bugün

özellikle arabesk sanatçılarımızın oynadığı filmlerde çok görülen bir gariban çeşididir. kırda, parkta, bahçede, inşaatta, izbe bir evde neşeli neşeli yemek yiyen baş rol oyuncusu ve gariban arkadaşları birbirlerine mutlulukla bakarlar. menü genelde peynir, ekmek, domates'ten ibarettir. ama öyle bir mutluluk ve iştahla yerler ki insanın canı ister valla.

başrol oyuncusu bol gönüllü olduğu için fazla yemez. zaten yemekleri de o almıştır. bir köşede durup arkadaşlarını izlemeyi tercih eder genelde. sami hazinses, bülent kayabaş, osman cavcı ekolünden gelen sempatik karakter oyuncuları ise "sofrada şaka olmaz" sözüne inat bir yandan domatesleri elleriyle ısırırken, bir yandan da birbirlerinin kafalarına vururlar, gülüşürler. ortamdaki sempatik şişman arkadaşa "yavaş ye dombili boğulacaksın ahahahahah" derler, sempatik şişman aldırmaz, baş rol oyuncusu bıyık altından mahçup bir şekilde güler. fonda genelde başrol oyuncusu arabesk üstadının neşeli bir şarkısı çalar.

türk filmlerinde iştahla yemek yiyen aç garibanların olduğu sahneler sanki hızlı çekilmiş gibidir. garibanlık vurgusu, yemek yiyen sevimli garibanların kontrolsüz hareketleriyle desteklenir. bir eliyle domates yerken, diğer eliyle de arkadaşlarına "ımmmh çok güzel çok" hareketi yapan hızlı çekim garibanlar yemeklerini genelde yerde yerler. canım domates istedi. izninizle...