üniversite'nin ilk senesinde yurtta kalmış öğrencinin 2.sene başındaki istemi. demez ki ama "anne baba buna imkanımız yeter mi" ya da "çıkabilir miyim". illa emirvaki yapacak. salacak sonra dersleri, ipimle kuşağım havalarında. eve gelen gidenin haddi hesabı olmayacak, mutfağı bok götürecek, kira, elektrik, su gecikecek. kanka olduğu arkadaşları ile ev ortamında bir sürü sorun çıkacak, arkadaşlarının gerçek yüzünü görecek. velhasıl kelam baba ya da anne olduğunda karar verilmesi zor bir sorun işte.

ben de öğrenci iken bu boku yemiştim, rahat batmıştı lan yurtta, derslerim falan da iyiydi ilk sınıfta.

sonra bir gün.

-baba, ben arkadaşlarımla eve çıkacağım.

o da garibim, daha iyi olabileceğini düşünüp bu kararımı desteklemiş, istanbul'a gelmiş, günlerce benimle ev aramıştı.

sonra da çıktım eve.

gördüm ama ebemin damını.

5 arkadaş tuttuk evi, ilk sorun 3+1 evin oda paylaşımında oldu, ondan sonra da sorunların hiçbiri eksik olmadı. sınav dönemlerimiz ayrı değildi, birimizin vizeleri finalleri varken öbürü taşak geçti, biz de eğlenceden geri kalmamak için eğlenenlere uyduk, gene gördük ebemizinkini, ne kirayı gününde yatırabildik, ne aidatı. ev esenler otogarını geçti, lan artık kapıyı kapatmıyorduk, evin içinde tanımadığımız ama siması yabancı olmayan erkekler ve kızlarla karşılaşıyorduk. hatta bu durumumuzu okuldan bilip de hiçbirimizin arkadaşı olmayan tipler bile evde gelip kalıyordu, çünkü biz herhangi birimizin tanıdığı sanıyorduk onu. lan bi bakıyorum yatağımın kenarındaki kolktukta biri uyuyor. ben de herhalde bizimkilerin arkadaşı deyip ses etmiyordum, sabah ta adam kalkıp gitmiş olyordu zaten.

camlarımız hayvanlığımızdan kırıldı, parasızlıktan aydıngerlerle kapladık, götümüz dondu bir kış boyunca.
götümüz donunca salonun ortasında kartonlarla ateş yaktık.
evin ortasında ateş yakınca çıkan duman yüzünden komşular, polis doluştu.
bir kaç kere şofben yüzünden ölüyorduk.

yemek, bulaşık işlerinde hep sorun çıktı. mutfağı bok götürdü, evi böcek bastı. artık sokak köpekleri bile kırık camdan kağıdı yırtıp içeri giriyorlardı, geceyi bizim evde geçiriyorlardı.

yani arkadaş şu ev; hepimizin okulunu en az 2 sene uzattı.

gerçi bunda bizim öküzlüğümüzün de biraz etkisi var. bir türlü düzeltemedik şu durumu işte.

demem o ki, eve çıkacaksanız bile çıkacağınız adamları iyi tanıyın, iş olsun diye tanımadıklarınızla çıkmayın, çıktıysanız da düzeninizin a.ına koymayın, işi baştan sıkı tutun, laçkalaşmasına izin vermeyin, yoksa hem kendin çekiyorsun, hem de ana baba çekiyor.
güzel bir rüyadır.
gençlerin özgürlük diyerek aile baskısından kurtulmak için arkadaşlarıyla ayrı eve çıkan gençler bir müddet sonra yaptığı hatanın farkına vararak eve geri dönmenin yollarını aramaya başlar.

anne yemeği varken çamaşırdan tutun bulaşığa kadar çok zor işleri evden ayrılan gençler kendisi yapmak zorunda kalmış, ve tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanı olmuştur.