ben bu yazıyı sana yazıyorum o anaokukundaki ceren. hatırlarmısın beni bilmem . el işi yaparken oyun oynarken hep beraberdik seninle. uyku saatlerinde bazen sen yanıma gelirdin bazen ben senin yanına, masumca hikayeler anlatırdık birbirimize. papatyalar sınıfından gelincikler sınıfına geçtiğimizde hoca hep bizi başka yerlere oturturdu. ben sürekli annemleri, teyzelerimi zorlayarak aldırdığım toka vb. kızsal şeyleri gizli gizli masaların altından emekleye emekleye gelir sana verirdim sende mutlaka ertesi gün takardın onu. sırf sen sümüğe benziyor dediğin için yıllarca tahinli pide yiyemedim ben. okul müsameresinde de beraber olamamıştık başka bir kızla dans etmek zorunda kalmıştım ben hoca yüzünden. o kızla yıllar sonra yine karşılaştım biliyormuşun ( laf aramızda tam bir kasar.). anaokulundan sonra birdaha hiç göremedim seni. yeni yeni anlıyorum sanırım ilk aşkımdın. ben öyle hiç öğretmenime falan aşık olmadım küçükken. güzel duygular hissettiğim ilk kızdın sanırım. kaderin cilvesine bak ki yıllar sonra yine ceren diye bir kıza aşık oldum iyi kötü güzel birazda ilginç bir ilişkimiz oldu onunla ama sonunda olmadı. ayrıldık. şimdilerde unuttum onu da. ne açısı kaldı ne üzüntüsü sadece tatlı anılar. başkada aşk diyebileceğim ilişkim olmadı zaten diğerleri hep geçici boş ilişkiler. belki bir gün seninle yine karşılaşırız. belki aşkı bir kez de birbirimizle tadarız. belki hersey farklı olur. bak yine bi umut yeşerdi içimde. gülümsedim. kulakların çınlıyorsa şu an o benim. muhtemelen sen beni hatırlamıyorsun bile çok küçüktük o zaman hak veririm eğer hatırlamazsan. ama yine de bir umut...
tam dört sene oldu. yıllar sonra ilk defa gördük birbirimizi. gelmeyeceğimi düşündün değil mi? beni bekliyordun beşiktaş iskelesinde. öyle heyecanlandım ki geri dönmeyi bile düşündüm. neyse ki dönmedim ve sana doğru yürüdüm. öyle sıkı sarıldın ki canım yandı. hemen elimi tuttun yürümeye başladık. anlatıcak çok şey olduğu zaman nedense kelimeler bir araya gelmiyor bir türlü. uzun bi süre sustuk ikimizde. sessizliği ben bozdum istemeden ağzımdan döküldü cümleler. 'seni çok özledim, çok uzun süre bekledim sarılmak için' gerçek hisleri saklamak çok zormuş. daha sonra açıldık ve konuşmaya başladık. hiç bir şeyi unutmamışsın benle ilgili. ben zaten unutamam hiç bir şeyi. ilk aşk nasıl unutulur ki? çok değişmişsin. eskiden daha neşeli olan adam gitmiş yerine daha sakin bir adam gelmiş. daha çok ne istediğini bilen bir adam.. ikimizde fark ettik bir birimizdeki değişimleri de tek bir cümle bile kuramadık. aklımızdan kim bilir neler geçti de söyleyemedik. içimize attık. yapmak zorundaydık biliyorum. çünkü bu son gecemizdi ve üzmemeliydik birbirimizi. o gece söyleyemedim ama şimdi söylemek istiyorum. sen iz bırakan adamsın ben de o izleri hep kalbinde taşıyacak olan kadınım. başka hayatlara ait olduğumuzda bile hep birbirinin özlemini çekecek iki insanız. yarım kalan her aşık gibi birbirimiz için çarparken kalbimiz başkalarıla mutlu olmaya deneyeceğiz. çoğu zaman da olamayacağız. bak seneler geçmiş ama hala kaldığımız yerde el eleyiz. keşke her şey istediğimiz gibi olsa da biz hiç ayrılmasaydık. farklı şehirlerde ayrı ayrı yalnızlık çekmeseydik. hiç bir eski sevgilim için dilemediğim şeyi diliyorum senin için; çok mutlu ol hatta benden bile çok.. belki bir daha göremicem seni ama çocuklarıma anlatıcak çok güzel bir aşk hikayem var. nasıl ki ben senin parmak uçlarındaysam sen de benim beynimin kenarlarındasın. hoşçakal hayatımın tek aşkı.
"sen ki üşümüş gökte o yalnız bulutsun
kıskanmadığın cömert bir maviliğin ortasında o
bildiğin yalnızlığın ellerinden tutmuşsun
desen ki unutulmuşsun..."

gidiyorum o şehre bazen. her yerde seni görüyorum sanki. ne denizin mavisi ne de gökyüzünün mavisi açıyor içimi. hep senden bahsetmek istiyorum kendime. geçmişi düşünüyorum bazen. senle birlikte geçirdiğim vakitleri. hep de geçtiğimiz yerlerden geçerken aklıma geliyosun. aa diyorum. tam da burda. tam da burda tanışmıştık. işte burda onun elini tutmuştum. tam bu dükkanın önünde sarılmıştı bana, aşık etmişti kendini bana. sonra irkiliyorum kendi kendime. napıyor acaba diyorum. nerde? iş yerinde mi, evde mi, dışarda mı.
beni düşünmüyorsa napıyor bu kız? derim. sonra susarım.
gel hadi artık. sarıl yine o günkü gibi. yine belimi ağrıtana kadar sarıl bana.
sıkı tutun uçuyoruz.
Hadi direnişe gidelim diye toplu mesajına benide sıkıştırmışsın..
Hiç değişmemişsin,
Hala gerizekalısın..
seni çok özledim. http://www.youtube.com/watch?v=_PJZ5C9SWU8
Hani bana mesaj atıyorsun ya, atma kontörüne sms' ne yazık. Hatırlamıyorum bile seni, o kadar siliksin hayatımdan.
*
akşam saat 10 da gelmezsen sikerim seni metin. bu 2. ekişin olur ana göre.

metin piçine yazılan yazıydı.
şerefsiz.
hani 2 saat evel sen buradan geçtin ben sana baktım ya, sen de bana baktın, sonra sen bir süre sonra bir yere gittin işini hallettin geldin, bakıştığımız yerden tekrar geçtin ya, ben sana bakmadım demi, aslında bakmadım, bakmadığımı fark ettin diye, üzüldüm biraz, sanki sana baksam senin de hoşuna gidecek, ama bakmadığım için sen de de azcık hüzün oluştu diye üzüldüm, bakmamam gerekiyor da ondan bakmadım. o değilde o siyah saçlar 10 numara, o gözler simsiyah, ama buradan geçme, ha bir de yağmur yağarken de geçtin ne çok geçiyorsun sen öyle buradan yahu, başka yol mu yok, o kadar çok alternatif yol var ki neden burası.
belki 1 cümle sonra yazdığımı okursan "edebiyattan anladığını sanmıştım" diyeceksin ama söylüyorum; arada bir halimi hatrımı sorma ihtimalinle huzur buluyodum be.
bana ait değil. tanımadğım bir yazarın ama sana çok uymuş. okursun belki denk gelip. senin düşüncelerin tamamen bunlar.

(bkz: sözlük yazarlarının itirafları/#8165492)
bugün sana ağız dolusu siktir git diyemedim ya la.
seni sevmiştim aslında. çok güzel zamanlar geçirdik seninle ilklerimizi yaşadık ama olmadı be güzelim. evlenemezdik biz seninle. şartlar elvermiyordu. sevdiğim halde sevmiyorum dedim ve uzaklaştım senden. kimbilir neler söyledin arkamdan. şimdi hergün faceten fotoğraflarına bakıyorum ve gözlerim doluyor. hep mutlu ol e mi.
Ben o kadar uğraşayim senin için. Peşinden koşayım. Senin için kavgalar edeyim. Sen mal mal bak. Senin için kitap alıp okuyayım. Sonra o kitabı neşeyle, aşkla ellerimle sana vereyim. Niye senin o gözlerine bir kere daha bakmak için. Sonra sen hiç bir şey olmamış gibi ona geri dön. Beni mal gibi ortada bırak. Kitabı da arkadaşınla gönder. Oldu gel sik bari.
ağzın tabanca, dudakların namlu, sözlerin gece mermisi.
Koskoca kız kulesi bile kaç senedir kızlığını korudu da sen 18 sene sabredemedin...
hep ben gerginim zaten , sen kusursuzsun.
hayatıma girmeyeceksin daha, tamam anladım. hatta kabullendim bile. lakin şu rüyalarıma da gelmesen ya artık. buna da bir şeyler yapıversen tamam olacak her şey.
balkondayım hakan'la. senden bahsediyorum. artık hakkında söyleyeceklerimi ezberlemişim. her şey o kadar hızlı dökülüyor ki ağzımdan sanki kayıt altına almışım söyleyeceklerimi önceden. hakan bana bakıyor. arada o da defne'den bahsediyor. dinliyorum. sonra söz sırası bana geliyor. ben yine senden bahsediyorum. sıra sıra konuşuyoruz. seni anlatırken duygulanıyorum. telefondan anlamlı, duygusal şarkılar çalıyor art arda. duygularımı biraz da onlar körüklüyor aslında. iyice gaza geliyorum anlatırken. sonra sözümü kesiyor. o konuşuyor. dinliyorum. o kadar dolmuşum ki ben de onu susturuyorum. hakkında konuştukça konuşuyorum. susuyor. anlatıyorum. her taraf sessiz. 8. kattayız. saat olmuş gece 4. her şey daha da anlamlı geliyor o sessizlikte. en iyi olduğum alansın sen, her bildiğimi anlatıyorum. hala susuyor. sonra bakıyorum hakan'a. gülüyor içten içe. ben de gülüyorum. "off" diyorum. ne güzelmiş be. ne güzel hislermiş. ne güzel duygular beslemişim sana karşı. bak şimdi o anılar, hayallerim bize kahkahalar attırıyor. komik. içten içe pişmanlıklar var ama gülüyoruz. yaşadıklarıma, tavırlarımıza gülüyoruz.

sıkılıyoruz. uyku tutmamış. çıkalım, sahilde turlayalım diyoruz. inerken espriler şakalar falan. varıyoruz yavaş yavaş. onun için daha anlamlı sahil. ben seninle sahilde hiç yalnız kalmadım. o defne'yle çok kalmış. biraz da imreniyorum zaten hakan'a. "şanslısın" diyorum. "hep yanındaydı. sahilde, anılarında hep beraberdiniz. ben yakınken de uzaktım. sen şanslısın oğlum." bize karşı hep troll olan hakan dönüyor. ilk kez sakin ve net konuşuyor; "şanslıyım".

bir bankta oturuyoruz. konuşuyoruz yine. belki hayatımda ilk kez bu kadar uzun konuşmuşumdur bir arkadaşımla. ben anlatmayı severim. dinleyen de olur ama anlayan olmaz, belki de ben nasıl anlatacağımı bilmiyorumdur. ama anlıyor hakan. o kadar zamandır tanışıyoruz. yeni fark ediyorum. içten içe seviniyorum. arkadaşlık güzel şey. dertlerini anlatabildiğin, seni dinleyebilen, güvenebildiğin bir arkadaşının olduğunu fark etmen çok güzel şey.

sahilden sonra sana geliyorum. geliyorum ama bulamıyorum seni. bulsam da konuşamam ben gerçi. sonra üzülüyorum ama bir yandan da mutlu oluyorum. çünkü dün seni çok hatırladım. anılarımızı falan. belki yetmez hep ama bugünlük yetti. aslında bu yazı da sana değil zaten. sana anlatamadıklarımı dinleyen, başka kimsenin yapmadığını yapıp seni hatırlarken kahkaha atmamı sağlayan hakan'a. arkadaşım olduğunu hissettirdiğin için sağolasın hakan. o anılarda olmana rağmen beni dinleyip yine o anılarımı paylaştığın için sağolasın abicim. sağol kardeşim.
kasik kasik nutella yemek istiyorum ama verdigim kilolari alirim diye yiyemiyorum.anliyosun demi?

Ehliyet sinavini gecememene biraz sevindim ama biraz uzulsum. Cunku gecseydin arabanla beni gezdirecektinn. Ama baska kizlari gezdirirsen arabani cizerim.
Bu gün seni rüyam da gördüm.
http://www.youtube.com/watch?v=HI6mhUBXb_A
hani masallar gerçek olmazdı hani sevdalar hep yalandı ben senle kaderi kıskandıracağım.
suratının cok güzel olmasına, uzun boylu, kaslı olmana gerek yok, senin o koskocaman yüregin yeter , inancın, devrime olan aşkın yeter. biliyorum bu kirlenmiş dünyada insanların herşeyi kabullenmesi, kisiliksiz çıkara yönelik hareketleri seni üzüyor, nefret ediyorsun onlardan, etme. herkes senin gibi olamaz ki, nadir olan degerli olan sensin, onlar yoldan sapmışlar degiller, sen yolunu bulmuş olansın. hala ilkeleri olan birilerine ihtiyacı var dünyanın diyorsun, sen de onlardansın. ben de merak ediyorum bu ilkelerden biri aşkının peşinden gitmek olabilir mi? çünkü ilkeli insanlara ihtiyacı olan sadece dünya degil ve eger aşkın pesınden gidersek cok zor bir yol görünüyor. seni seviyorum , kendine iyi bak.
ne zaman benden uzak olursun o zaman ben neşeli olurum.bildiğim tüm hakaretleri ettim suratına , küfür ettim ya küfür ! ne yüzsü bişey çıktın be. sana yazmıyorum buraya yazıyorum düşün işte o kadar umrumda değilsin. senin yüzünden millete sarar oldum sinirden ya. ha son bişey daha uzun uzun yazma her satırın yalan dolan be kızım sen değişmezsin. layık olduğun şekilde takıl yalanla değil.
hadi eyvallah.
ha dur dur bi de şey var , gelcem diyosun ya sen gelme lan ayı !