bugün

siz baldurs gate, elder scrolls, rdr, gta oynarken herhangi bir karakteri seçebiliyorsanız, kozmik simülasyonu yöneten allah niçin böyle bir şeyi gerçekleştiremesin, hele ki onca ölüme anbean tanık olup hiçbir müdahalede bulunmamak üzere, dünyayı acı ve ızdırap çektiğimizi görmek için yaratmışsa.

yazar oysa eğer, siz sadece ilahi bir eğlence aracısınız.

bedeniniz ve ruhunuz, sadece kozmik bir eğlence aracı!

çektiğiniz her bir çile ve acıyla!

ve o da her oyuncu ve yazar gibi, kendi elleriyle yarattığı aciz bir yaratığın gözüyle eğlenmek isterken, onun metası haline gelemez mi?

descartesin kötü cininden kaçmanız ne kadar mümkünse, böylesine dehşet verici bir dünyayı yaratmış allahın iradesinden kaçıp sığınacak bir yer bulmanız o kadar olası!
dibinizdeki ağacın yapraklarından, kaldırımda etrafı seyreden bir kedinin gözlerinden, patronunuzun aşağılayıcı bakışları ardından bile sizi seyrediyor olabilir o.

ve istediği an, istediği insanın kontrolünü devralabilir.

tıpkı, Protagonist olarak yönettiğimiz herhangi bir game karakteri gibi.

mağaralarda yaşayan insanların böylesine korkunç bir gerçekçiliği hayal etmesi dahi düşünülemezdi, ama günümüz dünyasında mümkün!
aniden eşinizin suretine bürünüp, insanlar dahil dünyadaki her şeyi yok edip ben allahım dese ona inanmakta tereddüt ettiğinizde size napabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

yok ettiği her şeyi, geçmişte taşıdıkları mikroskobik bilgi kırıntılarıyla, saniyenin hesaplanamayacak bir diliminde yeniden yaratabilecek kudretteyken.

dünya simülasyonu olan haliyle devam ederken, siz sonsuz ateşi boylamış olursunuz!
O lanet telefonu telefonu yavaşça yatağın kenarına bırak ve gözlerini yavaşça kapatıp Uyu.
gerçekliğin ucuz bir kopyası olan ve npc leri aldatmak için tasarlanmış bir simülasyonda kedileri, ağaçları, sokak lambalarını, elektriği, havayı kontrol edip akıllı npc lere mesaj vermek için o objelerin bedenine girmeniz, kedi yahut ağaç olarak doğmanız mı gerekiyor peki? ya da suni havayla aynı bileşenlerden oluşmanız?

elbette ki, hayır.

allah, niye böyle şeyleri gerçekleştiremesin?

insan olmadığı, insan olarak doğmadığı ve aynı fizyolojik bedeni paylaşmadığı halde simülasyon üzerinden her birimizin kontrolleriyle oynayamaz mı?

onunla bir noktada karşılaşmış olamaz mıyız? hepimizi kast etmiyorum! sadece aramızdan birkaç kişi! allah, bu insanları varlığını, uyarılarını, mesajlarını fark etmedikleri için topyekün cezalandırıyor olamaz mı?
o, karar aldığınızı düşündüğünüz her saniye, bu ilizyonu yaratan beyniniz gibi, bilincinizi sınırsız ölçüde manipüle etme kudretine sahipse, siz dahil, farklı zamanlarda bulunan sayısız insana, bilhassa da muktedirlere kendi isteklerini ve düşüncelerini aksettirip, yayılmasını sağlayabiliyorsa, fikirlerine hak vermeyen toplulukları sefalete, perişanlığa, yoksulluğa itip cezalandırmaktan zevk alıyorsa, ve simülasyon hakkında konuşurken bile onun muhabbetini yapmamızı istediği konularla meşgulsek, bu ihtimali küçümsemek ne derece doğru olurdu?
ete kemiğe büründüm yunus diye göründüm....

diyen tasavvuf ehli yunus emre, mevlana, ibn arabi vb. ilkel ve çocuk zihniyetine sahip kişilere göre imkansız değildir. onlara göre zaten hiçbir şey imkansız değildir, öyle hayal ve masal aleminde yaşarlar. şairin mantığını eleştirmek anlamsızdır.
Ya oğlum Ramazan Ramazan...
böyle bir şeyin gerçekleşebileceğini günümüzün en büyük teknoloji firmaları nvidia, amd teyit ediyor, çocuklar değil!

simülasyonlarda, kontrol ettiğiniz karakter bir karınca olduğunda, vücudunuz aniden karınca vücuduna mı dönüşüyor?

karıncaya mı evriliyorsunuz?

karınca gibi düşünmeye mi başlıyorsunuz?

bunun için karınca yavrusu olmanız mı gerekiyor?

yoksa rakiplerine göre basit kelime, harf oyunlarıyla sınırlı olduğu için dijital bilgisayarların doğuşunda rol almış antika mantık oldukça sınırlı bir alana mı hitap ediyor?

"diyen tasavvuf ehli yunus emre, mevlana, ibn arabi vb. ilkel ve çocuk zihniyetine sahip kişilere göre imkansız değildir. onlara göre zaten hiçbir şey imkansız değildir, öyle hayal ve masal aleminde yaşarlar. şairin mantığını eleştirmek anlamsızdır "
yunus emre zamanında insanlar ruhun bedenden bedene sıçrayan bir cevher olduğunu zannediyordu, sene olmuş 2024, kafanıza geçirdiğiniz vr gözlükle daha önce hiç gitmediğiniz sokakları, caddeleri, tatil beldelerini gezebiliyor, sanki oradaymışçasına insan cümbüşüne tanıklık edebiliyorsunuz.

peki, bu perspektifi sunan gözler size mi ait?

ya da herhangi bir vücutla mı ilintililer?

hayır!
bedenden bedene sıçrama işi, nöromorfik çiplerden, analog devrelerden istifade ettiğimiz dijital bilgisayarlarda bambaşka bir boyuta yükseldi!

devasa haritalara sahip simülasyonlarda kontrol ettiğimiz karakterin çektiği acıları, üzüntüleri paylaşmak mecburiyetinde olmaksızın, onunla aynı aidiyet ve geçmiş duygularını taşımadan, aynı bedeni paylaşmadan yaşayabiliyor ve deneyimleyebiliyoruz.

yani allahın insan suretine bürünmesi için, insan bedenine hapsolması gerekmiyor, hatta bu kozmik simülasyon ölçeğinde bilgisayar başında oyun oynamaktan daha basit bir şey olmalıdır!
allah için niye imkansız diye birşey olsun ki?

1 günlüğüne bütün evrendeki zamanının durmadığını kim iddia edebilir? bizler ölümlü ve hiçbir şeyden haberi olmayan aciz canlılarız. o yüzden düşüncemiz ancak insani ve komik şeylerle alakalı. bir maymundan farkımız birkaç kromozom. ama ona roket bilimi öğretebilmek imkansız. evrende bizden daha gelişmiş canlılarla da karşılaşabiliriz onlar da belki bizden kat kat daha zekilerdir.

ki düşünün bir de allah var, her şeyin yaratıcısı.
Böyle bir soru ancak din, Tanrı, insan kavramlarına ya çok yabancı ya da tamamen yanlış anlamış kişiler tarafından sorulabilir.
Bu konularda temel bilgiye sahip beyinlerde böyle bir soru oluşmaz.
beyni yakacak soru.
eğer kozmik simülasyonun telif hakları allaha aitse,
yarattığı gerçekliğin tek sahibiyse,
hemen hemen her karakterin gözüyle yarattığı dünyayı seyredebiliyor,
işitebiliyor demektir.

dijital dünyanın sunduğu bu perspektif, allahın herhangi bir faniyle aynı gözleri paylaşması için, aynı bedene hapsolmaları gerekmediğini söylüyor!
gücünü saf bilgi ve sevgiden,
akıldan,
iyilikten,
doğrudan,
aydınlık ve ışıktan alan, her şeyin özüne işlemiş (taşıdığı mahiyetlerle tam zıttı olan karanlık şeytani güç gibi ) ilahi bir güce kim, hangi gerekçeyle mani olabilir hem?
ÇARPILCANIZ LAN. OĞRAŞMAYIN BÖYLE ŞEYLERLE TÖBE TÖBE, DENiLESi BAŞLIK.