bugün

Güzel bir yazı buldum. Paylaşayım:

Aksiyom mantıkta kullanılan bir terimdir. Doğruluğu sorgulanmadan otomatik olarak doğru kabul edilen önerme anlamına gelir. Şimdi herkesin olmasa da azımsanmayacak sayıda kişinin sorgulamaya gerek görmeden aksiyom olarak aldığı iki önermeyi çürütmeye çalışacağım.

1- Özellikle "Aşk özgürleşmektir" gibi sloganlarla yaygınlaşan, klişe romantik filmlerle pekişen "aşk ne güzel şeydir" inanışı.

2- Özellikle Gezi Parkı dönemi sonrası gençlerin seri şekilde politize olması ile bazı kesimlerde yayılan "kapitalizm kötü ve bizi sömürüyor" inanışı.

Birinciden başlayalım:

Aşk tanımı çok güçlü sevgi, çok büyük sevgi olarak yapılıyor. Bu romantik anlamda ele alınınca iki kişinin özel hayatını ilgilendiren ilişki biçimi olarak algılanıyor. Bunun dışında bir de mainstream olmayan poliamori benzeri uygulamalar var. Şimdi "aile" denilerek "gelenek" denilerek insanların sistematik olarak cinsel özgürlükleri baskılandığı için zorlaşan aşk yaşamak kıymete biniyor. Bu bağlamda bireysel özgürlükleri kısıtlamak isteyen zihniyetlere kafa tutmakta sonuna kadar haklı olan insanlardan "aşk özgürleşmektir" gibi sloganlar çıkıyor. Çünkü aşk yaşamlarına karışmayı kendinde hak gören faşizan toplumcu zihniyete rağmen aşk yaşamayı toplum boyunduruğundan özgürleşmek olarak algılıyorlar. Buraya kadar haklılar. Ancak bilimin aşk duygulanımının sadece beyinde üretilen hormonlarla ilgili olduğunu ispatlaması özgürleşmenin bir sonraki basamağına ışık tutuyor. Aşk bir tür takıntı halidir. Aşık olduğunuz kişiye takıntılı, dolayısıyla bağımlı olursunuz. Bağımlılık ise özgürlüğün zıddıdır, kendisi değil. insanlar faşizan gelenekçi zihniyet yüzünden gökyüzünü göremeyip, üstlerindeki tavanı gökyüzü sanıyor. Anlıyorum aşka kıymet veriyorlar; ama o tavan, gökyüzü değil. Özgürlük gelişen teknolojiyle duygularımızı kontrol edebilir seviyeye ulaştığımızda yaşanacak.

Gelelim kapitalizm meselesine...

Kapitalizmi suçlarken evsizleri örnek gösteriyorlar. Kapitalizmden önce herkes evsizdi. Taş devrinden bugüne tür olarak gelişerek geldik. Bu o beğenmedikleri kontrol hırsı ve kapitalizm sayesinde oldu. Zamanında hava şartlarından, doğadaki yırtıcı hayvanlardan, bulaşıcı hastalıklardan dolayı her gün doğayla ölüm kalım savaşı veren insan, insanlık tarihinin belki de en çok nankörlüğe uğrayan kavramı kapitalizm sayesinde, evler yaparak çetin doğa şartlarından, silahlar yaparak yırtıcı hayvanlardan korundu. (Bugün o silahları avcı toplayıcı dönemden kalma ilkel saldırganlık etkisiyle türdeşlerine çevirmekte fazlaca istekli olması, homo saphiens türünün en olumsuz yönlerinden biridir.)

Vereme, koleraya, tifüse, vebaya karşı aşılar geliştirdikçe insan ömrü uzadı. Ortaçağda 30 yaşına kadar yaşamak, günümüzde 100 yaşına kadar yaşamak gibi bir şeydi. O beğenmedikleri kapitalizm ömrümüzü uzattı. Doğal seleksiyon doğa şartları, hastalıklar, yırtıcılar gibi faktörlerle birçok bireyi eliyordu. Şimdi hayatta kalmak birkaç yüzyıl öncesine göre o kadar kolaylaştı ki, türünün nereden geldiğini unutup "ama hayvanlar da birey" diyebilen, Einstein ile Newton ile hayatında ettiği en anlamlı laf "meee" olan koyun arasında hiçbir fark göremeyen insanlar bile uzun yıllar boyunca yaşayabiliyor. Sonra kar hırsına laf edip doğaya dönüş romantizmi yapıyorlar. Düşünmüyorlar ki o doğa diye romantize ettikleri kafasını sevdikleri kediden, köpekten, evcilleştirdikleri inekten, koyundan ibaret değil. Sıkarak öldüren boa yılanı var, çenesi bir ton basan timsah var, dokunulduğu anda acılar içinde öldüren derisi zehirli kurbağa var. Öyle "hayvanlarla eşitiz" diye romantizm edebiyatı yapmakla olmuyor. Eşit hak eşit sorumluluk getirir. insan yasalarına uyabilecek bilinç düzeyine sahipler mi? Aradaki bilinç düzeyi farkını kapatmaya birkaç aktivistin "öyle hissetmesi" yetmez. Tavuğunuzla oturup felsefe ve siyaset tartışamazsınız. Timsahın çenesi var, kurbağanın hareketsiz durup sineği kandıracak soğukkanlı vücudu var, kirpinin dikenleri var, gergedanın sert boynuzu var, çitanın hızı var vesaire... insanın da kapitalizmi var! insanlık tarihinden kapitalizmi çıkarırsak can güvenliğimizi kaybederiz! O nankörlük edilen kapitalizm sayesinde bir kuşak sonra ölümsüzlük keşfedilecek! Ütopik sananlar için 20-30 sene içinde haklı oluşuma şaşırma sırası gelecek. Şimdilik beklemede kalın.

http://lontabiyegore.blog...arafndan-aksiyom.html?m=1
aşk her şeyi yener.

gerçek bir aşkı kapitalizmi de yener.

ama gerçek aşkı bulana kadar kaç para harcayacağınızsa tamamen muammadır.