bugün

mehtaba karşı dal taşak uzanmak.
oyalanmak, yolda veya işte ağır hareket etmek.
Hayatımızın belki de en güzel yıllarıydı ne dersin?
Garaja geldiğimizde hepimizin elindeki o kocaman valizleri hatırlıyorum. Muhtemelen birbirimize bakıp gülmüşüzdür. Bizi görenlerin aylarca sürecek bir tatile çıktığımızı düşünmesi kaçınılmazdı.
Oysa ki izmir'in belki de tatil yapılacak en kötü yerine gidiyorduk. Yaşlıların huzur evine dönüştürdüğü belde.
Otobüste önümüzdeki çocuğu hatırlıyorum. Çok net!!! Nasıl ağlamıştı?

Ve geldik dedi muavin. Bizi yolun kenarında indirdi. Kalacağımız yeri sorduğumuzda şurdan az ileri yürüyün karşınızda diyen o adam yüzünden o koca valizleri toprak yolda sürüklüyerek yarım saat yürümüştük. Doğanın içinde. Bir yanda atlar,eşşekler... Bir yanda dikenli çalılar...

Ve hikaye böyle başlamıştı.
Ayrıntılara girersem saatlerce yazmam gerek sadece aylanma kısmını yazmak istedim.

Nerden aklına geldi diye sorma geldi işte.

Sahilden bir şekilde odaya geldik. illa da denize giricem diyen arkadaş yüzünden. Bikinilerimizi giyip havlularımızı alıcaz altı üstü. Ve malum kişi bir şeyler aranıyor odanın içinde.

-Ne arıyorsun?
-Güneş kremimi
-Deli misin gecenin bu saatinde güneş kremini ne yapacaksın?
-Susun ya sizene lazım ben aylanıcam.

Aylanmak!!! Her tatilde kumsalda otururken yüzümün gülmesine sebep olan o manyakça kelime.
Yani ne içtik inan hatırlamıyorum ama onu içmemeliymişiz.

Dostum!!! Özlendin!!!
Tatile çıkıp aylanalım!!!