dedirtecekler.

Şimdi şunu düşünüyorum. Biz ne ara bir referandum için siyaset için kendi çıkarlarını düşünen politikacılar için birbirimizi boğacak hale geldik.

Son olarak sonuna kadar HAYIR.
sağolsun düşman başına bir malum zat sayesinde.
Dil, din, ırk, fikir ve cinsiyete tahammül edilememesi,
Saldırı politikası, saldırı karşısında oluşan etki tepki ve kendini savunma ihtiyacı,
Tüm bu doğrultuda oluşan çoğu insanın art niyetli olduğu düşüncesi ve bitmeyen ön yargı.
demokrasi ile alakalı diye düşünüyorum.
bizim tarihimizde demokrasiyi halk talep etmemiş, demokrasi halkımıza hediye edilmiştir.

bu yüzden demokrasiyi kullanmayı bilmiyoruz.
çoğunluğun tarafında olmayan kişilerin de demokratik haklarının olduğunun bilincinde değiliz.
"sosyal medyada var ama gerçek hayatta yok" diye önemsizleştirilmeye çalışılan isyan.

iktidarın "aman muhalifler topluma iyi görünmesin" diye ölüm kalımın söz konusu olduğu bir salgın karşısında bile belediyelerin önünü kesmeye çalışması, oturup fikir alışverişinde bulunmaması ve hatta yaptıklarını baltalamaya çalışması da sosyal medyada oluyor zaten, değil mi sevgili insanlar?

imamoğlu, yani beğen ya da beğenme, istanbul gibi Türkiye nüfusunun yüzde yirmisini barındıran en büyük şehrinin belediye başkanı "görüşmek için cumhurbaşkanı'nı iki kere aradım, cevap vermedi" diye hayret ediyor. oysa ki esas halkının hayatını ve iyiliğini düşünen her cumhurbaşkanı'nın ve devlet başkanının ilk yapması gereken şey herkesi birleştirmek için adımlar atmasıdır, bu beklenir.

belediye başkanı seni arıyor, insanlar ölmesin diye çırpınıyor, sen ortaokul çocuğu gibi naz yapıyorsun. sanki zannediyorsun ki o belediye başkanı senin kara kaşına kara gözüne hasret; olay ciddi ki onun için arıyor. ondan sonra "birlik beraberlik".

yürüyün gidin ne haliniz varsa görün.
Bugün torbalıda covit nedeniyle ölen chp yerel yönetiminde sadece ufak bir görevi olan tanıdığımız cumaları kaçırmayan yunus abiyi akit chp li yönetici corona dan öldü diye haberleştirdi. ..
internet sitesinde haberin Altındaki yorumlar halen duruyor sayın ezer gecerus nickli yazar iğrenmeden miden kaldırıyorsa bir oku da yukarıda yazdığından belki ar edersin. ..
Zübük filmini izleyen herkesin cevabını bildiği sorudur. Malum zihniyet ve yardakçıları her girişiminlerinde, fetönün önünü açma referandumu da dahil, hep zübük taktikleri kullanmadı mı?

Fakat dikkat, suçlu ibrahim zübükzade değil. Zübükzade'nin filmin sonunda yaptığı konuşmaya bakın.

Özetle, defalarca aldatılmalarına rağmen onu desteklemekte ısrar edenler asıl zübüklerdir. O olmasa aralarından başka bir zübük öne çıkar ve aynı şeyler yine yaşanır.

işte sözlükteki zübükleri hepimiz görüyoruz...
Zübükzade'nin aldattığı zübüklerin haline bakınca kolayca anlaşılır.

Misal, diyorlar ki din kötüdür propagandası yapıldı. Klasik bir zübük yalanı. Devlet ne zaman böyle bir propaganda yaptı? Geçelim..

Diyorlar ki din dünya işlerine girmemelidir dendi. Al bir yalan daha. Herkes biliyor ki din devlet işlerine karıştırılamalıdır dendi. Ne kadar kolay yalan söylüyorlar değil mi? Boşuna zübük demiyoruz bunlara.

En önemlisi şu: boş verin itirazlarımı, bunların istediği oldu mu? Memlekete Medine anayasası, şeriat filan getirildi mi? Hayır. Peki bunlar bu taleplerini neden tekrarlamıyorlar? Neden unuttular?

Çünkü gerçek şu: en baştan beri niyet ne Medine anayasası idi, ne de şeriat. Maksat din, iman deyip, sofraya çökmek, domuz gibi yemekti. Öyle olmasa bu taleplerinden vazgeçmezlerdi değil mi?

Ya ibrahim zübükzade'nin ve ona destek veren zübüklerin pek dindar ayaklarına yatarken dertleri neydi?

Evet, din devlet işlerine karıştırılmamalıdır dedik ve yine diyoruz. Zübüklerden kurtulmanın tek yolu budur da ondan...
genç bir toplum olduğumuz için kemikleşmiş, güçlü bir orta sınıfımız yok, henüz gelişmedi ve öyle sanıyorum ki; bu ekonomik, siyasi istikrarsızlıklarımız ve gelir adaletsizliklerimiz yüzünden daha uzun bir süre de gelişemeyecek. dolayısıyla iç veya dış kaynaklı en küçük bir maniplasyon, en modası geçmiş dini, siyasi ideolojik oluşum bile büyük kitlesel bir harekete dönüşebiliyor minik popüler toplumumuzda. direnç gösteremiyor yahut tam tersi kültürel bir bütünlüğün içinde eritemiyoruz.

avrupa'yı avrupa yapan ve muhtemelen bu yaşadığımız küresel salgın sonrası da ayakta kalmasını sağlayacağına inandığım o beğenmediğimiz burjuva sınıfımız yok maalesef.
Reis her muhalife terörist demeye başladığından beri.
necmettin erbakan - itü makine mühendisi (yüksek mühendis)
süleyman demirel - itü inşaat mühendisliği
bülent ecevit - ankara hukuk fakültesi terk
tansu çiller - boğaziçi üniversitesi ekonomi
turgut özal - itü elektrik mühendisliği
mesut yılmaz - Ankara Üniversitesi iktisat
erdal inönü - ankara üniversitesi fen fakültesi
tayyip erdoğan - kantin

işte böyle..