bugün

aynı eylemi gerçekleştirmiş insanlardan 2.sinin muhatemelen bunu anladıktan sonra söyleyeceği ilk şey.
genelde 1800ler'in amerika'sını anlatan filmlerin klişe gaz kesme nidası olup, her daim aynı sahtekarlıkla haykırılan, sonucunda o diyenlerin hepsinin öldüğü ama dedirten provokatörün muradına erdiği olayları başlatan hadi bakalım lafıdır.

mesela mı?

mekan: kilise
zaman: gece (zaten gece olmasa da hep karanlık, nuh nebiden kalma film)
ortam: puslu ve soğuk (ne bileyim lan ben onu)
kişiler: kasaba halkı, şerif, provokatör (provokatör hem namuslu hem genç hem de keskin nişancıdır)
diziliş: kasaba halkı oturuyor, provokatör rahibin kürsüsünde, şerif en arkada ayakta kollarını birleştirmiş bekliyor
durum: kasabadan demiryolu ya da bizon yolu geçecektir. yakın bir kasabanın en zengin adamı kasabadakilere zulmetmekte ve evlerini satmaya zorlamaktadır. kasaba halkı artık bezmiştir ve çok kelepir fiyata evleri bırakmaya hazırdır. lakin adamımız kolay lokma değildir. hafiften de denyodur.

- kadınlarımızı korkutuyorlar john! evlerimizi yakmakla tehdit ediyorlar!!
- evet john, geçen pazar tonbourslara ne olduğunu biliyorsun, kiliseden döndüklerinde en iyi atlarını vurulmuş buldular
- ya ya evet yaa evet evet (topluca)
- ayrıca bay mcdonalds ile başa çıkamayız john! onun yüzlerce silahlı adamı var...
- evet yayaa ya evet evet ya (topluca)
- beni dinleyin! biraz olsun dinleyin... bu topraklar sadece bizim değil! bu evler babalarımızdan, onlara da onların babalarından kaldı!! onlar olsaydı ne yapardı bir düşünün.
- o zaman şartlar başkaydı john...
- ya evet evet ya yaa (bir kaç kişi hariç ama yine de çoğunluk)
- evet farklıydı! çünkü onlar savaşırlardı. benim de yapacağım şey bu. sen maccormick! 15 yıl sonra oğluna nasıl açıklayacaksın neden evinizi terkettiğinizi. onun doğduğu evden neden gitmek zorunda olduğunu!? peki ya sen joseph? sen nasıl babanın 2 yıl boyunca blackberry dağından topladığı ağaçlar ile yaptığı evi bırakıp gideceksin!!? beni iyi dinleyin... siz ne yaparsanız yapın ama ben bana ait olanı vermeyeceğim!!! evimi satmıyorum!
- pısssssss (uzun süren bir sessizlik ve kafaları aşağıya eğilmiş kasaba halkının birbirlerini inceden süzme halleri sırasında gerçekleşen ve planda olmayan bir gaz kaçırma)
ve ardından olaylar çözülür, kasaba halkı galeyana gelir, patırtı kopar;
- ben de (arkalardan biri)
- ben de (bir diğeri)
- ben de satmıyorum (bu kim tanımıyorum)
- ben de (ön sıradan)
- ben de (fazla katılım olmayınca sesini değiştirip john diyor bunu*)
- ben de (bunun zaten evi yok)
- ben satıyorum (bu tam puşt)
- ben de (hangisine?)
- ben karasızım (...)
seni seviyorumdan sonra verilebilecek en kötü cevap.
ziya osman saba'nın şiiridir.

Ne çok anlatacaklarınız var
Birbirimize nişanlılar!
Ben de bir zamanlar sizin kadar mesuttum,
Ben de şu parkın sıralarında oturdum,
Ümid ettim, hayal kurdum...
Şahit bütün ömrüme bu şehir, bütün yurdum.
Ben de o mektepte okurdum
Küçük mektepli!
Bugün gibi hatiramda
ilk gün, ilk ders, ilk hece.
Şiirler yazmak için öğrendiğim güzel Türkçe.
Yeni kitaplarım, siyah göğüslüğüm,
Sevinçle dolup taşardı gönlüm.
Beri yanda günler akar giderdi.
Benim de bir anne üstüme titrer
Bir baba benimle iftihar ederdi.
sözlüğe tema ekleme şeysine giriş butonu.

görüntü/ ben de