bugün

ilkbahar ve sonbahar hariç yaşanması gereksiz yer.
https://www.youtube.com/watch?v=SQL6dsiID0U
Ankara güzel memleket, yalnız ankarada yaşanmaz.
Şu sıralar öğlen saatlerinde sıcaklık dayanılmaz hale gelebiliyor. Eskiden bu kadar sıcak olmazdı.
Ankara bizim ama harbi çekilmez.
Genelde griliği hakkında edebiyat yapılmasına rağmen, her kavuşmamızda beni bütün renkleriyle selamlamıştır şehirim ankara.
Gece soğuk, gündüz ise sıcak bir seyri var bu aralar. insan sevmiyor canımın içi.
1 haftalığına şereflendirdiğim şehir. Yalnız niye daha önce söylemediniz çok eğlenceliymiş bu şehir he.
"ankara" dendiğinde bazıları hep denizinin olmamasını gündeme getririrler, bundan bir eksiklikmiş gibi söz ederler. ankara’ yı hep denizi olan şehirlerle kıyaslarlar.

bana göre, ankara’ da illa ki bir denizin olması gerekmiyor; ya da ankara’ da bir deniz olmamasını illa ki bir eksiklik olarak görmek gerekmiyor.

bir şehirde bir denizin olmamasını ben ankara’ ya çok yakıştırmışımdır.

deniz tuhaf şeydir, zaten. yüzünüzü denize verdiğinizde arkanızı dönersiniz,
insanlara. bu yüzden, ancak deniz şehirlerinde yalnız kalabilir insan,
denize kalır, kendine kalır...

ankara mı? bakacak tek şey insan yüzleridir. bu yüzden insanlar kırıp dökmeye cesaret edemez birbirini kolay kolay.

murathan mungan bir keresinde bunun için "ankara'da oturma odası ahlakı vardır" demişti, "oysa istanbul'da bıçaklar ortadadır." doğrudur; hem de nasıl ortadadır... denizin şımartması belki de, herkes bıçaklarıyla birbirinin peşindedir. dürüstlük mü bu? yoksa insanlarin birbirine bakması için denizden daha "enteresan" olması gerektiği için mi?
bozkır.
Ankara’da kışla etrafını ateşe vermeye çalışan adamı nie serbest bıraktınız? Kimden talimat geldi’de serbest bırakıldı? Bu iş kötü kokuyor kötü şehridir..
yillar sonra tekrar gidecegim kent. sadece bir gunlugune. ufak bir is icin. gezecegim ama elbette. orada anilarim var. biraz onlari anmak isterim.
Bir türlü ısınamadığım şehir.
önüm arkam sağım solum sobe...

önüm arkam sağım solum bildiğin bozkır bir bok aq... daral gelir bana hep orda. ki yıllarca yaşadım.
sonbahar’ da atakule’nin yanındaki botanik parkın kahverengiliğini adımlamayı, botanik park’ın hemen yanındaki atakule’nin en tepesinden ankara’ya bakıp, ayrancı’nın, kavaklıdere’nin, esat’ın, ulus’un, balgat’ın; ankara’ya ait her şeyin yerli yerinde olduğunu görmeyi, bir kış günü kuğulu park’ın beyaza bürünmesine eşlik etmeyi, ankara’nın, konuştukça ağızlardan buhar çıkartan soğuğunda kızılay’ın caddelerinde dolaşmayı, hemen hemen her adım başındaki dönercilerden birinde ekmek arası döner yemeyi, metroya ya da ankaray’ a binmek için bilet kuyruğuna girmeyi, gençlik parkı’nda ankara havaları eşliğinde çay içmeyi,
özlediğim şehir...
tanımlamaya kelimelerin yetmediği ömrümün büyük kısmının geçtiği/geçmeye devam ettiği gri şehir.
görsel

Bu şehrin sıkıcılığı beni boğuyor. Balkona çıkıp sigara icmesi bile sıkıcı.
istanbul'da balkona çıkıp sigara içince dansöz geliyor çünkü.
iki defa yolumun düştüğü, insanlarının soğuk olduğu, oldukça kasvetli bir şehir.
dünyaya ait olamayacak kadar değerli bir yere sahip olan güzel şehir.
Koşulsuz, geri dönülemez ve çok saçma bir şekilde aşık olduğum şehir. Sürekli içimde ona karşı bir özlem, koskocaman bir sevgi ve kendisinin aksine rengarenk çiçeklerim var.

ilk ve son kez orada aşık olduğum için mi, devlet binalarına ve bürokrasiye bayıldığımdan mı yoksa ilk kez orada kar gördüğümden mi bilmem ama ben hayatımda hiçbir şeyi bu kadar sevmedim. Çünkü canımın içi Ankaram gittikçe, baktıkça, ayrıldıkça ağlıyorum. Lütfen sen de içinden ağla, dışından ağlarsan otobüsle gelmek zorunda kalırım, korkuyorum.
yaşlandıkça gereksiz romantize edildiğini düşünmeye başladım. üniversite hazırlıkta falan bayılıyodum.

edit: yandaki şehir bilgilerindeki belediye başkanı bilgisini düzeltelim yav. meczupun birinin ismi yazıyor.
değişik bir şehir vesselam.

yalnızken sövülen ardından güzellemeler dizilen nadide şehir.
hayatımın bir kısmını geçirdiğim fakat şuan sevemediğim şehir.
deniziyle meşhur ilimiz.
güncel Önemli Başlıklar