bazı bilim adamlarının allah'ın varlığı konusunda ikiyüzlü davranması olayıdır.

bilim bir problemi çözerken eldeki verilere bakar. eğer veriler yeterli değilse bu verilerle bu problem çözülemez der ve daha çok veri bulmaya çalışır.

ama konu allah'ın varlığına gelince nedense bu şekilde olmuyor. bilim adamları ellerindeki verilerle allah'ın varlığını kanıtlayamayınca bu problemin cevabı henüz yok demek yerine allah yok deyip geçiyorlar.
allah'ı elle tutulur gözle görülür bir şey sanan meczupluğun düştüğü gülünç yanılgıdır.

bilimin önüne sınır koyamazsınız. eğer şurada allah var derseniz, bilim sınırlanmış, öteye gidemeyecek bir hale gelmiş demektir. sonsuz olan allah'tır. ve bilim, bu sonsuzluktan ilham alır her ne olursa olsun.

bir koordinat sistemi düşünün genç arkadaşlarım. sıfır noktasındasınız.
işte bilim, bu koordinat sisteminin her boyutunda eksi ve artı değerlerin sonsuza gittiği uzantıların üzerinde ilerler, gelişir. allah'ı koyacağınız yeri siz belirleyemezsiniz bi koordinat sisteminde. bu dinden çıkmaktır aynı zamanda.

bilim de eğer allah var derse, bunu kanıtlamak zorundadır. allah'ın varlığı bilimsel olarak kanıtlanamaz. bu uhrevi ve duygusal bir inançtır. bilim inançlarla uğraşmaz. bir bilim adamından da allah var lafı beklemek, olsa olsa hadsizliktir, zavallılıktır, çocukluktur.

öyle işte.
kontrollü deneylerle ispatlayamadıkları kavramları yok sayan, doğa üstü olayların mutlaka bilimsel bir açıklaması olduğuna inanan bazı bilimadamlarının, hiç bir dedli olmadığı haylde tanrıya inanmasıdır. Halbuki mesela duaların etkisini test etmek mümkündür ve edilmiştir, bir işe yaramadığı görülmüştür.