bugün

Kanalın en çok ilgi gören serisi Tutunamayanlar'da son olarak Hollanda doğumlu Türk futbolcu Uğur Yıldırım'ı anlatan hikayeci.

https://youtu.be/1fXIvUmm2Ys
sıcak bir yaz günüydü. 3 yıldır aynı dershaneye gidiyordum ve artık lisenin son yılıydı. dershanemi değiştirmek istedim ama hem son yıl düzen değişikliği hem de başka yerde tanımadığım hocaların korkusu ile son anda tekrar orda kalma kararı aldım. iyiki de öyle yapmişim. yoğun bir tempodan önceki son dönemim olduğunu sandığım için bütün yaz gezmiş ve hiç konu bakmamıştım. ilk sınava girmeyişim ve öbür sınavda da kötü yapışım ile birlikte ortalama bir sınıf olan 5. sınıfa düşmüştüm. bu sınıfta tanıdığım çok insan vardı. her gün biri ile oturuyor sınıfı kaynatıyorduk. daha sonra bir oturma kavgası olmuştu ve birlikte oturmamaya karar vermiştik. benim de gözlerimin bozuk olması sebebi ile önlerde bir yer bakındım kendime. 2. sırada bir çocuğun yanı boştu. iyi biri gibiydi de. sessiz göründüğü için hem belki daha iyi ders dinlerim zaten evde bir şey yapmıyorum diyerek yanına oturdum. çok konuşkan ve sıcakkanlı bir yapım olduğu için onu da konuşturmaya başladım. sevdiğim müzikleri atıyor, hayallerimden heyecanla bahsediyordum. sanırım onunda hoşuna gidiyordu ya da bana öyle geliyordu. sonra o da ne, aynı yerde oturduğumuz ortaya çıktı. zaten annem beni her akşam almaya geliyordu. ona da bizle gelmeyi teklif ettim. böylece iyice yakınlaştık. dershanede şakalaşıyor, uç kutularını bıçaklıyor, kollarımıza gülen yüzler çiziyorduk (sanırım bundan rahatsız oluyordu ama hayır diyince küsüyordum) sonra sınavlar olmaya devam etti. sınıfta ya ben ya da o birinci oluyordu. sonradan öğrendim ki o da aksilikler sonucu bu sınıfa düşmüş (kader) bir yıl bu şekilde geçti. lakin tam olarak hayallerime katılmayışı ve sessiz yapısı yüzünden sanki bu yılın sonunda görüşmeyi kesecekmişiz gibi geliyordu. sene sonunda o üniversiteyi kazandı gitti ben ise sınavda okey nasıl oynanır, nasıl gezilir gibi sorular sorulmadığı için ve lys deki ibretlik düşüşüm ile bir yıl daha hazırlanmaya karar verdim. birkaç ay konuşmadık, o dönem benim için hem ev içinde hem de herkes gittiği için arkadaş çevremde zor zamanlardı. çevremde herkesi reddetmem ile nam salmama karşılık o ara birini kabul etmiştim. yeni bir ilişki, yeni bir etüt merkezi, yeni arkadaşlar derken hayat devam ediyordu. sonra bir telefon aldım. arayan o'ydu. gerçekten şaşırmıştım. hayatlarımızdan bahsettik. mutluydu. sevinmiştim. sessiz karakterinden biraz uzaklaştığını farketmiştim. hoşuma gitmişti. gezmeye, daha fazla açılmaya ve yeni şeylere merakı artmıştı. kendime benzetmiştim. sınavın tekrar yaklaşması ve ilişkimin bir ilişki olmadığını sadece baskıdan oluştuğunu anladığım dönemlerdi. sanki iyice yalnızlaşıyor gibiydim. doğum günüm gelmişti. tekrar o aradı. yine şaşırdım çünkü beklemiyordum. ama bu şekilde araması o kadar hoşuma gitmişti ki. gezdiği yerlerden bahsediyordu, neler yaptığından. biraz kıskanmıştım açıkçası sonra zevk alarak dinlediğimi farkettim çünkü içimdeki söndürdüğüm duyguları alevlendirmişti. ilişkimi bitirdim. yaşadığım şehrin çevresini dolaşmaya başladım. gerçekten rahatladığımı farkettim. şelaleler, doğa ve bağımsızlık beni kendime getirmişti. sınavım da sonrasında iyi geçmişti. eski erkek arkadaşımın sınavının kötü geçmesi ve bunu bana yüklemesi bana vicdan yaptırdı ki tekrar barıştık. ayrıl barış ayrıl barış yalama yapan 1 ay sonunda tekrar bitti. bu dönem aralığında o kişi şehre dönmüştü ve sinemaya gitmiştik. değişmişti. kendini bulmasının hoşuma gittiğini farkettim. basma kalıp düzenden kendi başına kurtulmuştu. sonra düzenli olarak konuşmaya başladık. artık bende onu arıyordum. lys bitmişti istanbulu kazanmıştım o ise amerikaya gitmişti. o döndü ben düzenimi oturttum derken ara ara konuşulan telefonlar yerini sık mesajlara bırakmıştı. nasıl oldu bende anlamadım ama onla konuşmayı seviyordum. eski ilişkimdeki baskının aksine eğlendiğimi ve kendim olduğumu hissediyordum ve evet en sonunda kendime ondan hoşlandığımı itiraf edebilmiştim. onun benden hoşlandığını biliyordum yani hissediyordum ama benimki imkansız gibi geliyordu o kadar insan değil, yanımda olan değil, yıllardır seven ya da çok yakışıklı olan değil. bu yüzden kendimi dizginledim ve sadece anlık olduğunu düşündüm. aslında bir yandan bu durumla da yüzleşmek için okuduğu şehre bilet aldım. resmen yanına gidiyordum. en kötüsünden kayak yapmış dönmüş olurdum. ama tekrar kadere bak ki bundan önce o geldi. ilk gün çıkamadığı için 2 saat beklemek zorunda kalmıştım. bir yandan gelsin istiyor bir yandan gelmesin diyordum. o akşam buluştuk ve bara gittik. ilk başta açım dediğim için yanında yiyecek bir şeyler getirmişti. çok hoşuma gitmişti. bir arkadaşım vardı. oralarda olduğunu söylemişti bende gel dedim. tatlı ve sevdiğim bir kızdı. aklıma yüzyılın en salak fikri gelmişti. neden bu ikisini birbirine yapmıyordum ki. benim de kafam rahatlar zaten bu çocuk bana karşı bir şey hissetse bu zamana kadar adım atardı diyordum. ben bunları yakınlaştırmaya çalışarak bir yandan da kendi duygularımı kapatmaya çalışıyordum. sonra gittiğimiz bardaki garson bana asılmaya başladı. o buna çok sinirlenmişti. beni korumaya çalışması çok hoşuma gitmişti. benim erken ayrılmam gerekiyordu ve gittim. onlar benden sonra da orda kalmışlar ve starbucks a gidip sohbet etmişlerdi. gerçekten bu kadar kıskandığımı hatırlamıyorum. kendi ellerimle bunu yaptığıma hala inanamıyorum. bir de bana resim attılar! ertesi sabah kız arkadaşım bana siz neden birlikte olmuyorsunuz ki. bence çok yakışıyorsunuz ve o gece sizi gördüm dedi. nasıl ne saçmalama diyerek konuyu kapattım ama gördüm derken ne kastetmişti? çok mu belliydi? o da mı benden hoşlanıyordu? kafamda deli sorularla sonraki gün konsere gittik. konserden önce bir şeyler içtik. dans ettik. sürekli bir stres içindeydim ve alkol iyi gelmişti. konsere girdik daha çok içtim. dans müzik alkol derken kendimi kaybetmiştim. gece güzeldi sarıldık, yerlerde yattık ama zaten bir kısmını hatırlamıyorum. konser bitmişti. o gün bomba patlamış bütün yollarda boşalmıştı. bir yandan alkol bir yandan dün gecenin etkisi ile koyverdim gitti ve ondan hoşlandığımı söyledim. bana verdiği cevap sadece "uzak" oldu. yıkıldım, ben ne yaptım dedim, neden söyledim dedim, allah belamı versin dedim ve kovdum onu. biri beni almaya gelene kadar yine bekledi beni. sonra ayrıldık. onun yanına gidip gitmemekte kararsızdım ama hiçbir şey olmamış gibi konuşuyorduk bu yüzden 4 gün sonra ben de gittim. kayağa gittik, gezdik, buz hokeyi oynadık, eğlendik. gitmemden bir gece önce o da benden hoşlandığını söyledi ve teklif etti. ama bu sefer de ben kararsızdım. ilk başta uzak demişti neden değişti? sadece burdaki birkaç güzel güne mi kandı. benden hoşlandığına gerçekten emin olmak istiyordum çünkü bilmiyordum ve saçma bir ilişki bana göre değildi. cevapsız bıraktım. ertesi gün buluştuk. ayrılma günümüzdü. yine hiçbir şey olmamış gibi davrandık. eğer ki bana bir adım atsaydı zaten bende ona atacaktım ama hiçbir şey göremedim. bana okulunu gezdirdi. çok güzel bir kısmı vardı. ben yukarı çıkmıştım o ise aşağıdan bana bakıyordu. onu öpmemek için zor durdum. ben istanbula döndüm. konuşmaya devam ediyorduk her gün konuşuyorduk. onunda benden hoşlandığına gerçekten emin oldum ve antalyaya kampa gitmeye karar verdik. birkaç hafta sonra otostop ile antalyaya gittik. bana yakın davranıyordu kayserideki gibi değildi kol atıyordu hoşuma gitmişti. çıralı sahile çadırımızı attık ve gözlem kulesi gibi bir yere çıktık. orda konuştuk ve çıkmaya başladık. o gece yıldız kaydı (yemin ederim gerçek yıldız) dilek falan tuttuk. şimdi çok tatlı bir ilişkiye ve gerçekten çok sevdiğim o kişiye sahibim. eh "uzak" ama olsun.
berkay'ın albümüyle aynı ismi taşıyan güzel şarkısı.
yalnız bu berkay'da tam arkadaş olunacak tip var ben bunu çözdüm.
--spoiler--
benim aşkım saf temiz anla
--spoiler--
açık söylüyorum berkay denen sakallıyı sevmem ama bu şarkı olmuş. iyi.
popla pek aram yoktur fakat yakın bir arkadaşımın bu adama taparcasına olan aşkı yüzünden, hayır ergen de değil anlamış değilim bu tapma olayını, sabah akşam dinleye dinleye beynime kazınmış şarkıdır diğer berkay şarkıları gibi.

yanılıp da gitmek isteyenlerdenim; evet!
annen, baban en mutlu anlarından birinde sevişmeye baslar, hazzın doruğunda sen ve senin gibi milyonlarca sperm harekete geçer, kim önde gelicek yumurtalıklara, kim birinci olucak. neyse ki sen gelmissindir finişe. hayata tutunup 1 0 önde başladığını zannedersin, seni neler bekliyor, kaçıncı yüzyıldasın, annen baban kim, hangi sehirdesin, bilmiyorsun, karşına neler çıkıcak bilmiyorsun.. daha o kapasiteye gelemedin çünkü, babanın boşaldığı 4 gb lik spermin yalnızca kb kadarısın. annen ne yerse onu yiyor ne içerse onu içiyorsun. neyse ki olgunlastigin zaman dünyaya geliyorsun, ismini secemiyorsun, dinini secemiyorsun, soyadını secemiyorsun.. ihtiyacın sadece biraz süt uyumak ve biraz ilgi. daha sonra oyuncak, okul ve biraz daha ilgi. henüz ilkokuldasin senden istenen iyi bir karne, neden onlar mutlu olsun çünkü, lisedesin istenen hukuk tıp pdr, neden, düzgün bir hayat kurman ve onların gözünde en iyilerden biri olman kendi ayaklarının üzerinde durabilme, dershaneler okullar etutler, test kitapları.. neyse universiteyi kazanmak için çabalamak sosyal hayati bırakmak ve hedefe odaklanmak.. bunlar sana yüklenen programlar, zamana gore kendini uptade etmeli sınav sistemine ayak uydurabilmelisin. okulu kazanirsin, okursun, evden ayrılırsin. konumuza dönecek olursak ilkokulda benim maceram yarıda kaldı, babam başka bir kadınla birlikteydi ve ben 4 e henüz başlamıştım. anlamak ya da yargilamak zor gelmisti o zaman, evde kavga gurultu eksik olmadi o zamandan sonra, iste o zaman başladı kendimi baskalariyla ve aileleriyle kiyaslamam, neden ben diyordum, üzülmeye başlamak için küçük değil miydim, anladım ki ben herkesten daha kötüyüm, bunlar beni herkesten itti ve en kötüsü bile benden çok çok daha iyiydi. şevkati sevmekte, sevgili bulmakta aradım, hayatimda annem babam abim kimse kalmamisti, sevdim aldatildim, sevdim, gururumu yerler altına aldim, sevdim sevilmek için.. aileden goremedigim şevkati dışarıda aradım. simdi universitedeyim, babam vefat etti 2.5 sene önce ben hala şevkat aradikca aldatiliyor, acı çekmeye mahkum birakiliyorum, suan benden daha kötüleri de var biliyorum, ama insanoğlu kendi yaşadığını bilir, suan 20 yaşındayım, yaşanılan şeyler insani fazlasıyla olgunlastirr ama ben olgunlasmak istemiyorum, cocuklugumu, şevkati, ilgiyi istiyorum. çok genç sayılırım, omurun yeterse de daha yapilacak çok seyim var, yaşayacağım çok şey, bugün anladım ki, mutlu olmak için susmaya ve gerçekten çalışmaya ihtiyaç varmış, iste o zaman cevrendekileri sen secebiliyor ve onlardan beklenileni alıyorsun.
berkayın 2015 albümü ve aynı albümün çıkış parçası.
Diğer Berkay şarkıları gibi Asena erkin için yazılmış gibi karı bence telif hakkı almalı heriften.
şama sapan şarkıdır. kıza kendi hatalarını görmez oldun felan deyip sonra da cansın doğrusun demek ne lan ? nerenin kılıbığısın olum sen ? sonra da yine atak yapıp kendinden bile korkarsın dion bide.

özetle : dinlemeyin ! dinleyecekseniz de çocuklarınızın duyamayacağı yerler de dinleyin.
berkay ın yeni şarkısı.

yanlız enrique iglesiasın dirty dancer şarkısından biraz araklanmış gibi duruyor.
özellikle şarkının giriş kısımları birbirine çok benziyor.

buyrun

bu berkay ın yeni şarkısı:

https://youtu.be/-AKlaMJqO0Y

bu da enrique iglesiasın şarkısı:

https://youtu.be/vHJAUuicC0Q

ikisinide dinleyin. kararı siz verin.
rafael nadal ın hayatını bizlere anlattığı kitap. o emekli albay kıvamındaki disiplini ile bence harika kitap yazmıştır ağam. okunabilecek en iyi biyografilerden biridir muhtemelen. tenisseverler okumalı. raflara 3 eylül de düşecek deniyor ancak kitapyurdu nda bulmak mümkün. hemde 11.09 tl.

vamooooosss!!
Şimdi siz bu yazıyı ister okuyun, ister beğenmeyin ve de hatta isterseniz eksileyin. Hatta yüzyılın en berbat hikayesi bile diyebilirsiniz. Bir sakıncası yok. Çunki tam da oyle.21 Aralıkda kıyamet kopacak diyenlere bile gülümsiyerek bakamam sebap olan benim kiyametim.

Yani çok boktan.

Bana neden böyle oldun sen, neden artık yüzündeki gülümseme gözlerine kadar gitmiyor diyenlere artık tek cümleyle karşılık veriyorum. Artık gülmek için bir nedenim yok benim. Benim yaşam kaynağım, gülme amacım...gitti. Hemde en yakın arkadaşlarımdan biriyle.

ilk duygular şok olurmuş da insan anlayamazmış. Aynen öyle. Günler hatta aylar geçtikçe içimde biriken öfke...Nasıl başa çıkacağını bilmediğim öfke. Ve güvensizlik. Evet hastalık derecesine varan güvensizliğim. Üstelik sadece erkeklere değil. Bunu size yapan en yakın arkadaşlarınızdan biri olursa hem erkeklere hemde kadınlara olan güven bitiyor.

Şimdi size yaşadıklarımı anlatıp, durum komedisi yapmak istemıyorum. Derdim nasıl davranacağım konusunda bana gerçekten yardım edebileceğinizi düşünmem. Çunki ben artık baş edemıyorum. onca yaşanan şeyden sonra ben yol alamıyorum bir türlü. Takıldım..Hani derler ya arafta kalmak diye. Ben nerde kaldım bilmiyorum ama yol alamıyorum.
Giriş, gelişme, sonuç. Nerde olduğunu bilmeden yaşanan hikaye.
Benim hikayem, ağır roman... En hicaz makamLarda arabesk sözlerden ibaret...yakar ağıt gibi!
kısık ateşte 15 dakika filminde performansının aysun kayacı tarafından yapıldığına inanamadığım eğlenceli muzır şarkı. hafiften caz havası vardır.

sözleri:

benim hikayem kıtır kıtır
benim hikayem yumuşak
doyamam hep biraz daha isterim
fırından yeni çıkmış gibi sıcak sıcak.

bu bana işkence senin için eğlence
solar tekrar açarım bu devran döndükçe

benim hikayem biraz tuzlu
benim hikayemin galiba dibi tuttu
doyamam hep biraz daha isterim
fırından yeni çıkmış gibi sıcak sıcak.

bu bana işkence senin için eğlence
solar tekrar açarım bu devran döndükçe

benim hikayem...
benim hikayem...