bugün

gençleri avrupanın kötü yanını taklitten korumak için yazdığı hitabe. sadeleştirerek aktarayım, lemalar kitabında orjinali var.

ey bu vatan gençleri(!)

avrupalıları taklide çalışmayınız,

acaba, Avrupa’nın size ettikleri hadsiz zulüm ve düşmanlıktan sonra,

hangi akılla onların yasak zevk,eğlence ve yalan fikirlerine itaat edip onlara güvenebiliyorsunuz.

Yok, yok! yasak zevk ve eğlenceleri taklit edenler, itaat etme değil,
belki şuursuz olarak onların safına katılıp kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz.

haberdar olunuz ki, siz ahlâksızcasına itaat ettikçe, milletin hakkını koruma dâvâsında yalancılık ediyorsunuz.

Çünkü şu şekilde onlara itaat etmeniz, milliyetinizi küçük görmek ve milletinizle bir alay etmektir.
cahil bir kürdün hitabıdır. dikkate almayınız efendim.
önce okunması anlaşılması ve ön yargısız tahlil edilmesi gereken gençlik reçetesi.
bediüzzaman müslümanlarının hitabe dediği yazılardır.

"le küm dini küm veliyediyn." deriz geçeriz.
özeti, batının kötü ahlakını değil ilmini ve teknolojisini kendinize örnek alın olan hitabedir.
Cem Yılmaz ın da benzer bir öğütü vardır;
"Batının iyi yanlarını alıcan, ahlaksızlığını almıycan. "
anlayabilecek olanlar için gelsin:

"Din-i Mübin-i Muhammedî din-i fıtridir. Fıtrat-ı selime sahibi olan şuurlu hiç bir fert bu hakikati inkar edemez. inkar edecek olursa ya fikrinde selamet yoktur, ya nazarında isabet. islamiyet’in meziyetlerini araştıran hiçbir akl-ı selim sahibi yoktur ki islam’ın gerekli güzellikleri içeren bir din-i âli olduğunu teslim etmesin. islam demek insanlık nurunun süzülmüş özü demektir. O nurun cazibekar renkleri ancak o menşurdan geçtikten sonra görülür. Zat-ı insaniyet demek olan ruhun bi‘l-kuvve tazammun ettiği bütün güzellikler ve yüksek hasletler ancak islam’ın kalplere nüfuz etmesi ve vicdana hâkim olmasıyla anlaşılır. Âlemde hiçbir hayır yoktur ki islam onu himayesine alıp gerek ferdi gerek içtimai bir saadetin husulüne hadim kılmasın. Fakat bu hakikatin tereddütsüz kabul edilmesi için kalbin kin ve inkar gibi çirkinliklerden uzak olması lazım gelir. Eğer kalp bu illetler ile hasta ise fikirde selamet, nazarda doğruluk kalmaz. Kâffe-i evamir-i ilahiyenin dünyevi uhrevi nice nice faydaları içerdiğini kim inkar edebilir?

Cenab-ı Hak bize emreylediği bir şeyde bazısını aklen idrak ettiğimiz, bazısını akıl erdiremediğimiz birçok fayda derc etmiştir. Bazı kimselerin akıl zannettikleri dalalet rehberine uyarak her şeyi kendi heva ve heveslerine göre tefsir ve tevile kıyam etmeleri, en parlak hakikatleri inkara, hatta inkar değil Allah saklasın bazı kere de hakarete yeltenmeleri, dine karşı bir hıyanet olduğu gibi insaniyete karşı da pek büyük bir cinayettir. işte dimağı akıl geriliğinden uzak olan her anlayış sahibinin, din-i mübinimizin her emrini gönül rahatlığı ile yapmakta tereddüt etmez. Halimizi ıslah, istikbalimizi temin edecek yegâne çare budur. Bu yoldan sapılacak olunursa akıbetimiz pek karanlıktır. Milletimizin kurtuluşunu ise bilhassa vatan gençliğinin ıslahında aramak lazım geldiğinden her işin başından sonunu gören basiret sahipleri, daima geçlerimizin hareketlerine dikkat çekmektedirler. Millet ve vatan duygusundan nasibi olan herkes, nesl-i âti dediğimiz bu vatan yavrularını maddi manevi pek yüksek bir mertebede görmek ister. Milletin âtisini ancak bu mefkurenin hayata geçirilmesinde görür.

Gençlerimiz her şeyden evvel dindar olmalıdır. Fakat bu dindarlık lafızda kalmamalıdır. Bu lafzın tazammun ettiği mana kalbe nüfuz etmelidir. Hayrat-ı saire dinin olmazsa olmaz tamamlayıcısıdır. Kalp nur-u iman ve islam ile tenvir edilince gidilecek yol görülür, nefis tehlikelerden korunur. Şurasını söylemekte zerre kadar tereddüt caiz değildir ki el-yevm medeniyet hayatı denilen hayat-ı sefilane, insaniyeti temelinden yıkacak sayısız rezillikler ihtiva etmektedir. Bu söz yalnızca iddia değil, yine Avrupa’nın faziletli âlimlerince neşredilen eserlerde görülen sabit bir hakikattir. Fakat ne faide ki nefislerine esir olan batılıların, hak ve hakikate yönelme kabiliyeti kalmamıştır. Avrupa ulemasından hangisiyle samimi bir hasbihal edilecek olsa onlar da halkın bu suretle sapkınlığa düşkün olmasından şikayetçi olmakta, hepsi yaşanan feceati takdir etmektedir. Fakat dalaletin sersemliği arasında hakikati işitmek mümkün olmadığını üzülerek tekrar ediyorlar. Bunu bırakalım kütüphaneler dolusu ciddi batılı eserler meydandadır. Bu eserlerin hangisi bu rezillikleri tavsiye etmektedir? işte gençlerimiz bu konuda gayet uyanık hareket etmeli Allahın yardımı ile elimizde kalacak olan yerlerin kapılarını tamamıyla bu çirkinliklere karşı kapalı bulundurmalıdır, amma buna taassup denilecek imiş, varsın denilsin. Bu tabir insan olmak arzusundan sıyrılan sefihlerin manasını bilmeden her yerde kullanmak istedikleri bir yalan aletidir.

Gençlerimiz her şeyden evvel dindar olurlarsa hiçbir tavsiyeye hacet kalmaksızın bu hakikatleri görüp gereği gibi hareket ederler. Bununla beraber genç oğullarımızla, genç kızlarımızın sefihane hayatın yalancı güzelliklerine kapılmayıp her hal ve işlerinde dinin sağlam itikadına dayanan bir yol seçmeleri samimiyetle ve şefkatle tavsiye olunur.

Zira maddi ve manevi saadetimiz felah ve kurtuluşumuz ancak bu yola uymak ile temin edilir. Eğer gençler sefil arzuların peşinde koşacak olursa felaketin son çığlığı olarak “vay bizim halimize” demekten başka söyleyecek söz de kalmaz. Zamanın şakası yoktur. O kahır ile (bela ve musibet ile) terbiye eder. Cümlemiz o terbiyenin tadını tattık, bu felaketler inşallah uyanmamıza başlangıç olur. Felaketler ümitsizlik sebebi olursa netice vahim olur. Cenab-ı hakkın lütfuna mazhar olmaktan ümit kesilmez, fakat o lütfun gelmesine yol açacak istidadı elde etmek şarttır. Yüce Rabbimiz cümle ümmet-i Muhammed’i karşılıksız lütuflarına mazhar buyursun.
15 Haziran 1920”
yılbaşı yaklaşıyor noel babaya sarılmadan okunması gereken hitabe aynı zamanda.
tapınan güruhunun, sadece kendi yazılarını okuduğu zevat'ın sözleridir.

bizim peygamberimiz ve yolundan gittiğimiz kul, hazreti muhammed mustafa (ahmet)'tir.

elhamdülillah.