bugün

öylesi' ne yazılan yazıdır, böylesi' ne de yazılabilir.
'bitti' mesajını aldığında yapılacak tek şey vardı, içmek..

Iş yerinden çıkıp durağa yürüyordu. Yağmur başladı. Koşmalımıydı? Hayır. Gerek yoktu. Bu akşam ıslak geçecekti. Otobüse bindi, gördüğü ilk cam kenarına oturdu. Şapkası olduğuna sevindi. Başını cama dayayabilecekti. Cama vuran yağmur damlalarına baktı. Birbirlerine karışıp aşağı düşüyorlardı. Belki nazenin haklıydı. Birbirlerine karışsalar düşeceklerdi.

Nasıl bu hale gelmişti? Nasıl ayrılmışlardı? Anlayamıyordu. Indi hızlıca geçti kadıköy caddelerini. Aylar sonra yine aynı bardaydı. Garsonlar değişmişti.

-1 bomonti filitresiz.

Fıstık istememişti. Garson da sormadı zaten. Eski günlerini hatırladı 'fıstık yoksa kederden içiyordu'

dışı terlemiş birası geldi. Damlalar..bunlar birbirlerine karışmıyorlardı.

Nazenin'i düşündü. Güçlü kadındı. Ölür de hislerini belli etmezdi.ama onun da üzgün olduğunu biliyordu. Yastıkla başbaşa kaldığında sessiz sedasız ağlayacağını biliyordu.

Nazenin... Sesi, durgun su gibi huzur veren kadınım. Nerdesin?
Yanlizim dostlar yalnizim.
bardaklar genelde neden yuvarlak olur?
bu yazıyı ben öylesine yazdım çünkü çaylağım ve 10. entryimi tamamlamam gerekiyor dostum.
karnım aç.
yeniliklerin olması gereken hayatlarda hiçbir şeyin değişemediğini görmek insanı ölesiye üzüyor, monotonluğun alıp başını yürüdüğü böyle dönemlerde, hayatımızın sürekli devinim içinde bulunan disko topuna döndüğünü görmek sıkıntının ana nedeni, bu vakitten sonra kendimize kazandıracağımız herhangi bir dünyevi olay bizi geçmişin sıkıntısından bir nebze uzak tutacak olsa da insanın kendi kendini kandırması hastalığı peşimizi bırakmayacaktır.
Karnım aç.
Dünden kalma yorgunluğum, geçmişten gelen hüznüm ve daimi uykusuzluğum yine üzerimde. Nasıl takım elbisenin olmazsa olmazı kravat ise benim olmazsa olmazım da bitkinliğimdir. Ben dünyaya gelmeden önce, bana sorarsalar; “dışarısı çok güzel ama kaladabilirsin” deseler, öyle bir hakkım olsa, doğmama hakkımı kullanırdım.

http://mbsadam.tumblr.com...48/asansoru-tutar-misiniz
herkes kendi ülkesine yol alsa ne kavga kalır ne başka birşey.
kestirmem bu böbreği olmaz.
Tanrı beni ona aşık olayım diye yaratmıştı, evrenin tek anlamı ben onu seveyim diyeydi, ben ona aşık olayım diye evren yaratılmıştı sanki. onu sevmem için tarih boyunca insanlık savaşmış ve uygarlıklar kurulmuştu. Tanrı adem ve havvayı sadece ben onu seveyim diye cennetinden kovup dünyaya salmıştı. Her şey ama her şey ben onu seveyim diyeydi.
Olm hava yine dışarıda buz gibi. Durduk yerde bi daha kar yağmaya başladı. Bu beni yine ve yine hüzünlendirdi. Yalnız ayak izlerine çok üzülürüm ben. Öylece süzülüp giden. Kim bilir ne umutlar, ne hayaller, ne düşünceler var o insanların kafasında ve yalnızlar. Eskiden "ayak izlerin bile bensiz" derdim kendi kendime kafamdaki hayali varlığa. vay be..
Handan’ın kahverengi gözleri vardır. Handan’ın çok güzel kahverengi gözleri vardır. Handan’ın kocaman, çok güzel kahverengi gözleri vardır. Handan’ın kocaman, çok güzel kahverengi gözlerinin kuyruğunda beni vardır. Handan’ın gülerken belli olan gamzeleri vardır. Handan’ın ağlarken gözyaşlarının toplandığı gamzeleri vardır. Handan’ın siyah, düz saçları vardır. Bir de Handan’ın siyah, düz saçlarını arkaya atışı…

http://mbsadam.tumblr.com...aye-yaz-balasinin-teknesi
Bi aralar öküz gibi yer en kötüsüde doymazken . Artık yiyemiyorum , sanırım midem küçüldü ki az önce yarım tabak pilavı yedikten sonra aşırı mide bulantısı , şişkinlik sonucu kustum.. Benim midemde de ayar yok.. Yediğim zaman Dünyaları yiyorum , şimdi bi lokma ekmek mide bulandırıyo.. Şaşırtıcı , garip..
Dünyamın bütün harikalarını, Gülüşünde saklayan yarim; Bir bilsen, Ne çok özlüyorum seni. Yine aynı hayali kurdum bugün.

Pencereden yağmuru izlerken, bana çay getiren kadını,
içmeme kızdığın halde, yakıp verdiğin sigaramı,
annesine sokulan bebek gibi, bana sokulmanı,
Boynumu koklamanı,
Öpüşünle kutsallaşan tenimi.

Hangisi özgürlük sence? Her cuma yüzünü görebilmek mi? Yoksa diğer günler, seni özlemek mi?
Bütün gün yattım ve sadece çok sevip özledim. Ama baya yoruldum. Demek ki beklemek, sevmek, özlemek yoruyor. Peki bırakacak mıyım bütün bunları? Hayır.
bugün arkadaşlarla mekana oturduk. masadan sadece 2 kişiyi tanıyordum. masada kızlarda vardı. neyse muhabbet aşka geldi ve insanların hepsi böyle mi düşünüyor diye kendime defalarca sordum. olay şu idi, masada erkek ve kızlar ilişki yaşamak için sadece güzelliğe ve yakışıklılığa baktıklarını söylediler. hele bir kız vardı şöyle dedi, benim sevgilim olması için erkeğin yakışıklı ve arabasının olması yeterli. ben kafamı eğdim nasıl bir durum bu. aşk acılarından bahsettiler bolca. başka bir kızın ağzından amına koyim küfürü eksik olmuyordu. ben masada sadece hangi üniversiteyi hedefliyorsun sorusuna cevap verdim onun dışında konuşmadım. bolca kıyaslama yaptılar erkek kız arasında. ha beni bu neden ilgilendiriyor konusu geldiğimizde ise bilmiyorum sözlük. ama içimde çok garip duygular hissettim. ve dedim ki iyi ki bu zamana kadar hiç sevgilim olmamış. yalnızlık bazen nefesimi kessede ben gene yalnızlığı tercih edeceğim.
az laf, çok iş. ha gayret.
Çok gerizekalı bir insan. Ama seviyorum.
adadawdafmkımdfowpowm kadmş qwmpoqmd aldwndpqmdşöa pıwn pqowm öaöşd.
galalara yalnız gitmek çok Üzücü.
bari öylesine yazmayın bir amacınız olsun dedirtendir.
Büyük paralar kazanamadım hayatımda, bu gidişle kazanamam da. Çok para kazanan arkadaşım da olmadı aslında, zaten pek çok arkadaşım da olmadı. Zenginlik doğuştan gelir diye düşündüm hep, yani çok çalışarak çok paralar kazanılmazdı bana göre hala da öyle. Eğer öyle olsaydı babamın Forbes’in en zengin 50 Türk listesinde ilk 10’da yer alması gerekirdi.

http://mbsadam.tumblr.com...13/yalnizlar-parki-cetesi
geceleri pek sevmem ama olsun gerekli olmasa gece olmazdı.
güncel Önemli Başlıklar