bugün

Halk diliyle ve hece vezniyle meydana getirilen, saz eşliğinde söylenen şiirlerden oluşan geleneksel edebiyatımızın adıdır. Bu geleneği sürdüren şairlerimize aşık denildiği için bu edebiyata da aşık Edebiyatı denilmiştir. aşık Edebiyatı'nın kökü Orta Asya'ya kadar dayanır. Bu akımı temsil eden aşıklar, Orta Asya Türk şiir geleneğine bağlı kalıp, ellerinde sazları ile diyar diyar dolaşarak sanatlarını icra ederler. Aşıklar halk arasında yetişir, duygu ve düşüncelerini saz çalarak dile getirirler.
(bkz: aşık edebiyatının özellikleri)
(bkz: koşuk)
(bkz: yır)
(bkz: sagu)
din dışı halk edebiyatı.
aşık edebiyatı 15 yy.da ortaya çıkmıştır. kaynağı sözlü gelenektir. aşıklık geleneğini oluşturmuştur.dini konulardan uzaktır ve temsilcisi aşıklardır.esinlendikleri kam ,baksı,ozanın devamıdır. ama onlara ait özelliklerden sadece saz çalma özelliği kalmıştır.aşık tarzı edebiyatta tüm şiirler sazla çalınıp söylenir.aşıklar ise (bkz: kalem şairi) ve (bkz: halk şairi) olarak ikiye ayrılır.
koşma, semai, varsağı, destan gibi nazım biçimleri olan edebiyat.
Âşık,Türk Halk Edebiyatında XVI. yy'ın başından itibaren görülen şair tipidir. Âşığın şairlik gücünü rüyasında pirin sunduğu "âşk badesini" içmekle ve "sevgilisinin hayalini" görmekle kazandığına inanılır.

Rüya da genellikle âşık adayının karşısına bir sevgili veya saz çıkmaktadır. Rüyaların süsü ak sakallı bir derviş ve bazen bir bazen üç dolu bardaktır. Bardağın rüyada tas halinde görülmesine de sık sık rastlanır.Ozanlara rüyada sunulan tasların içindeki mayilere aşk dolusu denir. Fars Edebiyatı'nın etkisiyle bâde adını da almaktadır.Bunlar;erlik, pirlik ve âşk badesi diye adlandırılırlar.

Âşıklarımız genellikle bir usta âşığın yanında yetişirler.Ondan hem usta deyişlerini hem de sanatın icrasına ilişkin yol ve yöntemleri öğrenirler. Âşık meclislerinde, kahvelerde bu ustaların sanatlarını icra ediş biçimlerini yeterince kavradıktan sonra,ustalaşan ozanlarda kendilerine çırak alırlar ve gelenek bu şekilde devam eder.

Âşık, bilgi, duygu ve becerisini yaptığı atışmalarda gösterir. Atışmalardaki amaç;yarışmak ve kazanmaktır. Atışmalarda en az iki âşık karşı karşıya gelir. Mecliste bulunan saygın bir kişinin ya da usta bir ozanın ayak söylemesiyle atışma başlar. Ayağa uygun dörtlük söyleyemeyen âşığın yenilgisiyle atışma sona erer.

Âşık Edebiyatının başlıca unsurlarından birisini hikâye anlatma oluşturur. Saz şairleri içerisinde geleneğe bağlı olanların çoğu âşık meclislerinde hikâye anlatırlar. Bir kısım usta saz şairleri ise,bir yandan usta malı halk hikâyeleri anlatırken bir yandan da kendi düzdükleri hikâyeleri anlatırlar. Çıldırlı Âşık Şenlik, Ercişli Emrah, Sabit Müdami geleneğe bu yanıyla katkıda bulunmuş saz şairleridir.

Tonguzların Şaman,Moğol ve Baryatlar'ın Bo veya Bugue,Yakutların Oyun,Oğuzların Ozan dedikleri bu geleneğin temsilcileri toplumun yaşam biçimlerini düşünce ve duygularını, olaylara bakış açılarını şiirleriyle dile getirmişlerdir.

Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Köroğlu,Dadaloğlu, Karacaoğlan, Erzurumlu Emrah, Ercişli Emrah, Dertli, Aşık Veysel bu geleneğin en önemli temsilcileri olmuştur. Aşıklık geleneği Anadolu coğrafyasında bugün de canlı olarak yaşatılmaktadır.
*
15-16. yy da ortaya çıkan bir halk edebiyatıdır. Aşık edebiyatındaki aşıklar genellikle okur yazar değillerdir. Aşıklar önüne gelen güzele aşık olurlar. Bir çok sevgilisi olur aşıkların. En sevdiğim türdür bu arada.