bugün

geçen hafta gittiğim ve bir doktor tarafından açılan asur kokoreç'te fark ettiğim ve kanımı donduran olay.

bilenler bilir, kokoreç yemeyi çok severim ve haftada 2 kez mutlaka yerim. yeni kokoreç dükkanlarını listeler ve fırsat buldukça farklı tatlar atamak üzere şehir şehir gezerim. yine yeni tatlar aramak üzere çıktığım yolculukta asur kokoreç'i bulmuştum ki bulmaz olaydım.

asur kokoreç 30lu yaşlarda bir doktor hanım tarafından açılan ve kaliteli görünümüyle civar halkın da beğenisini kazanan bir dükkan. kokoreç fiyatları oldukça ucuz ve diğer kokoreçlerin aksine hafif yağlı, daha fazla baharatlı ve turuncu renkli.

dükkana girdiğimde doktor hanımın oldukça sıcak yüzüyle karşılaştım. bu sıcak yüzün hatrına 3 çeyrek istedim ve biber kavanozlu masamda beklemeye başladım. servisin oldukça gecikmesi ve dükkan içindeki kapalı kapının arkasından gelen çığlık sesleri beni biraz tedirgin etti. neler olduğunu anlamak üzere kapıyı açarak içeri girdim.

kapıyı açtığımda gördüklerim karşısında şok olarak üstüme kustum. karşımda kokoreç tezgahı üzerinde, altı çıplak ve eğik pozisyonda elleriyle popo loblarını ikiye yarmış bir adam, berber makasıyla basurlu kısmı kesip alan doktor hanım ve parçaları tezgahta kızartan tuhaf bir çırak vardı.

hayatımda görmediğim bir manzarayla karşı karşıyaydım. bilinçsiz bir şekilde doktor hanıma döndüm:

-domates olmasın benimkinde.

cevabı beklemeden odadan çıktım ve koşarak dükkandan ayrıldım. o günden beri taharetlenemedim ve hiçbir et ürünü tüketemedim. umarım böyle dükkanlarla bir daha karşılaşmam.
görsel

Bunu aynı akşam ikinci kez atıyor olmam çok acı.