bugün

-Yokuş çıkmak (ata sporumuzdur)
-Sakaryada içmek (en sevdiğim)
-Anıtkabir ziyareti.
sakarya'da içmek, dost kitabevi (hala açık mıdır acaba?), Kıtır'da bira kokoreç ve sohbet, bahçeli 7'de nargile çay ve sohbet.... özlemişim meğer *

Edit: Anıtkabir'e her gidişte hüzünlenmek.
nil de içmek.

(bkz: nil bar)
ODTÜ. Sınavları da bizi sevse keşke.
karda yürümek. bizim samet vardı bi' tane. yavşağın önde gideni, bayrak sallayanıydı. ama (kimilerine göre) allah var (:p), her kavgama gelirdi, ne zaman çağırsam yanımda biterdi. abisi daha kıyak adam. abisi ile samet'ten daha fazla vakit geçirmişliğimiz vardır. o da piçti gerçi, hani gözleri fıldır fıldır dönmezdi en azından. herneyse, samet sürekli kavgalarıma gelirdi. hoş, hayatım boyunca en çok kavgayı da onla etmişimdir zaten. sürekli bi' kavga halindeydik, sürekli bi' laf dalaşı. ama ne zaman kar yağsa ankara'ya, aramız düzeliverirdi. o soğuk ama huzur verici gecelerde, neredeyse dizlerimize kadar gelen karda saatlerce yürürdük, kenar mahalle/gecekondu mahallesi idi zaten, kar küreme araçları çok uğramazdı. evlerimizin en azından 5-6 kilometre kare kadar çevresi kesinlikle öğleye kadar ne kürebilir ne de tuzlanabilirdi. güzeldi. açık yeşil polo vardı bi' tane. caddede dururdu hep. hep de orada buluşurduk. yeşil polonun oraya gel. araba orada olmasa bile yeşil polo deyince aynı yerde buluşurduk hep.

hurdacı komşular vardı evin hemen yanında, o zamanlar 20'li yaşlarda evin oğlanları. koca koca adamlar, çalışmaktan çocukluğunu yaşayamamış, koca adam görünümlü çocuklar. kayardık üst caddedeki yokuştan. hurdadan çıkan, elverişli parçalarla snowboard yapmaya çalışırdık. ben çalışırdım yani. adamlar insan gibi kayardı. en küçükleri olan ramazan askerde şimdi.

ankara'nın en güzel yanı kışlarıydı, 20 cm kar altındaki sokaklarıydı. 2 sokak ileride, hilal gil ile birlikte kaymasıydı. belki de kulak koparan kartopu savaşlarıydı.

evin en sıcak yeri salondu belki, duş almak bile inanılmaz zordu. ama herkes mutluydu. aile içini bilmem, ki bizimki de pek iyi sayılmazdı. en azından başın sıkıştığında gidebileceğin dostların vardı.

şimdi ise araya yollar girdi, yıllar girdi, yüksek binalar girdi.

neyse ne canım, ankara... fena değildir ya. ama karlar altındayken bambaşkadır.
kar'ı sever bu şehrin insanı. kim bilir, belki bu lanet şehri az da olsa gizlediği içindir.
Genelde bi süre sonra sıkmaya Başlayan şeylerdir.ankara,insanı dostlarına ve sevdiği kişiye daha çok bağlıyor.Nedenlerini de burada yaşayanlar bilir zaten.Ama seğmenlerde kapalı havada içmek,o cenahta yürümek falan yıllardır hiç sıkmadı.seviyoruz ankarayı.
Esenboğa havalimanı.
Ankaraya öyle yakışırdı ki kar ;
Sokaklar ışıldar, buz tutardı resmi yalılar ..