bugün

Bugün "zaman" gazetesi gene neler atmış tutmuş diye aldım. Şöyle bir göz gezdirirken fıkracı Mustafa Armağan Atatürk'ü Hitler ile yakın ilişkilere girmekle suçlamış. Halbuki devletin güvenliği ve halkın bekası söz konusu olunca Hitler ya da bir başkasıyla ticaret yapmak veya milli bayramlarda tebrik mesajları atmak suç olmamasına rağmen Atatürk'ü karalamak adına Hitler ile konuşmayı suç saymış.

Sırasıyla 4 yılda yazılan mektupları koymuş. Görüyorsunuz ya ne kadar sıcak ilişkiler içindeler demiş ancak kendisi olayları tek taraflı bırakmış. O tarafı da tamamlamak işine geleni yazan beyefendinin istemediği bir iş olduğu için bizim işimiz olsun.

--spoiler--
HiTLER'iN TEHDiDi ATATÜRK'ÜN CEVABI

Türk Hükümeti’nin kendisinin kovduğu Yahudi bilim adamlarıyla temas kurduğunu öğrenen Hitler, “Benim ortadan kaldırmak istediğim bu Yahudi alayını Mustafa Kemal koruyamaz. Buna müsaade veremem” diyerek Atatürk’e “Bu komünist profesörleri ülkenize sokmayın” mesajını gönderir. Atatürk, Bu bilgiyi kendisine ileten Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras ve Maarif Vekili Reşit Galip Bey’e “Bir onbaşı beni cinayetlerine alet edemez” diyerek Türkiye’ye sığınmak isteyen Alman profesörlerin işlemlerinin hızlandırılması talimatını verir.
--spoiler--

--spoiler--
Ben, O'nu tek bir kez görmüştüm. Güzel ve kültürlü bir Fransızca ile konuşuyordu . Bir ara konuşmayı Almanya'daki duruma yöneltti. Kısa ve kesin bir biçimde formüllendirdiği sorularından, bu konunun kendisini ne kadar meşgul ettiği ve Hitler'den hiç de hoşlanmadığı anlaşılıyordu. Konuşmamız sırasında, bu yönde doğrudan doğruya bir sözünü hatırlamıyorsam da, sorularından ve jestlerinden, diktatörler dünyasının bu yeni yıldızının hayranı olmadığı kolaylıkla görülüyordu. Yalnız bir kez, o da konuşmamız sona ererken ve ben Nazi'lerin savaş niyetlerine değinerek sözlerimi bitirirken, karşılık olarak, hemen hemen felsefi-psikolojik bir görüş açıklaması biçiminde şunları söyledi:

- "Daha hiçbir askerlik ve devlet adamlığı başarısı göstermemiş bir adama, iktidarı topyekün teslim etmek, temel bir hatadır. Bir onbaşı, büyük bir askerî deha, büyük bir stratej olduğunu kanıtlamak için de, her şeyi göze almaktan çekinmeyecektir''

Rudolf NISSEN
--spoiler--

--spoiler--
Atatürk bir akşam konuklarına dedi ki:

"Hitler bana bir film yollamış, yukarı çıkalımda seyredelim"

Atatürk ortaya bir mesele attığı zaman, o mesele hakkında fikrini söylemeden etrafına sormak adeti idi...Nasıl buldunuz diyerek sordu...Arkadaşlarının fikirlerini ve düşüncelerini dinledikten sonra şöyle dedi;

Efendim, bu adamlar, filmde gördüğümüz gibi tiyatral bir atılış ile işe girişti..Bugün bütün Almanya'nın askeri gücü onun elinde..Yarın savaşa girişecekler...O ve onun taklitçisi Mussolini savaş hazırlıkları ile meşguller...Evet yakın bir gelecekte savaşa dalacaklardır, çünkü asker değildirler, savaş ne demektir bilmezler..Savaş bir felakettir hele bu iki müttefik için muhakkak ölümdür...Tarih Almanya ya öyle bir toprak vermiştir ki, o daima iki ateş arasında kalmaya mahkümdür..

Körü körüne hesapsız, kitapsız bir kendine güvenme, tamamen otomatik bir ordu sistemi, ilk hamlede korkunç bir kuvvet etkisi yapacak, fakat bir kere bir tarafı sakatlandımı darmadağanık olacak, o çalışkan millet yere serilecektir...Ortada ne Hitler, ne örgütü kalacaktır..Mussolini'den ise hiç söze hacet yoktur, o efendisinin ortadan kalktığı gün yok demektir..

Kaynak: (Ali Canip Yöntem/ Yakın tarihimiz)
--spoiler--

--spoiler--
Atatürk Mac Arthur ile olan bir görüşmesinde şöyle diyordu:

“Versay Antlaşması I. Dünya Savaşı’na sebebiyet vermiş olan nedenlerden hiçbirini halletmediği gibi dünün başlıca rakiplerinin arasındaki uçurumu büsbütün derinleştirmiştir. Zira galip devletler mağluplara sulh şartlarını kabul ettirirken bu memleketlerin etnik jeopolitik ve iktisadi özelliklerini asla nazarı itibara almamışlar ve sadece intikam hisleri ile hareket etmişlerdir. Böylelikle bugün içinde yaşadığımız sulh devresi sadece mütarekeden ibaret kalmıştır. Eğer siz Amerikalılar Avrupa işleri ile ilgilenmekten vazgeçmeyerek Wilson’un programını tatbik etmekte ısrar etseydiniz bu mütareke devresi uzar ve bir gün devamlı sulha müncer olabilirdi. Bence dün olduğu gibi yarın da Avrupa’nın geleceği Almanya’nın alacağı vaziyete bağlı olacaktır. Fevkalade bir dinamizme sahip olan bu 70 milyonluk çalışkan ve disiplinli millet üstelik milli ihtiraslarını kamçılayabilecek siyasi akıma kendisini kaptırdı mı er geç Vesray Antlaşması’nın tasfiyesine gidilecektir.”
--spoiler--

çeşitli kitap ve anılardan alıntılardır. bu yazı fıkracı mustafa armağan'a tarihten bir armağandır.