trollük yaparken çizgiyi aştığım zaman geri dönüp entrymi okuduğum anlardır.
örneğin : (bkz: ensarcıyım gurur duyuyorum)
hz. ömer ve recep tayyip erdoğan gibi yüce kimselere dil uzattığım zaman.
şehir içi trafiğinde, arkamdaki piç hızla dibime geldiği için bariyerin önündeki amcaya durup yol vermeden geçtim, aynadan amcanın ayağı takılıp düştüğünü görünce içim cız etti. tamam amcaya bir şey olmadı, muhtemelen bana küfür bile etmedi ama içime yara oldu. geri kalan yolu, ortalayarak 20 km hızla gittim. piç kornaya dokunsa inip kafasını gözünü kıracaktım. anlamış olmalı ki, sessizce arkamdan geldi. elbet suçun hepsi onun değil ama insan bir türlü tüm suçu kendine atamıyor işte!
bir kere böyle bir an yaşadım. bir anlık içkili iken gaflete düşüp arkadaşımı sattıydım.
sonra özür diledim, ama betim benzim kızardıydı. allah razı olsun affetti, ama ben kendimi affedemedim.
hatırladıkça utanılan anlardır bunlar. geçen sabah yolda giderken kaplumbağayı ters çevirip üstüne taş bırakmıştım. saatler sonra dönerken bir de baktım ki debelenmeyi bırakmış kıpırdamıyor. garibim ölmüş galiba 5 saatte kan beynine falan mı gitti neden acaba tıbbi bir neden bulamadım. öleceğini bilsem yapmazdım inanın.
geçenlerde bir kedinin kafasına taş atmıştım bu o anlardan biriydi işte.
Çok sık dediğimden sayamadığım anlardır.
(bkz: sen lucifer sin büyük düşün)
Multiplayer oyun oynarken dediğim anlardır.
Çoğu anım.