daha dün her şeyindi, bugün ise hiç bir şeyin..bu ne hız..

iki insanın birbirini beğenmesi ile başlar hikâyemiz. iki tarafta da beğeni oluşturacak faktörler sıralanır..etiketleme burada da esastır.
"evet saçı tam istediğim gibi, gözleri güzel bakıyor, bana karşı ılımlı ve ilgili, sohbetinden keyif alıyorum, birlikte güzel zaman geçiriyoruz, geleceğimi onunla şekillendirebilirim"...gibi.

ilk zamanlar keyifli giden birliktelik, belli dönemleri atlattıktan sonra kenarından köşesinden çıkan huzursuzlukları da beraberinde getiriyor. neticede insanoğlu nankördür hep daha fazlasını ister..
"saçı güzel ama şöyle olmalı, gözleri güzel bakıyor ama ya başkalarına da bakıyorsa?, bana karşı aşırı ilgili yoksa sakladığı bir şey mi var?, telefon numarasını değiştirtmeliyim, ya geçmişten birileri ile görüşüyorsa" gibi örneğin.

birbirini tabiri caizse "kıskanan" tipler tarafları sıkmaya başlıyor. sevgi adı altında yapılan paylaşımlar gün gelip alışkanlığa dönüveriyor. alışkanlığın neresi kötü demeyin, tarafların birbirlerini birer emtia olarak görmeleri tam da bu noktada başlıyor.
birbirlerine kendi mallarıymış gibi davranan taraflar, kavga çıkartmaya, incitmeye, hesap soracak haddi kendilerinde bulmaya ve tek başlarına birer birey olduklarını unutmaya başlıyorlar. tüketiyorlar sevgiyi, erken sevişiyorlar, duygusuz öpüşüyorlar, amaçsızca gülüşüyorlar ve hoyratça harcıyorlar "seni seviyorum" kelimesini. telefonun ne zaman çalacağı biliniyor örneğin, sevgilinin saat kaçta nerede olduğu soruluyor, güven kelimesinin kelime anlamı bile emanet edilmez oluyor o en sevdiğimize. özlemek bir hastalığa dönüşüyor. içimize sığdırasımızın geldiği o herkesten farklı olan kişi gün geliyor en nefret ettiğimiz ve bir an önce kurtulmak istediğimiz gereksiz kişi moduna sokuluyor.
"e hani çok seviyorduk? uykusuz bir dolu gecemiz geçmişti hani? ne şarkılarla efkârlanmıştık oysa.." gibi sorular beynimizi kemirmeye başlıyor.
"ölüyormuş aşkımdan baksana..külâhım bile inanmaz buna şu saatten sonra" diye yüze tokat gibi çarpan sözler sarfedilesi geliyor. onca yılın birikimi çöpe dökülen sigara izmaritleri kadar kısa ömürlüymüş meğer..ilişkideki zorlamalar; paylaşımları bir çırpıda ezip geçiyor..değer bilmeyen bünye; o sevgi dolu yüreğine(!) yeni bir omuz aramaya çoktan koyuluyor..

beceremiyoruz sıkmadan sevmeyi, bir an önce tüketmek istiyoruz..her şeyi hemen yapalım, aynı anda bir çok yerde olalım diyoruz. sakince dinlenmeden, sindirmeden yaşıyoruz ilişkileri de, hayatı da..beklentisiz sevmeyi öğrenemiyoruz ne yazık ki, sahip çıkamıyoruz o en değerlimize..

-Aşk sabitti gülse hiç dermedik
Bul kendine kuytularda hadi dal
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal-