bugün

dün taksim gezi parkında otururken konuştuğumuz 55-60 yaşındaki bir teyzenin gözlerimizin dolmasına neden olan konuşması.
kendisinin affına sığınarak, söylediklerini yazıyorum. muhtemelen unuttuğum ayrıntılarda olacaktır, affetsin artık.

+++

komşularımdan bazıları diyor ki! nereye gidiyorsun meryem'
diyorum ki onlara taksim'e direnişe.

iki gündür buradayım. o çocuklar, o gençler, o kadar güzel ki hepsiyle gurur duyuyorum. geleceklerine nasıl da sahip çıkıyorlar.
ben başbakan'ı belediye başkanlığı yaptığı zamandan bilirim. ilk başbakan olacağı zaman hepimize ''ben değiştim'' mesajı vermişti. onun samimiyetine inanarak ona oyumuzu verdik. şimdi olsa belki yine veririz. ancak son yıllarda insanların sabırlarını zorlayan davranışlar sergilemesi hepimizi şok etti. hele şu taksim gezi parkı'nı yıkacağım demesi yok mu, çok sinirlendik.

evladım benim bu yaşta ne işim olur protestoyla, direnişle, çatışmayla; ama torunlarım var, onların geleceğini düşünüyorum.
tüm ormanlar yıkılıp, bir rant uğruna neden heba edilsin.
biz piknik sepetimizi doldurup, tüpümüzü, çaydanlığımızı alıp piknik alanlarına, ağaç altlarına, yol kenarlarına oturan bir milletiz. yalan söylemeyelim şimdi hepimiz öyleyiz. bulduğumuz yeşilliğe çöreklenen bir milletiz.
şimdi düşünün; bütün bunlar olmadığı zaman biz nerede piknik yapacağız.

hiç dikkat ettiniz mi bilmem. halkalı otobüslerine binip, hiç yolculuk yaptınız mı!

+ hayır...

yaz günü bir ara bakın. herkes yol kenarlarında, çocuk parklarında, bulduğu ağacın altında piknik yapıyor. nedeni ne biliyor musunuz? insanların araçları yok, gidecek imkanları yok, en yakın çimenliğe kuruluyor. ne yapsınlar.
halbuki oralarda, yakında bir yerlerde bir orman, bir park, bir ağaçlık olsa ne güzel olur değil mi!
ama yok.
bizim gezi ve piknik alanlarımızı elimizden aldılar. yol yaptılar, ev yaptılar, otopark yaptılar. ama onların, gençlerin, taksimin böyle bir yere ihtiyacı var. onların ellerinden almasınlar diye burdayım.

biz yıllardır gezmek için, biraz deniz görüp ferahlamak için eminönü'ne gideriz. oradan karaköy'e geçer taksime çıkarız. istiklal caddesinin sonuna geldiğimizde ise, köşedeki dönerciden ekmek arası yaptırır, karşıya geçer gezi parkında oturur yeriz.
bunun keyfi bile bir başkadır.

bunu anlamıyorlar. bizi anlamıyorlar evladım.
eve geri dönüyorum, komşular arkamdan protestocu geliyor diye dalga geçiyorlar.
varsın geçsinler. biz ''üç beş çapulcu'' olmuşuz evladım, protestocu olsak ne olacak.

ben değil, bizi bu hale getirenler utansın.
bizi polislerimizin önüne atanlar, müridlerini üstümüze salanlar utansın evladım.

+++

teyzem akşam akşam bizi ne duygulandırmıştı. oysa birçok insan farklı nedenler ile taksimdeyken, sadece ormanlar için gelen tertemiz teyzemin, o bayrak sallayan ellerinden öpüyorum tekrardan.
güzel kurgulanmış ve her kelimesinde haklı olan eserdir.