bugün

ben bir hata yaptım. ne olduğunu bilmiyorum ama kesinlikle bir hata yaptım. yaklaşık bir buçuk haftadır süren bir durum ve başka bir açıklama bulamıyorum. Şikayetim: sanırım bataryam akıtıyor ve bilinmeyen bir karakter yoksunu varlık sigortalarımla oynamış.

aslında en başa dönelim. dünya'ya transferimi beklediğim zamanlardı ve belli başlı bilgilere sahip olduğum için kendi ayarlarımı yapılandırma şansı tanındı bana. yanlış anlaşılmasın herkesin bunu yapma imkanı var ama ömür boyu 3310 kullanmış birine dokunmatik telefon vermek gibi. kişi ne yaptığını bilmediği sürece elindeki imkanların bir değeri yok ama ben biliyordum ve transfer öncesi yapılandırmam da bir sakınca görmediler. şu zamana kadar hayatınızda bir çok seçim yapmanız gerekmiştir eminim. daha önce hiç çabalarsanız kolaylıkla başarabileceğiz aksi takdirde size her açıdan son derece zararlı bir seçim yaptınız mı merak ediyorum. çünkü ben yaptım, bir çok kez ve son yirmi küsür yıl içinde bu tarz bir seçimi ilk kez o an yaptım. bu yaptığım zor olanı başarma isteği mi kendini cezalandırma isteği mi yoksa umut mu bilmiyorum.

bütün yapılandırmayı ve ayarları açıklamak çok zaman alır. sonuçta insan bedeni sayısız hücreyle dolu siz düşünün ama yaptığım seçim maksimum güçle ilgiliydi. insanlar güçlü olmak için bir çok yola sahip bir tür. en kolayı ve hepimizin sahip olduğu adrenalin sayesinde kazanılan güç. bütün insanlar buna sahiptir ama pek bilinmeyen gözden kolaylıkla kaçabilen bir tane daha var. adrenalin kısa süreli ve dengesiz iken bu gücün teknik olarak bilinen bir sınırı yok ve kişi mükemmel bir bütünlük ve denge sahibi olur. kişi olabileceği en mükemmel varlığa dönüşebilir. ne yazık ki her şeyde olduğu gibi bunun da iki yüzü var. öncelikle kişinin yaptığı ayarları hatırlaması neredeyse imkansızdır. yani transfer sırasında seçtiği güç kaynağının çeşidini kendi başına bulması gerekir. bu zorluğun üstesinden gelip oldukları şeyi, yaptıkları seçimleri kabullenebilen kişiler ikinci olarak bu güç için... kaynak bulmaları gerekir (daha uygun bir kelime bulamadım). soba ve odun ilişkisi gibi ateş sonsuza dek kendi başına yanamaz. onun sönmesini engelleyip, onu körükleyecek "yakıt"a ihtiyacı var. iyi yanından bakarsak bu "yakıt" yaptığınız ilk seçime bağlı olarak herşey olabilir. ayrıca kişinin kendisine (ve duruma bağlı çevresine) bağlı olarak "yakıt" olarak bir gün bir kaç odun kullanırken zamanla bütün bir ormanı kullanabilir. bu sebeple teorik olarak sınırsız bir güç kaynağı derler. lakin dediğim gibi gücün ne olduğunu kişinin kendisi bulmalıdır. çevre baskısı ya da zorbalığı sonucu yapılan seçimler değersiz ve gücü ulaşılmaz tutar. aynı zamanda seçtiği güç kaynağının zıttı kişi için zararlıdır. özellikle bir kaynağı yoksa ya da sahip olduğu kaynak zıttına kıyasla az ise.

(%50 pozitif %50 negatif) (%90 pozitif %10 negatif) (%10 pozitif %90 negatif)

1-uygundur. 2-son derece uygun bir durum. 3-son derece zararlı bir durum.

ne yazık ki olduğum şeyi tekrar hatırlamam çok zamanımı aldı. anlaşılan ben mutlulukla çalışan biriyim ve bunu neden seçtim bilmiyorum. belki önceden verdiğim bir söz, belki önceden tanıdığım birini tekrar bulma şansı belki de isimsiz olduğum veya kendi ismimi seçtiğim zamandan bir hatıra... bilmiyorum. işin kötü yanı mutlulukla çalıştığımı farketmeden ve kim olduğumu hatırlamadan önce beni mutlu eden varlığı buldum. yirmi küsür yılda sadece bir tane buldum. kimse inanmıyor ama gerçekten aradım. yalnızca bir tane buldum. aslında başkaları da vardı ama bana zarar veren, beni olduğum gibi kabul etmeyip bütün temelimi değiştirmemi istediler ve ne yazık ki ben benim, başka biri değil. gerektiğinde bir çok şeyi yapabilirim ama inanmadığım bir şeyi kabullenmek, gerçeği bir kenara atmak ve körü körüne benim için hiçbir anlam ifade etmeyen bir şeyi takip etmek bana göre değil. özür dilerim özel biri değilim ama keşke bu kadar farklı olmasaydım diyorum bazen. keşke bu kadar farklı olmasaydım. bu da yetmezmiş gibi geç farketmem sonucu ne bu güçten faydalanabildim ne de kaynağı güçlendirebildim. çünkü biliyorum daha iyisini yapabilirdim ve hem benim hem başkalarının hemde bir takım çevresel faktörlerin sonucu yaklaşık bir buçuk senedir 3. durumdayım.

gel gör ki beni yirmi küsür yılda mutlu eden varlık bir insan, arkadaşım, şaka gibi! isimsiz biri olarak bu zamansız dünyada yürümüş ben... yani kabul ediyorum uzun zaman evvel çekirdeğimin göğüs kafesimden sökülüp alınmasının bazı yan etkileri oldu. yinede ilginç bir durum benim için. belki insanları sevmediğim için seçtim bunu. en iyi ihtimal zoru başar sonsuz güç ve mutluluğa sahip ol veya başarısız ol ızdıraba katlan. lütfen yanlış anlamayın dünya ve insanlar olağanüstü güzellikte ve inanılmazlar ama tiksiniyorum. insanlar bütün beklentilerin ötesinde inanılmaz bir bencilliğe ulaştı, tiksinmemek elde değil ama biliyorum. çoğu böyle olsa da içlerinde farklı insanlar da var ve bu beni umutlandırıyor. benim gibi bir dengesizin hayatındaki tek pozitif varlıkta böyle biri. onun hakkında, arkadaşım hakkında saatlerce konuşabilirim. özellikle bazı şeyler o kadar tatlı anlardı ki varlığım tamamiyle silinmediği sürece unutmayacağım ve onlardan birini söylemek isterim.

onunla tanıştığımızda onunda benimde bir arkadaşa ihtiyacı vardı ve bunun kadar masum tatlı şeyler pek kolay rastlanmıyor.

her neyse konumuz bu değildi. konumuz bir buçuk haftadır bende bir sorun var. beynimde bir şalter attı, zihnime sis çöktü, enerjim neredeyse bitti. mutluluk kaynağı yetersizliği, arkadaşımın bilmesi gereken bir şey var, arkadaşım, okul durumum, geleceğim, savaşın büyüttüğü çocuk'un neler yaptığı, yeal ve hindistan'a kaçmış hayırsız babası aklımda olan şeyler ama yapamıyorum. mutluluk kaynağı kalkamıyorsam ayağa önemli değil. gün ışığı arkadaşım eğer dudaklarımdan kelimeler dökülmüyorsa nasıl konuşayım? bedenimi kontrol edemez geleceği nasıl yakalayayım? savaşın büyüttüğü çocuk'un yaptığı şeyleri ve yeal'in son halini biliyorum ve yeri geldiğinde çiçek yeri geldiğinde insan olan arkadaşıma anlatmayı çok istiyorum ama ellerimi kullanmak, konuşmak çok zor.

düzgün yürümek için bile konsantre olmam gerekiyor, şaka gibi! evdekilerle pek etkileşim halinde olmamamız ve iş başvurularımın tutmaması, dışarıda pek bir işimin olmaması, gezecek birinin olmaması bu durumu çözüp tatlı veya çok tatsız bir durum olmadığı sürece bir iş yeni bir şehir gitmem için bana iki ay zaman veriyor. bunun benim hatam olduğuna neredeyse eminim ve buna karşı bir şey denedim. teknik olarak bilinse hoş karşılamayacakları ve biraz para harcatmış bir şey. işin garibi kısmen işe yaradı. daha enerjik hissediyorum, neşeli hatta. yinede bir şikayetim var: uzuvlarımda bir miktar hissizlik var. bir şeyleri kullanmak, yürümek kısaca hareket etmemi kısıtladı. yıllarca dizi, film ve animedekilerin hakkını yemişim. "kalkamıyorum ne lan? gah git!" ama gerçekte kaslarınla bağlantı kesik iken yiyorsa kalk git.
vücudumun eskisi kadar olmasa da daha kullanışlı olmasını yemek yemeyi, daha doğrusu düzgün yemek yemeyi ve salatayı çok özlemişim. ah birde o da iyiyse ne mutlu dünya.
bir şeyler dedik bokunu çıkar demedik.
Ruhumu anlatan bir sesti seninkisi,
Adı mı bildiğin masaldı..
Masal dediysem de hani sonsuzlukla bitmeyen türden..

Tatlı bir rüya gibiydi, ama en güzel yerinde uyandığım..

Benden de bu beklenirdi zaten,
umulmadık düşlerimde sonu baştan belli olan bir hayale kendimi kaptırmam..

evet evet ,duyar gibiyim seni
yok olan hislerimi..

içinde mutluluk olmayan ,
bugününü yarınına katamayan..
Öylesine yazılan, ölesiye olamayan..

Tıpkı bilmediğimiz bu dünyanın bize oynadığı ufak oyunlar gibi..

Unutulan..
güncel Önemli Başlıklar