bugün

yediği ayardan sonra koşarak evi terk eden, bir daha da kendisinden haber alınamayan yazarın şehre döndükten sonra yaptığı açıklama.
artık dünyevi hiçbir şeyin ilgi alanına girmediğini, yolculuğunun bir kaçış değil özüne dönüş olduğunu söyleyen yazar, kazıtılmış saçları ve bembeyaz kıyafatleri ile dikkat çekti. yolculuğunda kendine ayrıdığı boş zamanı varoluşunu sorgulamak ile geçirdiğini ve mutluluğu bir papatyanın yapraklarında bulduğunu itiraf eden yazar en kısa zamanda bir kitap yazıp bu sırrı bütün insanlıkla paylaşacağını da sözlerine ekledi.
orhan pamuk 'un, "bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti" cümlesiyle başlayan yeni hayat adlı romanını çağrıştıran cümle.
(bkz: ayar manyağı olmak)
ayarı alan yazarın 3 gun boyunca gozunde segirme ve bacak kaslarında ıstemsız olarak kasılma meydana gelıyorsa,gecıcı hafıza kayıpları yasıyor ve uludag kelımesını her duydugunda gozlerı doluyorsa artık söylemesı gereken tumcedır.
(bkz: yediğin bir ayar olsun 50 tane yedim şaftım kaydı diyen uuserlar derneği)*
(bkz: ayar yerini bulmuş)
ayarına göre değişebilecek durum.

dört sevgili arkadaş aylak aylak gezerken, kadıköye doğru yollanmanın planları yapılırken o an şişman ve gözlüklü olan arkadaşın telefonu çalar. teli açar telefondaki annesidir ve belli ki ısrarla eve çağırmaktadır. ıkına sıkıla eve gitmesi gerektiğini söyler arkadaş. ekmek alıyım eve bırakayım ondan sonra gidelim der. arkadaşla beraber bakkalın yolu tutulur. bakkal da zaten iki bina ötededir. ancak saatin geç olmasından dolayı bakkalda ekmek kalmamıştır. arkadaş başka bakkala da gitmek istemez hemen kurtulmak için balkondaki anneye seslenir: "anne ekmek yokmuş ben gidiyorum". anne de "tamam oğlum babana söyle gelirken pasta alsın. ekmek yoksa pasta yeriz artık sen de ne bok yersen ye nereye gidiyorsan siktir git" der.

arkadaş ayarı almıştır. bi bize bakar bi annesine. biz gülmekten yerlerde tabi. bi kere elimize koz geçmiştir. bir anneden böyle bir ayar yemek. tabi haliyle arkadaş iyice dalgaya alınır. sonra ne oldu pek hatırlamıyorum. o gün o arkadaş bizle kadıköy'e gelmedi. ertesi gün de görmedik. haber aldım akşam babası gelirken pasta almış. sonra ve daha sonra da göremedik.

aylar sonra fırından ekmek alırken gördüm onu.

+ nerelerdesin be olum, hiç görünmüyorsun napiyosun?
- napalim ekmek parası için çalışıyoruz.
+ nerede çalışıyorsun?
- fırında. ekmek yapıyorum.
+ lan olm hani senarist olma hayali, sinema, film noldu hayallere.
- abi ekmek kavgası. ekmek aslanın midesinde.
+ aga senin işin değil bu saçmala. seninle beraber neler yapacaktık unuttun mu.
- hatırlar mısın?
+ kardeşim benim hah şöyle kendine gel. geçmişten bahset biraz ya.
- seninle bi ekmeği bölüp yerdik.
+ aga sen uçmuşun valla ya. neyse hoşçakal.
- ekmekler!
+ yeter ulan yeter ekmek de ekmek. başka bir şey bilmezmisin sen.
- abi ekmekler! ekmekleri unuttun.
(bkz: o ayardan sonra gözlerimi üniversite de açtım)