bugün

biz kimiz diye başlayan, haykırışlarla devam eden sorular bütününün ilk cümlesidir.

ilkokulda başlar bu cümle biz kimiz, astığı astık osmanlı padişlarıyız biz, kötü olan saldıran, bağıran padişahlarız biz. hani ardıdan devrimle kaldırılan bir saltanatız.

peki biz değilimiz kaf daqğının arında ki yurt biz değilimiz, kızı olan padişahlar, açı tok kılanlar, masallarda ülke biz değilimiydik, padişahın karşısında gülen kel oğlan biz değilimiz, veziri alt eden nasrettin..

biz orta okullarda türk ülkelerini tarih kitaplarınının ardıdan görenler deyilmiyiz, ata yurtta at koşyuranlar biz değilmiyiz, kadınlarını devletin başında tutan erler biz değilmiyiz, devletin başı kadın olanlar biz değilmiyiz.

peki barbar olan bizmiyiz, yurdunu terk edip kafkaslardan avrupaya saldıran, yakıp yok eden bizmiyiz, biz kimiz dede korkut değilimiyiz biz...

biz kimiz, muhaammedi bilip, yolunda savaşan biz değilmiyiz, arap arnavut demeden birleştiren , veren verdiren biz değilimiyiz. bosnada ferman okuyup tüm garimüslimleri kollayan fatih sultan biz değilmiyiz.

biz değilmiyiz arapları sömürdü diye saldırılan, barbar diye avrupada küfredilen kovulan, insanlık adına gayret ettikçe insandan vurulan.. biz değilimiz dost bildiklerimizin kurşunları ile kudus te arap çöllerinde oğullarını yitiren yemen türküleri söyleyip dertleşen...

bizmiyiz gencecik bedenleri birbirine kırıdıran, sağ sol deyip bir nesli vurduran, bağımsızlık deyince vatan haini, millet diyince faşist olan, bizmiydik denizi 23 yaşında asan. kimiz biz , biz kimiz ki bunca oyuna mağruz kalıp çaresizce oynayan..

dört millete zulm eden bizmiyiz, yoksa herşeye inat hala kardeş bilemeye çalışan mıyız biz. biz kimizi faşist ırkçı mıyız biz, her biz dediğimizde yobazmıyız biz..

biz bizi bilemedik gayrı birileri desin bize dostlar,biz kimiz ... kimiz biz.
her televizyona bakışta akla gelen soru.
(bkz: hepimiz furyası) 'ndaki entry'yi okuyan
kişinin depresyona girmeden önce kuracağı son cümle yapısı.
boktan bir hikaye

ben kendimin bile ne olduğunu bilmeyen biylojik bir atığım. küçük bir çevrem var ama ben bunun da pek farkında değilim. aslında, nadiren bunu hissedebiliyorum çünkü burası çok karanlık. etrafım sadece dar bir çemberden oluşuyor. bir silindirin içinde varolmak pek çok varlık için zor olabilir ama ben bunu çoktan kabullenmişim, o yüzden benim için sorun yok. bu çember yapının içinde sürekli sömürülüyorum. her geçen dakika acıtmadan, usul usul beni tüketiyorlar, atıklaşıyorum ama bu da benim için sorun değil çünkü varlığımın sebebinin bu olduğu konusunda nerdeyse eminim. sürekli bir hareketlilik olduğu için canım pek sıkılmıyor açıkçası; sürekli bir oyalamaca içersindeyim, ki bu hareketlilik sayesinde git gide geliştiğim, büyüdüğüm hissine kapılıyorum. ebat olarak değişiyorum ama aslında fonksyonel olarak bir değişim söz konusu değil. açıkçası üretim sıfır! zaten benden kimsenin böyle bir beklentisi yok. tek beklenti sömürülmem. varlığımın yegane ve değişmez sebebi bu sanırım. bunu değiştirmeyi aslında içten içe istiyorum ama bunun imkansız olduğunu söylüyorlar. kimler mi söylüyor? benim biraz önümde duran, benden daha büyük ve eski olan. bu düzen böyleymiş, sürekli birileri gider ve birileri gelirmiş, hepimizin burdaki amacı belliymiş, gücümüz de bu kadarmış, zaten ne gerek varmış değişikliğe böyle rahatmış. o konuştukça ben de ona hak veriyorum tabi. zaten istesem de karşı çıkamam çünkü biz düşünemeyenleriz. karşı çıkabilmek için önce düşünebilmek lazım. yaşlı olanın da düşünemediğine emindim, sordum, "sen nerden biliyorsun bunları?". karanlıkta yaşamanın ve sıkıca çevrelendiği yapının ister istemez ona bunu söylettiğini söyledi.
sadece emiliyoruz. bu kesin karanlık içersinde tüm varlığımız sömürülüyor. ve sonunda, tünelin sonunda ışık görünecek. sona gelenler söylemişler. ışığa doğru gideceğiz ve burdaki varlığımız son bulacak. bizler bu sistemin içinde birer biyolojik atığız ve bunun dışında birşey olamayı başaramayacağımıza inandırıldık.

eğer şanslıysak bu işin sonunda ağaçlı, bitkili bir yere düşeriz de bedenimiz çürürken biraz da doğaya faydamız dokunur bari.
https://fbcdn-sphotos-d-a...762037664_870311238_n.jpg
bi zkim değiliz.
bugün dünyanın tüm global devletleri için fahiş fiyatlı seks metaları halindeyiz. kendimizin tüccarı durumundayız. döküldükçe azalan ve kaybolanız.
BiZ KiM MiYiZ..?

- Korkusundan Çin seddi yaptırılan (Mete)
- Avrupa'ya aman dileten (Attila)
- 50 binle 200 bin kişilik orduyu yok eden (Alparslan)
- 2 bin kişi ile 500 bin haçlı ordusunu Hatay'a kadar kovalayan (Kılıçarslan)
- 40 çeriyle binlerce kişilik Çin'e karşı duran (Kürşad)
- Gemileri karadan yürütüp çağ kapatıp çağ açan (Fatih)

TORUNLARıYıZ....!!

Not ; BUNLAR SADECE BiR KAÇı.
osuran minik farelerdik hepimiz, her türlü batıyorduk insanoğluna.
geçen gün felsefe hocamın iki de bir sınıfa sorduğu soru.
birbirimize bakıp tekrar ettiğimiz fakat tatmin edici bir cevabı hiçbir zaman alamayacak olmamıza rağmen inatla ve merakla sormayı sürdürdüğümüz soru.

bazı sonuçların nedenleri yoktur, tıpkı varlığımızın da bir nedeni olmadığı gibi.

biz yalnızca bir rastlantının doğurduğu çocuklarız. spontaneliğimizde mana aramak kendimizi kandırmaktan ve üzmekten başka bir işe yaramaz.
hangimiz biziz? anlatan mı yoksa anlatılan mı?
Zaman zaman aynadaki ben'e sorduğum soru. Biz kimiz oğlum? Kaç kişiyiz biz?
insan olmaya çalışan hayvanlarız.
Uzak asyadan akdenize kısrak başı gibi uzanan Biz, bu cumhuriyetin çocuklarıyız.
uludağ sözlük yazarıyıız.
diğeriyiz.
Kilimcinin kör oğlu.