bugün
- neden evlenmiyorsunuz17
- sözlükte belindeki kemer olunacak kızlar9
- bulunduğunuz yerin hava durumu10
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak18
- trt de memesi gözüken kadın16
- taksim'e ekran dikip kuran yayınlamak10
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı25
- ismet gurbuz 202414
- mfö'nün en güzel şarkısı11
- sözlüğün en iyi 10 yazarı21
- jose mourinho66
- nihavend longa27
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği14
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması12
- albay kemal14
- sözlükçülerin albay kemal'e bok atma sendromu8
- anın görüntüsü10
- okan buruk12
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız18
- aleyna tilki10
- fenerbahçe13
- albay kemal sözlükten atılsın kampanyası12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur16
- sözlükteki islamcılara alınması gereken önlem12
- 90 lı yıllara dair akılda kalanlar9
- gratis indirim günü kavgaları18
- yaşlılık belirtileri9
- true nickli yazar10
- üstteki yazar tarzında entry gir13
- kova burcu erkeği9
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız22
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi9
- zalbert'in karşısında dans etmek8
- sözlük erkeklerinin şımarık laubali tipler olması17
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba15
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür11
- türkiye de intihar vakalarının artması11
- ismail kartal duruşu8
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi13
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir10
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri8
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
futbol diğer sporlara göre süresi daha uzun bir spordur,daha sıkıcı geçme ihtimali yüksektir,amerikanın en gözde sporu amerikan futbolu 60 dk dır.nba maçları 48 dk sürer.buz hokeyi amerikan futbolu gibi yine 60 dk dır.beyzbol diğerlerine göre uzun sürebilir ama sürekli her dk. her saniye bir heyecan vardır.amerikan sporlarının futboldan en önemli farkı ya kazanırsın ya kaybedersin mantığıdır.beraberlik yoktur.normal süresi berabere biten maçlar uzar.amerika'da insanların sporcuların,spora bakış açısı genelde bu şekildedir.özellikle amatör ruhla yapılan ncaaf ve ncaab liglerinde oyuncularda bu fazlasıyla görülür.
amerika'daki tüm sporların gösteri özelliği taşıması, şova yönelik olması. futbol diğer amerikan sporları ile karşılaştırıldığında daha az aksiyona ve durağan bir tempoya sahiptir ve nispeten daha fazla zeka gerektirir. (basketbol hariç, onu da zaten siyahiler oynuyor).
hiç bir amerikalı, yaklaşık 2 saat boyunca, skoru 0-0 bitme ihtimali olan herhangi bir oyunu izlemek istemez.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=203543
Amerika'da futbol neden tutmaz?
Tarihte sporun bu denli sanayileştiği, sporla bu denli yatıp kalkan başka bir ülke olmadı. Basket maçlarından gelir bile ihracat kalemleri arasında. Bırakın profesyonel liglerini, üniversiteler bile spora yatırım yapıyor. Liselerden iyi oyuncu kapmak için birbirleriyle yarışıyor, onlara burs veriyor, bilet satışı ve maçların televizyon haklarından her yıl milyarlarca dolar kazanıyorlar. Takım sahibi olmak o kadar kârlı ki önüne gelen servetine servet katıyor. George Bush başkan seçilmeden önce Teksas'ta bir beyzbol takımının ortağıydı. Mafyanın en büyük gelirlerinden biri maçlarda bahsi müşterek.
Tek bir takım tutmakla yetinen dünyanın tersine, Amerikalı yıl boyunca üç, hatta dört takım tutuyor - son baharda Amerikan futbolu, kışın basket ve buz hokeyi, yazın beyzbol. Golf, tenis, bowling, güreş, cabası. Otomobil yarışları o denli popüler ki, yılda bir kaç kez yarış seyredebilmek için sırf pistlere baksın diye yapılan apartman daireleri kapış kapış satılıyor. Portekiz'in eski diktatörü Salazar, "Futbol olmasaydı ülkemi idare edemezdim" sözleriyle ünlenmişti. Dediklerinde şu kadarcık doğruluk payı varsa burası totaliter düzen heveslilerinin cenneti.
Yatırımcıların tüm gayretlerine rağmen tek tutmayan futbol. Ligler kuruyorlar, Pele gibi dünyanın en iyi oyuncularını getirtip New York Cosmos gibi takımlarda oynatıyorlar, olmuyor.
Ligler iflas ediyor, pes etmiyor yenilerini kuruyorlar, gene olmuyor. Yıllardır gençlere okullara yatırım yapıyorlar. Yuvadan başlayarak, erkek-kız, çocukların en çok yaptığı spor futbol.
Bu gayretle ABD milli takımı günün birinde dünya şampiyonu olursa, gene bir şey değişmez. Her şeyin kazanmak, kazanmak ve daha çok kazanmak üzerine kurulu bu ülke insanlarının 90 küsür dakika boyunca bir maç seyredip 0-0 biten sonuca katlanabileceklerini düşünebiliyor musunuz? Amerikalılar için kazanmak kadar boyutlar, sayılar da önemli. Her şeyin en büyüğüne, en çoğuna meraklılar. Dünyanın en büyük tüketicisiler. En çokla, en büyükle, doymak bilmiyorlar.
Yüzlerce sayılık basket maçları yetmediği için oyun kurallarını değiştirdiler. Basketi onlar icat ettiklerinden olmalı, yaz boz tahtalarına dünyadan itiraz gelmedi. Yeni kurallara Londra'dan Tokyo'ya kadar herkes uydu. Daha çok sayı olsun diye 24 saniyede potaya topu atma zorunluğunu getirdiler, yetmedi. Basket alanına yarım aylar çizip dışından atılan her başarılı topu üç saydılar. Futbolda bu kadar uğraşıp, nice gayretlerden sonra gol olunca bir, baskette tek atışta üç sayı!
Amerikan futbolunda sayılar daha da abartılı. Topu rakip takımın alanının sonuna kadar götürmeyi başarmak, altı sayı birden. Bildiğimiz futboldaki bir gole altı gol birden tekabül ediyor. Rakip takımın savunmasını üç defa aşana 18, dört defa aşana 24 sayı! Her çocuğun yapabileceği, duran topa vurup 10 metre öteden direklerin üstünden geçirmek iki sayı daha.
Beyzbol maçlarında oyun süresi dokuz devre, ama birisi kazanırsa. Taraflardan biri galip gelene kadar saatlerce sürebiliyor, akşam yedide başlayan oyun gece yarısını geçebiliyor. Her maçın galibi olması lazım. Bir beyzbol takımı sezonda ortalama 200'e yakın maç yaptığına, beyzbol liglerinde elliye yakın takım olduğuna göre siz hesaplayın Amerikalının kazanma bağımlılığını, galibiyet sarhoşluklarına alışkanlığını.
Bu ülkedeki spor oligarşisinde futbolun şu kadar şansı varsa, o da oyunun Amerikalılaştırılmasında. Denerler mi?
Irak işgaline karşı saman alevi gibi yanıp sönen dünya çapındaki tepki, mesele futbol olunca, farklı olabilir diye düşünmek bile hepimiz için ibret verici...
Amerika'da futbol neden tutmaz?
Tarihte sporun bu denli sanayileştiği, sporla bu denli yatıp kalkan başka bir ülke olmadı. Basket maçlarından gelir bile ihracat kalemleri arasında. Bırakın profesyonel liglerini, üniversiteler bile spora yatırım yapıyor. Liselerden iyi oyuncu kapmak için birbirleriyle yarışıyor, onlara burs veriyor, bilet satışı ve maçların televizyon haklarından her yıl milyarlarca dolar kazanıyorlar. Takım sahibi olmak o kadar kârlı ki önüne gelen servetine servet katıyor. George Bush başkan seçilmeden önce Teksas'ta bir beyzbol takımının ortağıydı. Mafyanın en büyük gelirlerinden biri maçlarda bahsi müşterek.
Tek bir takım tutmakla yetinen dünyanın tersine, Amerikalı yıl boyunca üç, hatta dört takım tutuyor - son baharda Amerikan futbolu, kışın basket ve buz hokeyi, yazın beyzbol. Golf, tenis, bowling, güreş, cabası. Otomobil yarışları o denli popüler ki, yılda bir kaç kez yarış seyredebilmek için sırf pistlere baksın diye yapılan apartman daireleri kapış kapış satılıyor. Portekiz'in eski diktatörü Salazar, "Futbol olmasaydı ülkemi idare edemezdim" sözleriyle ünlenmişti. Dediklerinde şu kadarcık doğruluk payı varsa burası totaliter düzen heveslilerinin cenneti.
Yatırımcıların tüm gayretlerine rağmen tek tutmayan futbol. Ligler kuruyorlar, Pele gibi dünyanın en iyi oyuncularını getirtip New York Cosmos gibi takımlarda oynatıyorlar, olmuyor.
Ligler iflas ediyor, pes etmiyor yenilerini kuruyorlar, gene olmuyor. Yıllardır gençlere okullara yatırım yapıyorlar. Yuvadan başlayarak, erkek-kız, çocukların en çok yaptığı spor futbol.
Bu gayretle ABD milli takımı günün birinde dünya şampiyonu olursa, gene bir şey değişmez. Her şeyin kazanmak, kazanmak ve daha çok kazanmak üzerine kurulu bu ülke insanlarının 90 küsür dakika boyunca bir maç seyredip 0-0 biten sonuca katlanabileceklerini düşünebiliyor musunuz? Amerikalılar için kazanmak kadar boyutlar, sayılar da önemli. Her şeyin en büyüğüne, en çoğuna meraklılar. Dünyanın en büyük tüketicisiler. En çokla, en büyükle, doymak bilmiyorlar.
Yüzlerce sayılık basket maçları yetmediği için oyun kurallarını değiştirdiler. Basketi onlar icat ettiklerinden olmalı, yaz boz tahtalarına dünyadan itiraz gelmedi. Yeni kurallara Londra'dan Tokyo'ya kadar herkes uydu. Daha çok sayı olsun diye 24 saniyede potaya topu atma zorunluğunu getirdiler, yetmedi. Basket alanına yarım aylar çizip dışından atılan her başarılı topu üç saydılar. Futbolda bu kadar uğraşıp, nice gayretlerden sonra gol olunca bir, baskette tek atışta üç sayı!
Amerikan futbolunda sayılar daha da abartılı. Topu rakip takımın alanının sonuna kadar götürmeyi başarmak, altı sayı birden. Bildiğimiz futboldaki bir gole altı gol birden tekabül ediyor. Rakip takımın savunmasını üç defa aşana 18, dört defa aşana 24 sayı! Her çocuğun yapabileceği, duran topa vurup 10 metre öteden direklerin üstünden geçirmek iki sayı daha.
Beyzbol maçlarında oyun süresi dokuz devre, ama birisi kazanırsa. Taraflardan biri galip gelene kadar saatlerce sürebiliyor, akşam yedide başlayan oyun gece yarısını geçebiliyor. Her maçın galibi olması lazım. Bir beyzbol takımı sezonda ortalama 200'e yakın maç yaptığına, beyzbol liglerinde elliye yakın takım olduğuna göre siz hesaplayın Amerikalının kazanma bağımlılığını, galibiyet sarhoşluklarına alışkanlığını.
Bu ülkedeki spor oligarşisinde futbolun şu kadar şansı varsa, o da oyunun Amerikalılaştırılmasında. Denerler mi?
Irak işgaline karşı saman alevi gibi yanıp sönen dünya çapındaki tepki, mesele futbol olunca, farklı olabilir diye düşünmek bile hepimiz için ibret verici...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar