bugün

2011 amerikan yapımı dram filmi.

http://forum.divxplanet.c...ndex.php?showtopic=178130
bu yılki* filmekimi kapsamında gösterilecek Mike Cahill imzalı film.
enteresan bir konuya ve etkileyici bir finale sahip, bilimkurgudan ziyade dram özelliği taşıyan film. filmin sanki bitmiyormuş edasındaki finali, izleyenlerin hayalgücünü alengirli bir şekilde çalışmaya sevketmekte. izlenmeli.
başka bir dünyadan gelmiş olduğu kesin olan bir film! bilim kurgulayıp, hayat sorgulatılır mı böyle?!
bu kadar inanılamazlığı bir araya getirip, insanı bulunduğu dünyadan bir buçuk saatliğine tamamen koparabilir özelliğe sahip mükemmel bir film.
mike cahill'in 2011 bağımsız amerikan filmi. şimdi filme gelecek olursak; bilim kurgu filmlerini çok sevmesem de, dramın alt türüymüş gibi bize sunulunca nefesim kesildi, soluksuz kaldım. film, ahlak sınırı mefhumunu sorgulamamızı sağlıyor ve bunu yaparken aslında bütün tabularımızı da yıkmayı başarıyor. kısaca mükemmel bir film. izleyin izlettirin.

puanım: 7.6
konsepti hoş bir amerikan filmi. fiziğe meraklı ve biraz asosyal bir kızın uzaya gitme hayali ile birlikte seyirciyi aynı zamanda kendi benliğine bir yolculuğa davet ediyor. izlenmeyi hak eden hoş bir tecrübe. biraz bilim kurgu, biraz dram; ilginç bir film.
konu harika, ama işleyişin çok geride kaldığını düşündüğüm filmdir. 10 üzerinden 2 veririm en fazla, izlediğim için de giden vaktime acıdım.
son zamanlarda izleyip beğenmediğim en vasat filmlerden biri. hatta en vasatı diyebilirim. film baştan sona kötü eleştiriyi hak ettiği için eleştiriye layık bile görmüyorum. kolay kolay bir film için bunu demem ama bu film gerçekten zaman kaybı.
hafta sonu izlediğim filmdir. Biraz bilim kurgu filan var diye geçtim filmin başına ama zerre bilim kurgu yok. Bu filmi dram olarak izlerseniz beğenirsiniz. Konu güzel işleyiş güzel, duyguları hissediyorsunuz ama Sci-Fi dedikleri nerede? Yok yok yok o yüzden bilim kurgu beklentisi varsa sakın ama sakın izlemeyin sıkılırsınız patlarsınız. Ben filmin ortalarına 2.dünya konusundan bir bok olmayacağını anladım ve izleme duygumu düşünce duygusuna çevirdim de filmin sonunu getirebildim. izlemezseniz bir şey kaybetmezsiniz. izlerseniz güzel bir kız göreceksiniz. (bkz: Brit Marling)
sanat kapalı olmalıdır, içinde ona ulaşmanın tutkusunu taşıyanlar erişmelidir sadece, bu film arada kalmış. toplumun yaşadığı vicdan, sanatta farklı ve daha öz anlatılmadır. işte bu film oradan kopuyor kendini topluma adıyor, sonra tabii ki dönüşler yapıyor, ama bütün güzellik aramak sadece görsel şöleni kirletiyor.

--spoiler--

john kazanın travmatik etkisi altında kalan hasarları gidermeye çalışırken rhoda dokunuyor ona, elinde rus kozmonotun hikayesiyle. film burada bitiyor, film burada başlıyor.
rhoda dört duvar arasında dört yıl boyunca bu hikaye ile besleniyor. kafasında ki seslere ya teslim olup kaybedecek, ya da onlara aşık olacak. burada anlıyoruz ki aşık oluyor ve film sürüyor.

rus kozmonotun hikayesinin son kısmı ise şöyle bitiyor:
-...gözlerini kapatmış hayallerine dalmış, sonra gözlerini açmış. tiktak sesini değil artık müzik duyuyormuş: http://vimeo.com/46935764

--spoiler--

mike filmin anahtarını bırakmış: http://i.imgur.com/ZQKuv.jpg
bilim kurgunun besini bile barındırmayan bir film başka bir gezegen daha doğrusu dünya uzayın derinliklerinde belliriyor ve bir yıl içinde dünyanın burnunun dibine kadar geliyor var mı böyle bi saçmalık. yok tabi ki...
Rhoda adlı karakterin anlattığı bir hikayenin çok hoşuma gittiği film.

''Kozmonot.

Uzaya giden ilk insan.

Ruslar, Amerikalıları yenmişler. Kozmonot büyük bir uzay gemisiyle yukarı çıkmış ama çok küçük bir alanında yaşıyormuş. Uzay gemisinin bir portal penceresi varmış. Kozmonot dışarı bakıyormuş ve Dünya’nın kavislerini görüyormuş. Hem de ilk defa. Gezegene dışarıdan bakan ilk insan oymuş. o anın güzelliği içinde kendini kaybetmiş. Birden bire gösterge panelinden tuhaf bir ses çıkmaya başlamış.

Tak tak tak...

Kontrol panelini söküp atmış.

Tak Tak Tak...

Aletlerini çıkarmış.

Tak Tak Tak...

Sesin kaynağını bulup durdurmaya çalışmış. Ama bulamamış. Durduramamış. Ses çıkmaya devam etmiş.
Bir kaç saat bu şekilde devam edince işkence edilmiş gibi oluyor. Birkaç gün bu sesle geçmiş.

Tak Tak Tak...

O da biliyormuş bu küçük sesle kafayı yiyecekmiş. Aklını yitirecekmiş. Ne yapabilirsin ki? Yukarıda, uzayda, bir başına, bir uzay odasında. Kalan 25 gününü bu sesle geçirmek zorundaymış. Kozmonot da aklını korumanın tek yolunun bu sese aşık olmak olduğuna karar vermiş. Gözlerini kapamış. Hayallerine dalmış. Sonra da gözlerini açmış. Artık tikleme sesini duymuyormuş. Müzik duyuyormuş. Kalan zamanını uzayda tam bir saadet ve huzur içinde yüzerek geçirmiş.''
2011 yapımı 92 dakikalık dram/romantik/bilim-kurgu kategorili, mike cahill'in yazıp yönettiği 7 ödüllü bağımsız film. 7/10 imdb puanına sahip filmin bütçesi 100 bin dolar, gişesi 1 milyondur.
görsel

Bilim-kurgu kısmına düşen fikir/konu/hikaye çok güzel, keşke burdan yürüseymiş mike abi. O zaman efsane bir film olurdu. Romantik kısmı zerre olmamış, zira çok gereksizdi. Mike abide vizyon var para yok, ilerde şöyle okkalı bir bütçe ile süper işler yapabilir. Azla bunu yapıyorsa, milyonlarla neler yapar kim bilir. Görsel efektler çok güzeldi, özellikle sonu harika. Şöyle devamı niteliğinde bol bilim-kurgulu/gizem dolu bir film daha çekse keşke ama nerdee..
Bilim kurgudan ziyade fena bir dram filmidir. Biraz durağan fakat bir o kadar da hoş bir film.

--spoiler--

Filmin en dikkat çekici karakteri bana göre kulaklarına çamaşır suyu dökerek kendini sağır eden Purdeep amcadır. Ki bu amcamız daha önce her yerde kendini görmekten bıktığı için kendini kör etmiştir. Oldukça düşündürücü.

Ve Rhoda' ya verdiği şu öğüde hayran kaldım:

Kafanı boşalt. o kadar.
huzuru bulacaksın. endişelenme tatlım. kendini duruma alıştırmayı öğren.

--spoiler--

görsel