bugün

Benim halen kullandığım, annemin ütüleyip katladığı, kullanımı kağıt peçete mendillere oranla çok daha uzun süren mendildir. 4 kez katlanmış ufak bir mendilin iç tarafta burnunuzu silebileceğiniz 14 yüzü vardır. Bunu daha sonra tersten katlayıp temiz yüzünü ortaya çıkartarak bu sayıyı 28 e çıkartabilirsiniz. vintage Bir görünüm verir bence kullanan kişiye ve her seferinde 50 kuruş vermek zorunda değilsiniz bu mendile. Kullan kullan yıka. Bence yeniden yaygınlaştırılmalı bez mendil kullanımı.
ilkokul yıllarında mavi önlüğün göğüs cebindeki beyaz mendili kullanmaktır.

o zamanda kaldı tabi bunlar.

anneler o beyaz yakalarla birlikte o mendilleri de,

pür i pak edip,

bizi tertemiz gönderirlerdi okula.
önlüklü olduğunuza delalet eder. yakalığını düzelt.
hayır yani ağız burun sürekli salya sümük mu salgiliyor ki böyle mendili yanından ayirmaz insan. bir aksirir iki hapsirir üç cemkirir bu kadar yani bir dördüncü durum yok mendilin asli kullanım alanı budur. gün boyu bu durum kaç defa yaşanır ki. hadi üstüne başına dökülen sıvıyi temizlemeyi de mendil yapsin .yine bez mendile gerek yok.
Rahmetli bülent ecevit ve süleyman demirelin hiçbir zaman kullanmaktan vazgeçmedikleri bez mendildir.

Bez mendil sadece burun silmek için kullanılmaz bir çok işlevi vardır ve ayrıca osmanlı zamanında günümüzdekinden çok farklı anlamlar taşırdı bez mendil. Sevgililer için bir muhabbet aracıydı. işlemeli olanlar zenginlik göstergesiydi. Çok farklı işlevlere sahip bir kültür öğesiydi bez mendil. Ve daha sonra erol evgin in kağıt mendil reklamları ile başlayan uzun seneler süren savaş kağıt mendillerin galibiyeti yani kapitalizmin galibiyeti ile sonuçlandı. Kapitalizm bir kez daha bir kültür öğesini, onun taşıdığı değerleri yok etmeyi başarmıştı. Bunu sadece burun silinip cebe konan bez parçası olarak görmek yanlıştır.
Ben bir bez mendil kullanıcısıyım ve bundan hiç bir zaman çekinmedim. Bunu kıroluk barzoluk olarak görmedim.
Ayrıca tasarrufludurda bez mendil, senede kağıt mendile verilen ortalama tutar en az 100 lira civarında. Değişik kullanıcılara göre fiyat değişebilir tabi ama ortalama fiyat bu. Daha bir çok avantajı var ama neyse.

Alttaki alıntı yazı bez mendile bok atanlara ve genel kültürüne katkı yapmak isteyenlere:
(Biraz uzun bir yazı ama fazla bilgi göz çıkarmaz)

"Bez mendiller de tarih oldu

1970'te Erol Günaydın televizyonda ‘‘At o çaputi al buni'' diye kağıt mendil sallıyordu...

Zamanla elde yapılan mendillerin yerini, fabrikalarda üretilen mendiller aldı. Fabrikasyon mendiller, sıradan olmasına karşın piyasayı kapladı.

Kağıt mendilin bez mendile karşı yürüttüğü mücadele ilk yıllarda yavaş ilerledi. Kağıt mendilde de ürünle markanın adları birbirine karıştı.

ilk bakışta masum bir istekti. ‘‘At o çaputi, al buni'' Siyah-beyaz televizyon ekranlarının başında oturanlar, şaşırdılar. Bu da ne demek? Bez mendili atıp da ne olacak?

Sanatçı Erol Günaydın, sık sık ‘‘At o çaputi, al buni'' diye tekrarlıyor; bir yandan da elindeki kağıt mendili sallıyordu. işlemeli, sırmalı, oyalı bez mendilleri atın, atın. ipeklileri, ketenleri hepsini atın!

1970'den itibaren günlerce yayınlanan bu reklam aslında açık bir savaş ilanıydı. Bir tüketim kalıbını kırmayı amaçlıyordu. Yokedilmek istenen öyle 15-20 yıllık tarihi olan bir alışkanlık değildi. Yüzyıllar öncesinden gelen bir mendil kültürüydü sözkonusu olan.

MAŞUKA HATIRASI

Mendil, Osmanlı için burun, el, yüz silinen bir bez parçasından ibaret değildi. Üzerine şarkılar, türküler yakılan, romanlara, öykülere konu olan bir kültürün öznesiydi. istanbul'da, mendil ticareti başlıbaşına bir işti. O yüzden Kapalı Çarşı'da mendil satılan yere yüzyıllarca ‘‘Yağlıkçılar Caddesi'' adı verildi. ‘‘Yağlık'' mendilin eski adıydı. Halk arasında ‘‘yağlık'', ‘‘kibar muhitlerde'' ise ‘‘çevre'' deniliyordu.

O yüzden Reşat Ekrem Koçu da konuyu, ‘‘Türk Giyim Kuşam Sözlüğü''nde hem mendil, hem de ‘‘çevre'' başlıkları altında inceliyordu. ‘‘Kenarları kıvrılmış, oya ile yahud işleme nakışlarla süslenmiş yağlık, mendil'' tanımını yaptığı ‘‘çevre'' başlığı altında tarihi bilgiler veriyordu:

‘‘işlemeleri ve oyaları ile öylesine kıymetli eski çevreler vardır ki, zamanımızda antikacı dükkanlarında ve müze vitrinlerinde ecdad yadigarı mefahir arasında teşhir edilmektedir.

Eski devirlerin günlük hayatında hanımların ve hanım kızların, hatta sultanların ve hanımsultanların ve cariyelerin harem hayatında çevre, oyalarının hazırlanması ve sırma ile, ipek ile nakışlarının işlenmesi bakımından önemli bir iş konusu olmuştu; kızların çeyiz eşyası arasına girmiş, dost elinden yadigar olarak verilmiş, yavuklular elinde maşuka (kadın sevgili) olarak verilmiş, yavuklular elinde maşuka hatırası olarak öpüle koklana koyunlarda saklanmış; güzellikleri ve tuvaletleri ile en zarif gençlerin süsünü tamamlamış; orta tabakadan nice yetimelerin ve dulların el emeği ve göz nuru ile namuskarane geçimlerini sağlamıştır.''

Ancak Avrupa'dan gelen esintiler, mendilin farklı alanlarda kullanılmasına yol açtı. El, yüz ve burun temizliğinde kullanılan mendil, enfiye ya da kitap taşımak işlevini de yüklendi. Bununla da kalmadı, Avrupai erkek kıyafetlerinde, ceketin sol tarafındaki cebe beyaz keten ya da ipek mendil koyup, ucunu yaprak yaprak dökmek moda oldu. Renk renk mendiller, bir şıklık unsuru kabul edildi.

GÖRGÜ ADABINDA MENDiL

Cumhuriyet bu noktada devraldığı mendili, giyim kuşamın vazgeçilmez bir aksesuarı haline getirdi. Mendil kültüründe dönüşüm başladı. Mendil kullanımına ilişkin yeni kurallar, o dönemde yaygınlaşan ‘‘adabı muaşeret'' kitaplarındaki yerini aldı.

Tabii bu kitapların çoğu, dönemin Batı kültürünü Türkiye'ye taşıyordu. Viyanalı sosyolog Dr.Gottfreied Andreas'ın yazdığı ve Turan Aziz Beler'in 1945 yılında Türkçeye çevirdiği ‘‘Görgü-En yeni ve ileri muaşeret usulleri'' adlı kitap, türünün en çok satılan eserlerinden biriydi. Andreas, kitabında, zerafetin inceliklerini aktarıyordu:

ERKEKLER iÇiN MENDiL

Erkekler, burun silmek için kullandıkları mendili ceket veya pantolon cebinde taşırlar. Ceketin ön tarafındaki üst cebe süs mendili konur. Frak ve smokinle münhasıran beyaz renkli mendil kullanmak lazımdır. Resmi elbiseye renkli kenarlı mendil yakışmaz, son derecede kibar ve şık olmak şartile renkli ipek mendiller kullanılır.

KADINLAR iÇiN MENDiL

Bayanların mendilleri erkeklerinkinden çok ufaktır. Kenarları ajorlu veya dantellidir. Gece elbiseleri için açık renk büyücek krep veya şifon mendil yakışır.

Andreas ve benzerlerinin öngördüğü Avrupai mendil kullanma kuralları özellikle büyük kentlerde yaygınlaştı. Cumhuriyet elitleri arasında kendine sağlam bir yer edindi, bu tarz...

Anadolu da Avrupai kullanımdan etkilendi tabii. Kentlerde küçülen mendil, köylerde eski formunu korudu. Kırsal kesimdeki kullanım, eski ‘‘yağlık geleneği''nin sürdürülmesi anlamına geliyordu. Fakat kadın mendillerine Anadolu'nun hemen her yerinde göz nuru dökülüyordu; mendiller özenle işleniyor, kenarları nakışlarla, simlerle bezeniyordu.

Zamanla elde yapılan mendillerin yerini, fabrikalarda üretilen mendiller aldı. Fabrikasyon mendiller, her biri sanat ürünü sayılabilecek el yapımı oyalı, nakışlı mendillerle kıyaslanamayacak ölçüde sıradan olmasına karşın piyasayı kapladı.

KAĞIT MENDiLiN ZAFERi

Erol Günaydın'ın ‘‘At o çaputi, al buni'' reklamının devreye girdiği dönemde, piyasa fabrikasyon mendillerin hakimiyeti altındaydı. Günaydın'ın tanıtımını yaptığı ‘‘Sel-Pak'', Türkiye'de üretilen ilk kağıt mendil markasıydı. Bu reklamların en önemli etkisi, kağıt mendilin Türkiye'de ‘‘Selpak'' adıyla tanınması oldu. Türkiye'de birçok üründe olduğu gibi, kağıt mendilde de ürünle markanın adları birbirine karıştı.

Kağıt mendilin bez mendile karşı yürüttüğü mücadele, ilk yıllarda yavaş ilerledi. PiAR-GALLUP'un yaptığı Profil 1989 araştırmasına göre, 1989 yılında kağıt mendil kullananların oranı sadece yüzde 22.3 olmuştu. Yani Sel-Pak, 19 yılda insanların sadece yüzde 22.3'üne bez mendili bıraktırabilmişti.

Bez mendilin direnişi, 1990'larda kırıldı. Yeni kağıt mendil üreticilerinin de devreye girmesiyle birlikte dengeler, kağıt mendil lehine bozuldu. PiAR-GALLUP'un ‘‘Tüketim kalıpları'' araştırmalarına göre kağıt mendil kullananların oranı 1990'da 24.4, 1991'de 27.3, 1993'te 42.9 ve 1997'de ise yüzde 55.4 oldu.

BEZ MENDiLiN SONU

O tarihten itibaren de kağıt mendil tüketimi sürekli yükseldi. 1999'da ekonomik krizden etkilense de 2000 yılı oranları artık bez mendilin sonunun geldiğini ilan ediyor. Selpak'ı üreten ipek Kağıt'ın saptamalarına göre, 2000 yılında Türkiye'de kağıt mendil kullanım oranı yüzde 73'e yükseldi. Bu oran kentlerde yüzde 92, kırsal kesimde yüzde 57.

Kağıt mendil piyasasının iki devi var; ipek Kağıt ve Toprak Kağıt. iki firma, tüketimin önemli bölümünü karşılayacak kadar büyük. Her iki firma da kağıt mendil tüketiminin kullanımını daha da artırmak için mücadelelerini sürdürüyorlar. Çünkü halen Türkiye'de kişi başına düşen mendil sayısı (yaprak) 25 iken, bu rakam ingiltere'de 381, Almanya'da 577.

Tabii üretici firmaların, daha çok kağıt mendil satma çabasına en büyük destek farklı bir gruptan geliyor; sokak çocukları. Hemen her köşe başında kağıt mendil satan bir çocuğa rastlamak mümkün. Onların bir adı da ‘‘kağıt mendil çocukları''...

Demirel-Ecevit-Koç

BEZ MENDiLDEN VAZGEÇEMEYENLER

10 yıl içerisinde zafer ilan eden kağıt mendil üreticileri, piyasaya ıslak mendil, kolonyalı mendil gibi yeni türleri sürerek hakimiyetlerini pekiştiriyorlar.

Mendil satılan yerler giderek tükeniyor. Pazar tezgahlarında, tuhafiyecilerde bez mendillere yer kalmadı. Öyle ki, tuhafiyecilere, ‘‘bez mendil'' deyince boş bakıyorlar. 30 yıl önce ilk kağıt mendili görenler kadar şaşkın ifadeler taşıyor gözleri. Bunlar genç tuhafiyeciler...

Eskilerin tepkileri ise farklı. Ankara'da Kocabeyoğlu pasajında yıllardır tuhafiyecilik yapan Necdet Oruç ‘‘Bez mendil var mı?'' sorusunu duyunca hüzünlendi. ‘‘Artık satmıyoruz'' dedi, anlattı:

‘‘Eskiden ayda birkaç kutu bez mendil satardım. Şimdi kimse sormuyor bile. istanbul'da mendil toptancılığı yapanlar bile bu işi bıraktılar.''

Kadın mendillerinin satıldığı bir yer bulmak neredeyse imkansız. Orta sınıf çeyiz malzemesi satan kimi mağazalar ile lüks giyim mağazalarının erkek reyonlarında mendile rastlamak mümkün.

Evet, sadece erkek reyonlarında bez mendil satılıyor. Anlaşılıyor ki, kadınların unuttuğu bez mendiller hala kimi erkeklerin cebinde kendine yer bulabiliyor. Sayıca az olan bu bez mendil meraklısı grubun çoğunluğu 50 yaş ve üzerindeki kuşaktan.

Ne yapsınlar? Onlar çocukluklarında annelerinin katlayıp ütüleyip ceplerine koyduğu bez mendile alışmışlar; bırakamıyorlar. Bez mendil taşıma alışkanlığından bir türlü vazgeçemeyenlerin arasında ünlü isimler de var. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Bülent Ecevit ve işadamı Rahmi Koç da bu isimlerden...

Koç, rengarenk ipek mendilleri yakasından hiç eksik etmiyor. O ipek mendili, kravatını ya da fularını tamamlayan bir aksesuar olarak kullanıyor. Demirel ve Ecevit ise farklı. Onlar bez mendili ceplerinde taşıyorlar. Terlerini kurulamak ya da burunlarını silmek için bulunduruyorlar üzerlerinde.

Demirel ve Ecevit'in hala bez mendil kullanmasının anlamı ne? Gazi Üniversitesi'nden psikiyatrist Doç. Dr. Selçuk Candansayar'a sorduk bu soruyu. ‘‘Alışkanlıklarını değiştirememelerinin, tutuculuklarının göstergesi'' dedi. ‘‘Yerleşik kıyafet duygusu olan insanlar o kıyafetin hiçbir parçasından vazgeçmezler'' açıklamasını getirdi. Ancak Demirel ve Ecevit için mendilin farklı anlamları olduğunu vurguladı:

‘‘ikisinin de mendili taşımaya başlayış biçimleri herhalde farklıdır. Demirel kırdan gelen bir insan. Babasının kesinlikle bir bez mendili vardır ve onu yağlık olarak kullanıyordur; terini silip cebine tıkıştırıyordur. Büyük ihtimalle Demirel de mendilini katlamıyor, tıkıştırıyordur.

Psikiyatride ‘‘geçiş nesnesi'' kavramı vardır. Bir çocuğun gerçek dünya ile ilişki kurmaya başladığında kişiliği oluşurken kullandığı nesnedir. Demirel'in de köyden kente geçerken kullandığı nesne mendil. O yüzden bırakamıyor mendili.

Ecevit ise farklı. Onun için bez mendil bir kent imgesinin parçası. Rahşan ve Bülent Ecevit, kentte doğup büyümüş, kent orta sınıfından geliyor. Onların gençliklerinde mendil, batılı giyim tarzının en önemli aksesuarlarından biriydi. Ecevit, çocukluğundan itibaren bütünleştiği mendili bırakamaz.''

Demirel ve Ecevit, hala bez mendil kullanan iki farklı tipin seçkin örnekleri. Bugünün gençlerinin çoğu bez mendille hiç tanışamadılar bile. Ve tabii yeni liderler de onların arasından çıkacak..."

Alıntıdır.
Kaynak: http://hurarsiv.hurriyet....ter/haber.aspx?id=-175423
çok da hijyenik olmadığı aşikar olan durum.
Büyükbabamın yaptığıdır.