bugün

merakla ve heyacanla dinlenilen hikayedir.

örnek vermek gerekirse;

Bir gün iki arkadaş kendi çapında ülke turnesine çıkmışlar. Gece vakti otele giderken arabaları arıza yapmış ve ormanlığın içinde öyle yapayalnız kalakalmışlar. arkadaşlar arabadan inip etrafı gezmeye, geceyi geçirebilecekleri bir yer aramaya başlamışlar. Yaklaşık yüz metre ötede bir kilise görüp içeri girmişler. Onları karşılayan papaza durumu açık bir şekilde anlatıp bu gece için kalacak yer aradıklarını belirtmişler. Papaz efendi ise iki arkadaşa güvenip kilisenin içerisinde bulunan bir odaya yerleştirmiş. iki arkadaş zaten gecenin yorgunluğuyla bir güzel mışıl mışıl uyumuşlar. Daha sonra gelen garip bir ses doğrultusunda gençlerden birisi uyanmış. Sesin geldiği yere doğru gitmeye başlamış. Ses gizli bir bölmeden geçilen bir zindanın içerisinden geliyormuş. Genç maceracı gizli bölmeden geçip zindanın içerisinde sesin geldiği yeri aramaya başlamış. Ve sesin geldiği en net noktaya gelmiş. Karşısında kos koca bir kapı varmış. Her ne kadar zorlasa da kapıyı açamamış. Daha sonra içinde ki merakla dönüp uyumaya karar vermiş.

Sabah olunca uyanan iki arkadaş, kahvaltıyı yaptıktan sonra merakına yenik düşen genç, papazın yanına gitmiş. Papaza "Yahu papaz efendi, gece beni bir ses uyandırdı. Gidip sesin geldiği yeri buldu ama o koca kapıyı açamadım. Nedir bu ses?" diye sormuş. Papaz efendi kendisine bu sesin sadece papazların bildiğini, papazlardan başa kimsenin öğrenemeyeceğini üzüntüsünü belirterek söylemiş. Daha sonra iki genç arkadaş kiliseden ayrılmış.

Sesin gerçekten ne olduğunu merak eden genç, kendini Hristiyanlığa verip papaz olmuş. Daha sonra tekrar aynı kiliseye giden iki arkadaş papazı bulmuş. Merak eden genç papaza demiş "Artık bende papaz oldum. Şimdi bana bu sesin nereden geldiğini göster". Papaz genç arkadaşı alıp sesin geldiği yere götürmüş. Çıktıktan sonra diğer arkadaşı "Neymiş o ses?" diye sormuş. Genç papaz ise cevaplamış; "Papaz olmayan bilemez."