bugün

hayattan zevk alamama.
hayat terk.
Hedoni'nin olumsuz versiyonu.
kendisi bu kavramın tam zıttı olup, kendisini anhedonik olarak tanımlayan kişi de oksimoron bir durum oluşturur. o değil de bu konuya girmek için oksimoron kelimesini hatırlamaya yarım saat ayırmak da ayrıca üzerinde gülünebilecek bir olay. *
en sevdiğin cikolatali biskivuli pasta yapilmis yaninda da sari kola varken biyiklarindan kovalarla kum asilmis gibi sevinememek gulememek. bi geldigi zaman insanin hayatini sikmeden pek ayrilmaz insanin yanindan cevresinden.
psikolojide normalde zevk alınması gereken faaliyetlerden zevk alamama, yaşam zevkinin kaybolması hali için kullanılır.
tatmin ve zevk duygusunu yaşama yeteneğindeki azalma.

bu durum; unipolar depresyon sürecimde benim yaşadığım gibi, hiçbir eylemin uğruna çaba harcamaya değmediği, yeterli tatmin ve zevk vermeyeceği inancı yaratarak eylemsizliğe yol açabilir, üretkenliği büyük ölçüde engelleyebilir ve depresyon içerisinde debelenmeye neden olabilir. depresyon sürecinde kişiyi esir alan hiçbir şey yapmak istememe halini besler ve motivasyon problemleri yaratır. şu an eskiye oranla daha iyi hissetmeme, depresyonda yol kat etmeme rağmen anhedoniden kurtulabildiğim söylenemez. bir işi yapmam gerektiğinde vaat edilen hiçbir şey bende motive edici etki yaratamıyor çoğunlukla.

'olumluyu değersizleştirme eğilimi' bu soruna köken oluşturabiliyormuş.
Anhedoni bir depresyon belirtisidir, hastalar kendini anlatırken “hiçbir şey yapmak istemiyorum” dediklerinde aslında bunu kastederler, tanı için de çok belirgin bir ölçüttür.

Fiziksel ve sosyal olmak üzere 2 türü vardır. Fiziksel anhedoni, yeme-içme-seks isteğinin ve aktivitesinin azalması, sosyal anhedoni ise dış dünyaya ilginin azalmasıdır. Şizofrenlerde sosyal anhedoni daha sık görülür.
(bkz: haz yitimi)

zevk alınması gereken faaliyetlerden zevk alamama hali için kullanılır.
haz yitimi.

aklıma şu geldi,
alıntı:
Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Çünkü her zaman söyleyecek olumlu bir şeyler bulurdu. Hatta bu huyu nedeniyle bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile!
Birisi nasıl olduğunu sorsa; "Bomba gibiyim" diye yanıt verirdi hep.
Jerry, doğal bir motivasyoncuydu.
Yanındaki insanlardan biri kötü bir gündeyse yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.
Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni.
Bir gün sordum; "Nasıl oluyor da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun?" diye...
"Her sabah kalktığımda kendi kendime; 'Jerry bugün iki seçimin var. Havan ya iyi olacak ya da kötü!' derim. Her zaman havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda yine iki seçimim var. Kurban olmak ya da ders almak. Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim. Birisi bana bir şeyden şikâyete geldiğinde, yine iki seçimim var. Şikâyetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek. Ben olumlu yanlarını göstermeyi seçerim."
"Yok yahu" diye dalga geçtim. "Bu kadar kolay yani..."
"Evet... Kolay..." dedi Jerry.
"Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin!"
Jerry'nin bu sözleri beni oldukça etkilemişti.
Onu uzun yıllar görmedim. Ama hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine olumlu seçimler yaptığımda hep onu hatırladım. Yıllar sonra Jerry'nin başına çok talihsiz bir olay geldi. Soygun için gelen hırsızlar Jerry'yi delik deşik etmişler.
Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış.
Taburcu edildiğinde kurşunların bazıları hâlâ vücudundaymış.
Ben onu olaydan altı ay sonra gördüm.
"Nasılsın?" diye sorduğumda; "Bomba gibi" dedi.
"Olay sırasında neler hissettin Jerry?" dedim.
"Yerde yatarken iki seçimim var diye düşündüm.
Ya yaşamayı seçecektim ya ölümü. Ben yaşamayı seçtim.
Ambulansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı.
Bana hep 'iyileşeceksin merak etme' dediler.
Ama acil servisin koridorlarında, görevli sedyemi hızla sürerken, doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana 'Bu adam ölmüş' diyordu.
Bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım.
Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak,
herhangi bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu.
'Var' diye yanıt verdim.
Doktorlar ve hemşireler merakla sustular.
Derin bir nefes alarak kendimi topladım ve bağırdım:
'Benim kurşunlara alerjim var!..'
Gülmeye başladılar.
Tekrar bağırdım;
'Ben yaşamayı seçtim.
Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil.'
Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının da büyük katkısı ile yaşadı.
Yaşaması bana yeni bir ders oldu. Her gün hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim ve de her şeyin kendi seçimlerimize bağlı olduğunu..."

Francie Baltazar Schartz.
beynimin kimyasal yapısı bozulduğundan dolayı müzdarip olduğum hastalık.
Ne gülersin ne ağlarsın dünyaya kendini kapatmışsındır. şizofrenik bozukluk belirtisidir
sevilen şeylerden bile zevk alamamak.

(bkz: depresyon)
yakın geçmişte içinde bulunduğum durum.
eskiden büyük bir istekle yapılan, zevk alınan şeylere artık ilgi duymama, yapsa bile zevk alamama durumu.
psikolojide sevilen şeylerden bile zevk alamamaya, eskiden ilgi duyulan şeylere artık ilgi duymamaya verilen isim.
hayatan zevk alamamak. anhedoni geçiren kişi, sevdiği şeylerden bile zevk alamaz ve eskiden büyük bir istekle yaptığı şeylere artık ilgi duymaz, yapsa bile zevk alamaz olur.