bugün

soğuk iklimlerde yaşayan türlerin vücut çıkıntıları (el ve ayak gibi üyeler ile, kulak kepçesi ve burun gibi vücut uzantıları) daha küçüktür. Bunun nedeni de, yine vücudun iç sıcaklığının daha başarılı bir şekilde korunabilmesi amacıyla yüzey alanını küçültmektir.
Soğuk iklimde yaşayan memeli ve kuşların üyeleri, keza vücut çıkıntıları, sıcak iklimde yaşayan akrabalarına göre daha küçüktür. Kutup
tavşanları ve tilkileri güneyde yaşayan akrabalarına göre daha küçük kulak kepçesine sahiptir. Sıcaklığı yüksek olan ortamda yetiştirilen farelerin kulak kepçesi, oran olarak daha büyük olmaktadır. Bu uyumun amacı kuzeyde vücut sıcaklığını korumak ve güneye gittikçe terleme yüzeyini büyülterek ısı kaybını artırmaktadır.Hayvanların bir kısmı buna uymaz.
Soğuk iklim bölgesinde yaşayan canlıların vücut cikintilari ufak olur.

Ekvator bölge canlılarının ise vücut cikintilari büyük olur
sebebi bölgeye uyum sağlamak için kazanılan adaptasyondur.
evrimi destekleyen kurallardandır.
Allen Kuralı, 1877 yılında Joel A. Allen tarafından literatüre kazandırılan ve nispeten düşük ortam sıcaklıklarında yaşayan canlıların bununla orantılı olarak küçük ve kısa ekstremitelere ya da vücut çıkıntılarına sahip olduğuna dair bir düşünce barındıran evrimsel kuraldır. Neandertal insanları ve bazı diğer yüksek-enlemlerde yaşayan arkaik Homo türlerinin göreli olarak kısa distal ekstremite uzunlukları ve daha büyük bi-iliac mesafesi bu kural altında not edilmiştir. Bu vücut oranlarının ve kemik yapılarının iklimin etkisine göre evrimleştiği savlanmıştır. Bu hipotez, modern insanlar üzerindeki kemik ve iskelet çalışmalarında geçmiş yıllarda hem destek bulmuş hem de eleştirilmiştir. 2000 yılında yapılan bir çalışmaya göre modern insanların ekstremite kemik yapıları üzerinde sıcaklığın etkisinin günlük yaşantıdaki fiziksel aktivitelerin etkisinden daha fazla olduğu bulgusuna yer verilmiştir. 2004 yılındaki bir bilimsel makâlede ise insan davranışının ve eylemlerinin, iskelet üzerinde iklimden daha fazla etkili olduğu savunulmuş ve Allen prensibine eleştirel yaklaşılmıştır.

Göreli olarak erken hominin evrimsel tarihinde habitat sıcaklığı ve postkraniyal morfoloji arasında anlamlı bir ilişki kurulmuştur. Örneğin bazı formdaki iskelet yapıları literatüre “tropik vücut proporsiyonlarına sahip” şeklinde sıcaklık-ilişkili yorumlanarak geçmiştir. Ancak ilerleyen yıllarda bu iskelet yapıları üzerinde sürdürülen çalışmalar iskeletin birtakım patolojileri olduğunu ortaya çıkarmış ve bu iskeletin türün diğer üyelerinin değerlendirilmesinde kullanılamayacağı görüşü paylaşılmıştır.

referans:
https://evrimseltip.org/2...80%A2-ansiklopedik-bilgi/