bugün

Algebra-cebir-matematik kelimesi ingilizcedeki bir kelime değil el cabir'in karşılığıdır. batılı adamın dili dahi bunu reddetmemiş ve kabul etmiştir.
Bazı gerçekler var ki çamurla sıvanmaz.
Arapları şu an içinde bulundukları durumdan dolayı yadırgıyorum.
Oysa müslümanlığın ilk yüzyıllarında araplar bu şekilde değildi.
Sadece din bilginlerine değil genel anlamda tüm bilginlere hürmet etmiş, saygı göstermiş ve himayeleri altına almışlardır.
Bir ülkenin ya da bir şehrin yöneticisinin etrafında ne kadar çok alim topladığı bir itibar konusuydu.

Nitekim bu alimlerden El Harizm-i dünyada cebir'in kurucusu olarak kabul edilir.
Logoritma alanındaki çalışmaları ile bu alanı dünyaya tanıtmıştır.
"0" rakamını ve "x" bilinmeyenini kullandığı bilinen ilk kişidir.

Ortaçağ'da Avrupa bizim bugün bildiğimiz şekilde modern ve ileri değildi. Hatta geçmişte yaşamış Avrupalı alimlerden bile haberdar değillerdi. Bilakis bu kişilerin eserleri yok edilirdi. Eğer Arap bilimadamları ve araştırmacılar o zaman ellerine geçirdikleri Platon, Aristo ve Pisagor gibi antik zamanın felsefeci ve bilimadamlarının eserlerini alıp çevirmeseler bugün bu pek bilinen bilimadamlarından belki de kimsenin haberi olmayacaktı. Batı dünyası aslen Avrupalı olan bu düşünür ve bilimadamlarının eserlerini yüzyıllar sonra arap kopyalarından tercüme ederek öğrenmişlerdir.

"Katışık denklemlerde mantıki zaruretler" olarak adlandırılan karesel yani ikinci dereceden denklemlerin çözümü ile ilgili kitabını Abdülhamid bin Vasi bin Türk yazdığında henüz 9. yüzyıldı.

Ebu Hanife Dineveri, yine 9. yüzyılda yaşamış astronomi, botanik, coğrafya, metalurji, matematik, tarih alanlarında çalışmalar yapmıştır. Yazmış olduğu "Kitab el-nebat" (Bitkiler Kitabı) tam 8 cilttir ve bu sebeple botanik biliminin kurucusu olarak adlandırılır.

786-833 yılları arasında yaşamış olan Haccas bin Yusuf bin Matar Öklid'in "Elements" adlı eserini arapçaya çevirmemiş olsaydı bugün Öklid'in adını bilen çok az kişi olurdu.

Ebu Yusuf Yakub bin ishak el-Sebbah el-Kindî, ya da kısaca Kindi Aristo ve Platon'dan etkilenmiş bir bilimadamı olarak çok çeşitli alanlarda çalışmalar yapmıştır. 9. yüzyılda yaşamış bu bilimadamının sonraki yüzyıllarda tam 17 eseri latinceye çevrilmiştir. Kendisinin 277 eseri olduğu bilinmektedir. Kendisi mekan ve hareketin izafi olduğunu, zamanın cisim ve hareketten ayrı düşünülmeyeceğini söylemiştir. Kriptoloji biliminde Jül Sezar tarafından bulunan ve uygulanan tek alfabeli yerine koyma şifreleme yöntemini geliştirerek frekans analizini bulan ilk kişidir.

Ahmed bin Musa, sistem mühendisliği ve sibernetik biliminin öncülerindendir.

Bunlar ve daha pek çok Müslüman bilimadamı o dönemin şartlarında nefis işler yapıp adlarını bilim tarihine altın harflerle yazdırmışlardır.

Bunların bir kısmı belki Arap değildi ama Müslüman Arap yayılmacılığının etkisiyle ve o dönemde bilime verilen önemle çalışmalar yaptılar.

Ne yazık ki Araplar ve Müslüman dünyası 11. yüzyıldan sonra giderek azalan bir sayıda bilimadamı çıkardılar ve 16. yüzyıldan sonrada önemli bir bilimadamı çıkaramadılar.

Bu bilimadamlarınn çıktıkları dönemde petrol ve onun getirdiği zenginlik bilinmiyordu. Bugün petrolün getirdiği gelir de göz önüne alınarak arap dünyasının bilim alanında bu kadar arkalarda kalması gerçekten acıklı bir durumdur ve eleştirilmesi gereken bir durum varsa o da bu olmalıdır.

Arapları aşağılamak ya da onların bilim dünyasına bir katkıları olmamış gibi düşünmek sadece bir cahilliğin göstergesidir. Ama araplar başta olmak üzere diğer islam dünyası ülkelerinin de yıllardır mezhep savaşları ile (Hristiyan dünyasının etkisi ile) birbirlerini boğazlamaktan başka bir iş yapmamaları ve tüm servetlerini bu amaç uğruna harcamaları da aynı cehaletin kanıtıdır. Eğer müslüman ülkeler ve özellikle petrol zengini ülkeler bilim alanına yeniden ağırlık verebilseler bugün içinde bulundukları sefil durum içinde olmazlardı. Irak'ın, Suriye'nin, Libya'nın, Afganistan'ın ve diğer müslüman - arap ülkelerinin durumuna bakın. Atalarının onlara bıraktıkları bilim ve kültür mirasını amaçsızca yok edip günlerini geçiriyorlar.

Din günlük yaşayışta o kadar büyük bir yer kaplar hale geldi ki dünyada yaşamanın anlamını unuttular. Bunun için yabancı güçleri de o kadar abartmanın anlamı yok.
pi sayısını pisagor felan bulmamıştır. millete hiç çomar felan demeyin. yunanlılardan sonra matematiği araplar geliştirmiştir. o sıralar avrupada insanlar zındık diye kazığa oturtulup yakılıyormuş. ha sonra her şey tersine dönmüş avrupalılar bilgiyi araplardan almış. araplar yunan ile avrupa arasında köprü gibi. ama sadece bilgiyi taşımamışlar geliştirmişlerde.
kaç tane 6 yaşında kıza takıldıklarını hesap etmek için etmişlerdir kesin.
bundan daha evvel bir tarih ver de görelim akıllım: "allah bütün isimleri ademe öğretti"
görsel
görsel

Yukardaki yazıma kaynak olarak.
Arapların rakamları bulduğu bilgisini daha önce duymadım.

Adam herhalde "sıfır"ı ve pek çok cebir ve geometri yasasını islam alimlerinin bulduğu gerçeğini duydu, bu kadar kompleks bir gerçek aklına sığmadığı için "rakamları bulmuş" diye kendince uydurup kendi uydurduğuna cevap yazdı.

Kaldı ki araplar bulsa bu seni niye rahatsız ediyor?

işte bu finoları iyi tanıyın. Bilimmiş, mantıkmış, gerçekmiş, haklı haksızmış bu tiplerin hiç umurunda değildir. Bakmayın dillerine doladıklarına. Bir icadı arapların değil de bizanslıların yapması onları mutlu eder. Müslümanlara ait olan hiçbir şeyi sindiremezler. Batılıların ve emperyalistlerin en sevdiği tipler bunlardır. Bu gezizekalılar kendi yaşadıkları toplumun geçmişini, köklerini, kültür ve inancını reddetme konusunda eşi bulunmaz kullanılmaya müsait gönüllü mallardır. On tane batılı bilim insanı bir değeri müslümanlara maletse, bir tanesi reddetse bu öküzler o birini desteklerler. içlerindeki hainlik engel olunamaz bir iç güdüdür.

Bu kadar cümleyi kafaları almaz. Aslında bunlara en kestirme cevap şudur: "he araplar buldu, zoruna mı gitti?"
ulen batı dünyasında bile arabic numerals diye bilinir. siz neyin kafasını yaşıyorsunuz?
not:arap sevici değilim.
Adam "modern rakamları araplar degil hindular buldu" demiş, cevaplar şöyle,

"Araplar buldu zoruna mi gitti?"

"Avrupa'da bile arabic numerals diye geciyor len"

Tezin sahibi iyi kötü kaynak da vermiş. Sen aksini dusunuyorsan ver sen de kaynağı bakalım.

Zoruna mi gidiyor kaynak vermek?
Her milletin kendi rakamı vardır moğol rakamı,çin rakamı,roma rakamı vs.

Benim bildiğim de şu an kullandığımız rakamlar da hint kökenli.
Oman tonrem, bir gecede cahil birakildikçilar gelmis shahshsgsggddghj

Hos geldiniz gelin oturun.
beyler boşuna buna cevap falan yazmayın.
görsel
günümüzde kullandigimiz rakamlar tam olarak hindistan´dan geldigi dogru degildir.
araplarin rakamlari icat ettigi de dogru degildir. rakamlar zaten vardi. avrupa´dan asya´nin ucuna kadar rakamlar kullaniliyordu zaten. sadece rakamlar farkli sekillerde yaziliyordu.

günümüzde kullandigimiz rakamlarin sekilleri araplar tarafindan gelistirilmistir dememiz daha dogru olur.
arap astronomlar ve matematikciler ile hindistan bilim adamlari arasinda sürekli bilgi alis verisi bulunmaktaydi. kuzey hindistan´da hintliler sayi sistemlerine sifir ve 10 sayilarini da dahil etmislerdir. isa´dan sonra 773 yillarinda halifenin emri ile Ibrahim al-Fassari hint astronomisi adli kitabinin cevirisini yapti.

yunan ve hint biliminin (babilon deneyimleriyle birlikte) harmanlanmasi ile birlikte 8. ve 12. yy.lari arasinda araplar bilim ögretisinin temel taslarini yerlestirmis oldular.

13. yy. ´da araplar dogu (bagdat) ve bati (sam) olmak üzere ikiye bölündüler.

avrupa´da ilk defa alman bilgini olan Gerbert de Aurillac tarafindan arap sayilari kullanilmistir.
hesaplarini ispanya´da gördügü ve ögrendigi bu sayilarla yapmaktaydi bunlar bati arap sayilariydi.
sifir sayisi avrupa matematigine ilk defa 12. yy.´da girmistir.

Gebert´in ölümünden hemen sonra dogu arap sayilari alinmistir ve kullanimi hizli bir sekilde yayginlasmistir. bu sekilde de günümüzde kullandigimiz sayilar kalmistir.

Modern arap sayisi: 2015
Bahsedilen hint sayisi: ௨௦௧௪
Arap-hint sayisi: ٢٠١٥
Dogu arap-hint sayisi: ۲۰۱۵
Devanagari sayisi: २०१५
Tamil sayisi ile 2014: ௨௦௧௪

edit: asagidaki entrylerden birinde mal bir yazarimiz (#37641357) entrysinde söyle buyurmus. bu sayilardan önce hic bir medeniyette 1´den 9´a kadar sayilar kullanilmiyordu. (bkz: roma rakamları)
Ayrica; babilonlular, sümerliler, eski misir gibi uygarliklar bu sayilar günümüzdeki formunu almadan önce bile astronomik hesaplamalar yapabiliyorlardi.

bu sayilardan önce hesaplama yapiliyordu. bu tür hesaplamalari yapabilmek icin romalilar ve diger uygarliklar kendi metodlarini gelistirmislerdi. kimisi parmaklarini, kimisi hesap tahtalari kullaniyordu. burada sayi kullanilmiyordu anlami cikartilamaz. yazi bicimi olmasa bile sayilar biliniyordu (sifir haric).

bu arap - hint sayilari sayesinde hesaplama daha da kolaylasmis oldu.
harezmi ve kindi rakamları hindistan dan almıştır. copy paste ciler kızacak ama brahamasphuta siddhanta ya bir bakınız efem.

hindistan da brahmi rakamlarının geçmişi mö 800 e kadar gider. ms 5 ve 7. yy'larda bu rakamlar bazı hint astronomlarca düzenlenmiş, arap fetihleri sonucunda harezmî ve kindî tarafından benimsenmiştir. batılılar da 12. yy' da sayıları bunlardan aldıkları için 19. yy sonlarında olayın aslı öğrenilene kadar bu rakamların mucidinin araplar olduğu sanılmıştır.

buna ek olarak sıfırı bulanlar da hintlerdir.
hind dünyasında sayılar 

hindistan milattan 300 yıl önce sayı ifadelerini rakamlamaya başladı ve 6. asra doğru haneleri sağdan sola doğru olan, 1 ‘den 9’a kadar rakamlar ortaya çıktı. bu rakamlar 660 yıllarında hindistan dışında da tanınmaya başlandı. hintli aryabhatta (476-550) sanskrit dilinde bir matematik kitabı yazmış. p sayısı için 3.1416 değerini bulmuştur. yine brahmagupta (598-665) ve bhaskara (doğ. 1114) matematikle ilgili kitaplar yazmışlardır.

islâm dünyasında sayılar 

brahmagupta, astronomi ile ilgili yazdığı “siddhanta” kitabında, ilk dokuz sayı işareti ve sıfır ile birlikte, hesap yapmaya dair kaideleri de almıştı. 773 yılında kankah isimli bir hintli astronom halife el-mansur’un (754-775) bağdat’taki sarayına brahmagupta’nın bu kitabı ile gelir. “sindhind” adıyla hemen arapça’ya çevrilen eser, halifeler tarafından astronomi araştırmaları için büyük himaye görür. müslümanlar bu eserle hint rakamlarını tanıdılar. hint bilginleri daire şeklinde gösterdikleri “ 0” (sıfır) sayısına bir şeyin yokluğu anlamına gelen “sunya” adını vermişlerdi; islam bilginleri de bu işarete boşluk anlamına gelen “es-sıfır” demişlerdir. 

islâm âlimi el-harezmi(780-850), zamanın abbasi halifesi me’mun(813-833)’dan destek görür ve bağdat’taki saray kütüphanesindeki milattan önce ve sonra yazılan eski mezopotamya, mısır, yunan, hind (özellikle sindhind) ve islam alimlerinin kitaplarından (kitab-ün-fil hisab, kitab-ün-fil-coğrafya, vb.) yararlanarak kitaplar yazar. bunların içinde en önemlisi girişte zikredilen el-kitabü’l-muhtasar fi hesabi’l-cebri ve’l-mukabele kitabıdır.(4) bu eserin aslı ingiltere oxford bodlyn kütüphanesindedir. bu eserde sıfır rakamı ve 9 ayrı rakamın aritmetik işlemlerde nasıl kullanılacağı açıkça gösterilmiş olup kur’an-ı kerim’deki miras taksimi ve kölelerin serbest bırakılması mevzularıyla ilgili örnekler vardır. bu eser ingiliz bath’lı adelard tarafından latince’ye çevrilmiştir. harezmi’nin bu eseri orta çağ’da latinceye çevrilirken, adelard çevirisinde arapça olan “el-cebr” kelimesini aynen almış ve bu kelime günümüze kadar “algebra” (=cebir) olarak aynen gelmiştir. daha sonra 900’lü yıllarda ispanya’nın kurtuba şehrindeki islam halifesi ıı. hakem’e gönderilen gerbert veya daha sonraki adıyla papa ıı silvester (945-1003) batıda arap rakamlan olarak bilinen rakamlan (sıfır dahil) ilk defa batıya öğretmiş ve ünü sekiz asır devam etmiştir. gerbert’den yüz yıl sonra harezmi’nin meşhur kitabının latince tercümesi, endülüs yoluyla batıya ulaşır. sonra pizalı leonardo fibonacci (1170- ?) mısır’a yaptığı seyahatlerle matematik bilgisinin esaslarını orijinal kaynaklardan batı’ya taşımıştır. leonardo, islam matematik öğretmenlerinden öğrendiği tüm bilgileri, sıfır rakamı dahil, çevresindekilere uygulamalarıyla öğretir ve arapçada sıfır adı verilen “.“ işareti ile her türlü hesabın yapılabileceğini açıklar.(5 )

sayılar hakkında oldukça ilginç görüşlere sahip “ihvan-ı safa”ya göre, kâinattaki âhenk sayılarla ortaya çıkarılır. bu sayede çokluk birliğe dayanır. dünya aritmetik ve geometrik ilişkilerle uyum içindedir ve allah’ın birliğini gösteren bir şehri andırmaktadır. (6)

sonuç 
bugün kullandığımız onluk sayı sistemi batıya müslümanlardan gitmiştir. müslümanlar da sayılan belirten işaret veya yazıları (rakamları) hintlilerden almışlardır. bu nedenle, müslümanlar kendi arap rakamlarına “hint sayıları” demekteler. batıda ise “arap rakamları” olarak bilinmektedir. islam âlimi harezmi’nin eserlerinde sıfır ve birden dokuz’a kadar olan ayrı rakamların aritmetik işlemlerde kullanılmaya başlanması ile batıda matematikte hızlı gelişmeler olmuştur. sıfır bulunmadan önce sayılan yazmak ve hesap yapmak oldukça güçtü.

görsel
harezmi'den sayılar. açı sayısı = sayı değeri..

kaynaklar 
1) göker, lütfi : matematik tarihi, kültür bakanlığı yay. no: 1017 ankara, 1989,s.13
2) hunke, sigrid: avrupa’nın üzerine doğan islâm güneşi, (çev. servet sezgin) bedir yay. istanbul (orijinal ismi: allahs sonne über dem abendland-unser arabisches erbe: ilk baskı: 1960, almanya), s. 58
3) hunke, sigrid: age, s. 61 
4) türkiye gazetesi: islâm tarihi ansiklopedisi, cilt 5, istanbul, s. 125
5) göker, lütfi : age, s 164. 
6) döğen, şaban : islâm ve matematik 2. baskı gençlik yay., istanbul, 1994, sh. 167
buda kaynak kaynak diyenlere gelsin.

https://en.wikipedia.org/wiki/Arabic_numerals
Hani islam araplara özgü değildi, islam ile arapları bir tutmak yanlıştı! işinize gelince nasılda bir tutuyorsunuz.
görsel

not:arap sevici değilim.
Araplar, rakamları hintlerden aldı.