bugün

"Çıkar şu üstündekileri ne dediğin anlaşılmıyor" saldıray abi.
hemen hemen her cümledir. feriştahın edeleli fentezileri başı çeker.
"Şu an içimde lise son sınıfın son cumasının ince kederi var biliyor musun?"
ne dedi bu kötü bir şey söyledi bu
mükremin çıtır'dan, kelami bey'in kızı şebnem'e: senin bu gözlerinden nereye gidiliyor, ben içeride kayboldum da.
"Sonuçta karşı cins e bu kadar da karşı olmak yanlış".
"bu kadar kederli hadiseye rağmen hala diri olan vücudum dikkatini çekmiştir inşallah?"

(bkz: feriştah)
-Çıkar şu üstündekileri ne dediğin anlaşılmıyor

Saldıray abi.
lütfiye: baba, mükremin abimle tirbişon kaçacaklar galiba, kapıyı mı kitlesek ya da fadıl ile biz şuraya taşlardan duvar mı örsek diyorum.
mükremin: lütfiye, hayatının son sözlerinin bir inşaat malzemesi ile alakalı olması ne kadar hüzünlü biliyor musun.
tirbüşon bir hışımla mükremin'in evine gelir.
- mükremin, asıl iri hikmet ile ilgili mesele var.
- tamam tirbüşon, gerisini yolda susarsın.
- tirbüşon: hönk?.
böyle yığınla mükremin olsun, lütfiye olsun güzel replikler vardı. salı günü star'ın mavi logolu zamanlarında 21:45 şampiyonlar ligi maçından önce başlardı. küçüktüm erkenden uyurdum. ama güzel zamanlardı. masum ve içten.
telviye teyze: bende öyle diyorum işte
lütfiye: anne benim dediğimle senin öyle dediğin aynı değil neye öyle diyorsun
telviye teyze: kızım demin dedin ya işte.
lütfiye: fadıl düğüm olduk görmüyor musun hala çözmek için neyi bekliyorsun, annemin ingilizce konuşmasını mı.
tirbüşon: hadi şerefe mükremin
mükremin: şeref de kim?
https://youtu.be/QHW8bF-ee-Y

Şahane bir sahne...
orjinal repliklerdir. mükremin: "lütfiye, neydi felsefemiz. az laf uzun yaşam. bak fadıla susuyor. neden. çünkü yaşamayı seviyor".
(bkz: çıkar şu üstündekileri ne dediğin anlaşılmıyor)

Bir çok kişi kullanır bu repliği ama çoğu bilmez orijinini.
mükremin çıtır'dan fadıl fıdıllıoğluna söyler.
-" lan fıdıllıoğulları, sen böyle lafı eveleyip geveleyeceksen o türkçeyi ne için öğrendin".
“Çıkar üstündekileri züleyha ne söylediğin anlaşılmıyor.”
spartakist vedat: senin adın neydi?
tombalak: tombalak derler bana...
spartakist vedat: tombalak mı? o nedir öyle?
tombalak: e şişmanım ya o yüzden...
spartakist vedat: insanların dış görünüşüne bakıp alaycı isimler takmak lümpence bir tavır benimsemiyorum
tombalak: efendim?
spartakist vedat: gerçek bir adın yok mu senin?
tombalak: valla, yok galiba.
spartakist vedat: hay allah! neyse direnç biz işimize bakalım.
tombalak: direnç mi? o da ne be?
spartakist vedat: sana taktığım isim. hehehe tombalak'tan iyi, öyle değil mi?
Şuradan şuraya sevişmek nasip olmasın.
Sevişmek istemiyorum kardeşim zorlamı?