bugün

Garip bir film. Güzel başlamıştı ama ikinci yarısı beklentilerimi karşılayamadı.
görsel
kim ki duk un başyapıtıdır fikrimce.

https://youtu.be/v9D5PADmrrU
" Hepimiz kilitlerimizi açacak kişiyi bekleyen birer boş eviz. "

görsel
aşkı anlatan en güzel film.
kesinlikle izlenmesini önerdiğim kim ki duk filmidir. Sessizliğin çok şey anlatabileceğini öğretmiştir bana.
aynı zamanda harika bir soundtrack e sahip olan sessiz sesli kim ki duk şaheseri.
http://www.youtube.com/watch?v=v_sgrUxCCzM
'Mülkiyet hırsızlıktır' düşüncesini şiar edinmiş kim ki duk şaheseri..

Not: kontrolsüz güç, güç değildir.
Bazı şeyleri anlatmak için kelimelere gerek olmadığını kanıtlayan mükemmel ötesi bir film. Bittikten sonra sessizce oturup kendi hayatını, yaşanmışlıkları ve gerçek aşkın ne olduğunu sorgulatıyor insana.
"it's hard to tell that the world we live in is either a reality or a dream." ile biten muazzam kaliteli bir film. Gerçekten de bilemeyiz 8çinde yaşadığımız dünya hangisi?
hayatta bir kez olsun izlenilmesi gereken muhteşem filmlerden bir tanesidir. herşeyden önemlisi sessizdir öyle sessiz bir filmdir ki o sessizliğe kapılırsınız zaten.
filme güzellik katan bir diğer özellik ise Natacha Atlas'ın - Gafsa şarkısıdır kesinlikle.http://www.youtube.com/watch?v=v_sgrUxCCzM
filmi izlerken aklıma şöyle bir düşünce gelmişti: gerçekte oğlan yok, kız yaşadığı ortamdan kurtulabilmek için kafasında öyle birini yarattı. yani biraz hayali arkadaş gibi. onu kocasından dayak yerken kurtarabilecek biri. bu düşüncemi oğlanın golf sopasıyla oynarken her seferinde kıza doğru yönelen topu düzeltmesinden de çıkarabileceğimi düşündüm. yani öyle birini yaratıyorsun ki senin gördüğün şiddeti şiddetle önlerken sana karşı bunu uygulamayacak. ayrıca öyle boş evlere girmeleri falan hep kızın hayal ürünü olarak düşündüm. daha sonra uzak doğu felsefesinden gelen vücudumuzu eğiterek her şeyi yapabiliriz fikrinin çocuğun kendini eğiterek sırf kızla birlikte olmak için kocasından saklanmasıyla ortaya çıkarması beni bu düşünceden yani oğlanın hayali arkadaş olma fikrinden uzaklaştırdı. yani sonuçta böyle biri yoksa neden saklanmasına ihtiyaç vardı? en sonunda da düşüncemi tamamen yıkan bir durum oldu ki tartıda kızla oğlan sıfırı gösterdi. yani iki şeyin sıfır olması çok muhtemelken (tez-antitez) tek bir şeyin sıfır olması beklenemezdi. kız eğer tek olup oğlan gerçekte olmasaydı yani. bu yüzden yine cevapsız sorularla biten bir film oldu benim için diğer kim ki duk filmlerinde olduğu gibi. ama filmde en çok merak ettiğim şey tabi ki çamaşırları neden ellerinde yıkadıkları oldu. çamaşır makinesi niye kullanmıyorlar bunu anlayamadım doğrusu. (bkz: düz adam)
Sevgiliyle de izlenince ağlayan sevgiliye destek olabileceğiniz bir film. Kim ki-duk candır.
mükemmel bi kim ki-duk filmi. içinizdeki bütün duygular boğazınıza kadar gelmiş ama geri yutmuşsunuz hissi verir. kesinlikle tek başına izlenmesi gereken bi film. zaten filmden sonraki 2-3 saat boyunca insanın kimseyle konuşası, görüşesi gelmiyor.
Efenim filmde çalan hoş arap müziği Natascha Atlas'ın Gafsa'sıdır ve filmle birlikte iç içe olan bir müziktir.
Hayatım da seyrettiğim en sıkıcı filmlerden biri, boşa geçen bir 2 saat.
kim ki duk, sevenler için, yay (bkz: hwal) filmi de ilginç gelebilir. idare eder.
film ve filmin konusundan daha etkileyici bir müziğe sahip kim ki duk filmi. * en iyilerden, en güzellerden örnektir.
genç çocuk hapisteyken kungfu yapıyor, bir iki teknikle duvarı yıkıp sevgilisine dönecek falan zannettim. hapiste golf oynarken adam deli dedim, fakat deli değil delilerin dünyasında ki akılı imiş.

dikkatimi çeken ise adam ne zaman golf sopasıyla vuruş yapmaya kalkışsa adamın önüne geçiyor beni öldür diyor fakat adam başkasını öldürüyor.

film biraz baysa da değişik bir film izlemek isteyen izleyebilir.

fazla romantik bir adam olmadığımdan dolayı beni etkilemedi fakat izlenebilir.
3 5 ayda bir defa daha izlenmesi gereken sûkunet filmi. izlememiş olanların hayatlarında hep bir eksiklik olacağını düşündüğüm film ayrıca.
yönetmenliğini kim-ki duk'un yaptığı aşk filmi. ancak bu filme basit bir aşk filmi gibi bakmak pek doğru olmayacaktır her zaman yansıtılanın tersine aşkın konuşulmadan da yaşanabileceğini anlatır. asıl konu aşk da olsa başroldeki erkeğin motoru dışında kendine ait hiçbir eşyası olmadan boş bulduğu evlerde konaklaması, göçebe yaşam tarzı günümüzdeki maddiyatçı ve asla yetinmeyen insan modeliyle tezattır.
filmin sonundaki tartı sahnesi tam anlamıyla şok etkisi yaratmıştır. 2 başrol oyuncusu tartının üstündedir ve ibre sıfırı gösterir.
--spoiler--
filmdeki tae-suk karakterinin girmiş olduğu evlerde sürekli dinlediği parça natacha atlas'ın gafsa isimli arapça şarkısıdır ve bunun dışında filmde başka bir müzik duymayız. hatta filmin ana karakterlerinin hiç repliği de yoktur. tae-suk karakteri film boyunca hiç konuşmazken, sun-hwa filmin son repiğli olan 'seni seviyorum' der. ama film her şeyiyle o kadar doludur ki filmin sonuna geldiğiniz halde konuşmadıklarını farketmezsiniz.
filmin sonunda tae-suk ve sun-hwa'nun beraber tartıya çıktıklarında tartının sıfırı göstermesiyle alakalı bir sürü teori öne sürülmüştür. ancak benim en çok sevdiğim teori aslında yaşanılan tüm o şeylerin olmadığı, sun-hwa'nın bir hayali olduğu düşüncesidir.
--spoiler--
diyalogsuzluğu dert ettirmeyen film. bakışlar, hareketler kafi derece de konuşuyor zaten. hele bir üçlü sahne vardır ki estetizm yüklülük budur. uzak doğu sinemasından bir de aşk zamanı çıkmıştı. görsellik tandanslı. son yıllara dair ses getiren.
fakat kanımca boş ev'in yeri ayrı. o malum ağlamalar ve teselli edişler filme tuhaf gözlerle bakmama neden oluyor. aynı, ölünün itinayla sarıp sarmalanması gibi...
kim ki duk, yakın zaman modern sinemasının resmini çizmiş. yalın ve manidar...
(bkz: başyapıt)
10 üzerinden 8.5!
replik sayısı çok az olan film.
--spoiler--
aşkımsın lakin, helalim olman mümkün değil!
--spoiler--
aşk, arınmaktır. aşk bir tartının üzerinde bile ağırlıktan soyutlanmaktır.
diyalogsuz da film çekilebileceğini göstermiştir.