bugün

aşk, cicim aylarını geçtikten sonra gerçek ilişkiye başladığında birbirini saygıyla ve sevgiyle, tüketmeye çalışmadan, olduğu gibi kabul edebilenlerin harcı olduğunu anlatır bu yılları gururla devirmiş koca çınarlar.

birkaç yıl evvel seksen yaşında, kanserli eşinin vefatından sonra kendi deyimiyle "eksik" kalan adını unuttuğum yaşlı amcayı anımsattı bana. benim aklımın alamadığı sürece evli kalmışlar. elli küsur yıl, belki altmış yılı birlikte yaşamışlar. hiç kavga etmeden, saygıyla. kavga etmek saygı duymamak mıdır diye sorduğumda "onu ben bilemem ama ben bir karar verdimse güvenirdi bana, vardır bir bildiği derdi, huzursuzluk etmezdi dedi. demek ona güven vermişsin ondan güvenmiş sana bu denli dediğimde de bombayı patlatmıştı "biz olmazsa boşanırız diye değil bir ömürlük sevdik"
demek olmazsa boşanırız sevdalar evliliklere yenik düşüyor. olmazsa boşanırız fikri güven telkin etmiyor, hep huzursuz insanlar.
bir ömürlük sevmeyi bilen olmak gerekiyor.

ölen eşinin ardından, ben onsuz eksiğim, hayatın tadı yok diyebilen, alışık olduğu ilişkiyi sağlayan insanı aramak, öldüğümde nereye gitmek istersin diye sorsalar hiç düşünmeden onun yanına derim diyebilen bir eş olabilmek "olmazsa boşanırız" diye düşünmekten değil, bir ömürlük sevmekten geçiyormuş meğer.
yüzeysel yaşanılan ilişkilerden ötürü insanın suratına tokat gibi çarpan durum.