bugün

pkk terör örgütünün lideri apo nun kenya nın başkenti nairobi de yakalanıp uçağa bindirildikten sonra yanındaki mit ajanlarına "benim annem de türk tü,türkler i severim,devlet için yapabileceğim bir hizmet varsa hazırım" diyerek kıvırmasıdır.onun öncesinde uçağa bindikten sonra mit ajanlarının "enselendin" tarzındaki sözlerini duyar duymaz bayılması da onun nasıl yusuf yusuf ettiğini bizlere göstermiştir.
Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinden sonra basına yapılan resmi açıklamada, PKK yöneticisinin uçakta sorgulanması sırasında şu diyaloğun gerçekleştirildiği bildirildi:

"Devlet görevlisi: Abdullah Öcalan, memlekete hoş geldin. Nasılsın?

Abdullah Öcalan: (Şaşkın ve morali bozuk bir halde) Sağol, iyiyim.

Miden mi yanıyor?

iyi.

Yani sağlıktan bir problemin yok?

(Kafasıyla Hayır işareti yapıyor.)

Ne var? Midende mi var? Ağrı, ekşime falan mı var? Yanma mı var?

(Kafasını sağa sola sallayarak yüzünü ekşitiyor.)

Tamam, gereken tedaviyi biz yaptırırız. Şimdi sana bazı şeyler sormak istiyorum.

(Öcalan sürekli gözlerini kapatıyor.)

Gözlerini kapatmana gerek yok. istersen suyla silelim mi? Bant izleri rahatsız ediyorsa suyla silelim gözlerini, rahat etsin.

(Öcalan, kafasını sallayarak Hayır diyor.)

Sen şimdi bizim misafirimizsin. Rahat ol. Yani kendini öyle sıkıntıya sokma. istediğin birşey varsa...

Ben ülkemi severim. Annem de Türk`tü.

Biraz daha yüksek sesle konuşabilir misin?

Bir hizmet imkánım olursa yaparım. Onun dışında bana bir şey söylemeyin. Hizmet gerekirse yaparım.

Sorulara cevap verirsen, hizmet yapmış olursun. Yüzünü gözünü silelim eğer rahatsız oluyorsan.

Türkiye`ye dönünce hizmet edeceğim. Fırsat verirseniz, hizmet ederim. Bunları, halkın içinde konuşuyorum. Başka bir şey de konuşmam. Bir hizmet imkanım varsa, ben inanıyorum vardır, daha üst düzeydekilere de bildirirsek, ben hizmeti seve seve ederim. Ben hizmet edeceğim. Çok iyi edeceğim.

Şimdi bak kaydediyoruz, senin şeylerini.

Yayınlayın. işkence etmediniz, benim içimden geliyor. Ama ben gerçekten söylüyorum. Türkiye`yi seviyorum. Ve Türk halkını da seviyorum. Onlar için iyi hizmet edeceğime inanıyorum. Fırsat verilirse yaparım.

Şimdi fırsat verilecek de. istediklerin ne?

Kendinizi yormayın, böyle şeylere gerek yok.

Yok zaten, bir emniyet tedbiri.

Pek sevindiğim bir nokta var. Eğer dikkat edilirse aslında konuşulacak bir konu bu. Ama içime öyle doğuyor ki. Gerçekten iyi hizmetler yapacağıma inanıyorum." hürriyet

vay be. ne kürt lideriymiş. iki dakikada onun için ölen insanları satıverdi.
sıkışınca alttan almanın en güzel göstergesidir, geri vitese takmaktır.
bir orospu çocuğunun kendine yakışan kıvrak hareketleridir.
türk devletinin emrindeyim derken o hali. dizinin titremesini eliyle bastırıyodur muhtemelen. seni korkak seniiii... bak mehmet'ler geliyor. (şaka yaptım korkma lan)
yazıktır. iyi kıvırmıştır. isterse kıvırmasın. adamın ödü patlamış, askerin kucağına düşmüş. oturduğu yerde pusu kurdurup ölüm emirleri vermeye benzemez. götü sıkışınca bokunu yiyim ağam moduna girmiş. konuşan askerimiz de onun kıvırması karşısında orgazm olmuştur kesin.
Böylesine bir bebek katiline, böylesine bi soysuz ve sopsuzların liderine yakışmış ve normalleşmiş bir durumdur.
youtube'da da yayınlanmış fakat +18 öğeler içerdiği için kaldırılmış kıvırma görüntülerinin öznesidir.
(bkz: ya ne olacagidi)
anasını, bacısını, karısını, gelmişini, geçmişini, gitmişini, geleceğini; veletlerinin, yandaşlarının ölüsünü dirisini, hergün birisini,... diye devam etmek istediğim ancak virgül kullanmaktan yorulacağım için kalkışmadığım eylemin sebebi olan, veled-i zina. kaşarın oğlu. pazarlamacı çocuğu.
bir anda gözümün önüne geldi sahne.

karanlık bir hangara aniden dışarıdan koşuşan birkaç gölge... heyecan ve stres dorukta... hızlı ayak sesleri... bazı gölgelerin ellerinde tepesine fener konmuş tüfekler var. fenerlerin sarı ışıkları karanlık zeminde ve duvarlarda hızla geziniyor... arada yüksek sesle söylenen kısa komutlar, bazı anlamsız sesler... birkaç saniye sonra karanlıkta aniden başlayan boğuşma sesleri, yumruklar, tekmeler, devrilen metal eşya sesleri, ardından 2-3 el silah sesi... ve sonrasında birkaç saniye sessizlik...

ardından özel harekat takım kaptanı telsizden "şahıs yakalandı" diyor... apo koluna girmiş iki polis tarafından karanlık hangarın üst penceresinden gelen mavi-beyaz bir ışığın düştüğü aydınlık alana getiriliyor.

sonrasında aniden ışıklar yanıyor, arka planda saz ekibi oynak bir havaya başlıyor. apo da şöyle bir etrafını süzüyor ve başlıyor dansa. 1-2 dakikaya kalmadan polislerle birlikte pistin tozunu atıyorlar, birbirlerinin alnına para yapıştırmaktan, havaya peçete atmaya kadar...

mantıksız gibi.
ne kadar "ibne" olduğunun göstergesidir. ama sonra iktidarımızında gayretleriyle, oturduğu pardon keyif çattığı ada'dan çıkıp dayılanmaya kalmıştır bu piç tohumu.
o uçak keşke hiç yere inmeseydi.
atatürk ün cumhuriyeti kurmadan once halkı arkasına almak için islamı hilafeti kurtarmak amaclı propaganda yapıp kıvırması gibi...