bugün

barcelona taraftarı olmak kolaydır. tiyatro seyreder gibi, takımını izlersin. güzel bir pası alkışlar, gol olunca ayağa kalkar iki dakika barcelona diye bağırırsın. herşey standarttır. pek fazla sürpriz yoktur. başarı artık tatmin etmez. bir kulübün alabileceği bütün kupaları almışsındır. son yılların en iyi takımını kurmuştur kulübün.
ankaragücü taraftarı olmak zordur. başkent takımı olmana rağmen, tuttuğun takım henüz şampiyon olamamıştır. dünyada bildiğim kadarıyla başka yok. hemen hemen her sene küme düşmemeye oynarsın. tezahüratların çoğunda hüzün vardır, acı vardır, isyan vardır. takımının kazanacağından umudun olmadığı halde girersin tribüne, sesin kısılana kadar bağrırsın. yenilmeye alışırsın. yenildikçe kamçılanırsın. yenildikçe daha bir sarılırsın takımına.
barcelona taraftarının hiçbir zaman anlayamayacağı veya hiçbir zaman sevinemeyeceği kadar çok sevinirsin takımının 3 maç üstüste kazanmasına. sığamazsın tribünlere. sevinçten ne yapacağını şaşırırsın çünkü hiçbir barcelona taraftarının sahip olamayacağı bir tutkuyla bağlanmışsındır sen kulübüne. hayali bile mutlu eder seni başarının. şampiyon olduğumuzu veya avrupa'da güzel bir başarı elde ettiğimizi düşünemiyorum bile. ankara'ya sığamayız heralde.
ankaragücü takımı fazla iyi bir takım olmamasına kaşı taraftarı türkiyede en iyiler arasında barcelona ise dünyanın en iyi takımı olmasına karşın bir o kadarda kötü taraftara sahiptir.Buradanda anladıgımız şey şu oluyor önemli olan taraftarın sayısı degiil o kalabalık içindeki takıma olan baglı kişilerin sayısı buda ankaragücünü izlerken dahada heyecanlanmamızı saglıyor.
"ne yağmur ne çamur dinler.
her zaman heryere gider.
severse ölümüne sever.
bu alemde ankaragüçlüler..."

ankaragücü taraftarı sevgisini böyle anlatır. barcelona'nın böyle bir sevgisinin olması mümkün değildir.
(bkz: altay taraftarı vs barcelona taraftarı)
(bkz: gençlerbirliği taraftarı vs barcelona taraftarı)
(bkz: göztepe taraftarı vs barcelona taraftarı)

diye uzayacak olan karşılaştırmadır.