bugün

dünyanın ileri ülkelerinde benzeri görülmeyen bir statüsü var türkiye'de askerin. asker tavır koymazsa, onun süngüsü hissedilmezse sanki hiçbir şey yolunda gitmeyecekmiş gibi bir hava var. askerin karıştığı her tartışma, otomatikman rejim krizine dönüşüyor. bu bir yana, karşı görüşte olanların gözünde askerin prestiji de zayıflıyor.. asker bunu kendine ve ülkeye niçin yapıyor?
rejimi korumak için olsa gerektir.
(bkz: çünkü eşşeğin zikinden dolayı)

niçin olacak; başımızdaki kendini bilmezler her gün askere çamur atarsa, yok ergenekondan, yok balyozdan, yok kafesten, yok bilmem neyden dolayı subayları içeri atarlarsa, asker tabiki taraf olacak. cumhuriyetin, laikliğin, demokrasinin tarafı olacak.
askerin iş bulamamasından dolayı - oysaki nice işi vardır cancağazların- kendilerini siyasetin o dayanılmaz çekiciliğine kaptırmalarından ibarettir durum efendiler.
Rejim tehdit altındaysa eğer, rejimi korumasını düşündüğün başka kim ola ki?
Askerin siyasi taraf olduğu filan yok esasında.
Askerin taraf olmasının korkusu var.Askerin taraf olmasıyla, sivil yetkililerin taraf olması aynı oranda sonuçlar doğurmaz ne olsa.

Başka ülkeleri örnek göstermek faydasız.Bu ülkenin farklı dinamikleri var.Bulunduğu bölge, içinde barındırdığı etnik çeşitlilik, din kökenli tarihten gelen yönetim biçimi....Ülkeyi korumak gerekiyorsa, koruyabilecek tek kurum tsk.Taraf olması gerektiğinde taraf olacaktır, çünkü ''güç'' orduda.
yeniçeri geleneğinden...
Bunun siyasi taraflıkla alakası yok.Türkiye Cumhuriyeti'nin rejimini ve temel değerlerini korumak zaten TSK nın görevidir.
Çünkü şuanki hükümet görevini iyi yapmadığı için bir cunta veya darbe korkusu içindedir. Bu nedenden dolayı gerçek dürüst ve vatanına gerçekten sahip çıkan askerleri/komutanları tutuklayıp cezaevine attıktan sonra diğer komutanların siyasete karışmaması asıl ilginç olarak bakılırdı. Askeri siyasete sokan AKP'dir
türkiyenin sosyal yaşamında asker,askerlik; iş bölümü bağlamında seçilen, içinde yer alınan meslektir.

asker, yurttaştır her şeyden önce ve bir kurum içinde yerini almıştır.

her yurttaş gibi, siyasi görüşü vardır.

kurum olarak da siyasetin içinde olmak zorundadır. askeri stratejiyi siyasetten, siyasi stratejiden ayırmak olanaksızdır.

belirlenmiş hiyerarşi içinde görüşlerini bağlı olduğu siyasi güçle paylaşır. beğenelim beğenmeyelim, milli güvenlik kurulu bu hiyerarşiyi ifade eder, görüş paylaşımının merkezidir. her ülke benzer hiyerarşik kurumlarında bu bağlamda eyler. bize özgü değildir. pentagon siyasal kurumdur aynı zaman da, olmak zorundadır.

ancak hiyerarşi, her meslekte, teşkilatta olduğu gibi ast-üst ilişkisini barındırır.

siyasi erk, hükumet ve sorumluluğuyla bağlı olduğu meclis üsttür. icraat bağlamı, hükumeti sorumlu kılarken, müteselsilen sorumluluk paylaşılır.

bütün mesele, askeri cenahın bugünlere gelinceye kadar kendini tayin edici bağımsızlıkta hissetmesidir.

cuntaların, siyaseti dizayn faaliyetlerin temelinde bu hissediş yatar. anlaşılacağı gibi bu hiyerarşinin alt üst edilmesidir. sirayetkardır, bütün kurumları saran hastalıktır, başı boşluktur.

nihayet bu gün gelinen nokta da, bilinen operasyonlar bu sakatlığı gidermeye yöneliktir, epey mesafe alındığı söylenebilir olumlu yönde.

bu operasyonlar sanıldığı gibi, askeri, karagahı siyasetten koparmaz, siyasette olması gerektiği yerin belirlenmesidir.

malum, insan zoon politicus.
türk tarihinde taa büyük hunlardan bu yana olan bir gelenektir ki tüm askerler aynı zamanda devlet adamıdır.

osmanlıda bile tüm paşalar divan da bulunur, devlet kararlarında fikirlerine danışılırdı.

bu anlayış türkiye cumhuriyetinin kurulmasından sonra devam etmiştir ki mustafa kemal atatürk ve ismet inönü de askerdir.

1950den sonra adnan menderesin başa gelmesiyle birlikte bahsettiğimiz gelenekte çatırdama olmuş ve bu çatırdama yüzünden askerler siyasete müdahil olma geleneklerini gerek darbe yoluyla gerekse emekli olup cumhurbaşkanı veya milletvekili olarak sürdürmüşlerdir.

bu yüzden günümüzde bile askerler siyasi tartışmaların içine girer, taraf veya müdahil olur.

2000 yıldır bu böyle.
güncel Önemli Başlıklar