bugün

etraf sessiz. yaprak kımıldamıyor. bahar geliyormuş. güneş gülümseyecekmiş çok yakında. renkli kıyafetler hurçlardan çıkıyormuş. neşeli renkler sürünüyormuş kızlar gözlerine. yürüyüş bandından, sahile taşınıyormuş sağlık için yürüyenler. okul panolarına kartondan çiçekler asılıyormuş. piknik düzenliyormuş liseler ormanlara. sokaktaki kediler, köpekler üşümeyecekmiş artık. kuşlar neşeli gülüşmelere eşlik edecekmiş birazdan...
uzak diyarlar da birisinin içi sıkılıyormuş. birisi bahara girememiş. kışın koynunda üşüyecekmiş bir süre daha. bahar da istememiş zaten birisinin gelmesini, neşesi bozulsun istemiyormuş. zaten kimse farketmezmiş birisinin yokluğunu. kış hak vermiş bahara, birisi kalsın burada demiş. birisi de zaten baharı tanıyamamış bu yıl. geçen yaz ortasında taşınmış kışa, kış olmuş. önce bir kar tanesinde hapsolmuş, sonra erimiş kar tanesi böylece bir damla yağmura tutunmuş. en nihayetinde kara bulutların gölgelediği, yapraksız, sevimsiz bir kış ağacının dalına asılı kalmış. herkes geçmiş o ağacın önünden koşar adım. baharı bekletmek istemeyenlermiş o koşanlar. o neşeli telaşa kapılan hiç kimse, birisini farketmemiş. zaman geçmiş. başka birisi farketmiş birisini. meraklanmış. ilerlemiş sevimsiz ağacın gölgesine doğru, derken baharın çağrısından uzaklaştığını hissetmiş. içini hoyrat bir esinti üşütmüş. ruhu ürpermiş. korkmuş başka birisi. geri geri uzaklaşmaya başlamış o ürpertiden. arkasını dönmüş ve daha hızlı koşmaya başlamış baharın sıcak yuvasına. bu giden başka birisinden sonra birisi daha da kimsesizleşmiş. masal bu ya kalakalmış kışın kucağında, soğuğa ve karanlığa mahkum. sonra...
sonra bahar eksik kalmış. o farketmese de birisnin yokluğu aslında farkediliyormuş. tek bir kişi tarafından ya birisinin umrumda değilmiş o kişi. onun baharı aylar, mevsimler öncesinde solmuş gitmiş. bir daha hiç tomurcuklanmamasına.