bugün

imkansız değildir, mevcuttur. görüşler farklı olsa da hisler aynıysa ve görüş zıtlığına rağmen birliktelik devam ediyorsa saygı duyulasıdır.
akepeli gencin halkın yanında saf tutanların solcular olduğunu anladığında daha mutlu olacakları birlikteliktir.
muhtemelen ilk başta siyasi konulardan konuşmayan iki kişinin aşkıdır. bir birlerinin siyasi ideolojilerini ( her hangi bir ak partilinin siyasi ideolojisi olduguna inanmıyorum ) öğrendiklerinden sonra aşklarının daha ağır basması durumu.
amcamla yengemin aşkı. bide meyveleri var bunların gülce dua diye. gayette mutlular. sandık aşkı etkilemez. (bkz: aşkın gözü kördür)
imkansıza yakındır...ilk canım cicim sonra kavga başlar olmaz.
akepe değildir o akape dir.
(bkz: başbakanım öyle diyo)
bir tanesine şahit olduğum ilişki. liseden beri sevgililer. ikidebir kavga ediyolar ve kimse geri adım atmıyor. sonra sarılıp ağlaşıp barışıyorlar....

çok gayce bir ilişkidir.
kız çirkin erkek yakışıklıysa olabilitesi vardır yoksa kız erkeği ezmeye çalışır dalga geçer kendi çapında. güya hümanisttir bi de bu.
devlerin aşkı arkadaş iki büyük ideoloji ve yaşam tarzının çakışması sonucu büyük bir parıltı ortaya çıkar lütfen vesile olalım hepimiz bu ışıktan faydalanalım.
Solcu kız belli bir amaç güdüyordur.

- ülkeyi bir yobazdan daha kurtarmak.
komikmiş.

görsel
Bir kere akepe değil onu öğreneceksin. Bizim iç tüzüğümüzde ak parti var ak ak ak! Bunu o olmayan cehapeli, mehapeli, hedapeli kestane tipli beyninize sokacaksınız.
Hiç bir şekilde cehenneme gireceğini bilse bile bir ak sevdalı ateist, komunist, terörist, paralelci ile aşk yaşamaz.
aşk denmez, akapeli denmez ve solcu da denmez. ahahh o zaman başlıkla ne alaka derseniz akp sempatizanı ve antikapitalist müslümancı, chp tarzı sol görüş değil de gerçek sol düşünceyi benimsemekte olan iki insanın birbirini tanıma isteği diyelim. akpli genç kıza aşık olur, (genç nşa da hiçbir kızla konuşmayacak kadar radikal müslümandır), yanlış anlamamasını 'temenni' ederek bikaç görüşme talep eder. eğer sınırını aşmışsa mazur görülmelidir, hiçbir kötü niyeti yoktur. ki gerçekten de yoktu, tanıdığım en iyi akpliydi. hatta bu konuda baya önyargılıyımdır, aşmama yardım etti. 'sen aşık olsan bile ben değilim, tek taraflı yürümez ki ikimiz de deli gibi aşık olsak bile bu işin varacağı nokta ayrılık hayata bakış açılarımız farklı' dedim ama dinletemedim, tanıyalım birbirimizi dedi, bide ona hiçbir şey hissetmiyorum desem de boş değildim.

arkadaş ortamında görüşmeye başladık, başta grup sohbeti olsa da zamanla ikimizin başabaş konuşmalarına çeviriyordu. hayatımda bana bu kadar zıt bir insan daha görmemiştim. nerdeyse hiçbir konuda uyuşmuyorduk, dedim ya biraz da önyargılıyım siyaset konuşurken sertleşebiliyorum, bana her defasında dediği şey, devlet büyükleri onlar sanki sen çıksan daha mı iyi yöneteceksin hataları da olacak evet ama ben bu ülke için çalışan kimse hakkında kötü konuşmam, hataları varsa yaptıkları iyi şeyler de var saygı duymalıyız 'itaat' etmeliyiz vs vs. telefonda 3 saat tartıştığımızı biliyorum. konuştuğumuz tek şey siyasetti kavga etmek değil ama o kadar salt fikir üzerineydi ki yani o kadar duygusuz konuşmalardı ki ikimiz de tolere edemiyorduk. bizim tartışmalardan sıkılıp giden insanlar oluyordu sözlük düşün.

zamanla bu tartışmalar suçlamalara dönüştü. ben onu 3 maymunu oynamakla, o beni gereksiz muhalefetçilikle ve anarşistlikle suçlamaya başladı. ki bunlar suçlama sebebi olamaz.

insan başkasının hakkında konuşmamalı diyor, eğer bu senin ülkense ve adamın yaptıkları senin toprağına senin insanına senin gelecekteki çoluk çocuğuna zarar veriyorsa sen ses çıkarmak zorundasin, yanlışa sessiz kalmak senin dininde de yok eğer o kadar dikkatliysen. ki sen bir anneyi çocuğunu seviyor diye tebrik etmezsin doğal olan olması gereken budur zaten. ama anne çocuğuna eziyet ediyorsa da dur demek herkesin görevidir. her defasında klasik akp zihniyeti yol yaptı diyor. etraf önceden çöp kokuyordu diyor, başörtülü kızlar artık derslere girebiliyor diyor. evet yol yaptı haklısın ama iş yol yapmaksa bu ülkede yıllarca chpde ulaşımla uğraştı, ben sinopta doğdum samsun sinop yolu önceden kaç saat sürerken şimdi evet 1.5 saatte deniz manzaralı mükemmel bir yolculukla geliyorsun, bu sinopa nükleer santral yapma saçmalığını örtmüyor, tüm ülkede elektrikler kesiliyorsa, biz kaybolan kedileri trafoda arıyorsak, hala aselsana giren mühendislere gidici gözle bakılıyorsa, 300 insanı öldürüyorsan (insan bu, bu şekilde örnek bile vermemiz bile gerekiyor, bizim insanlarımız öldü), tribünlere hepsinin kredi borçları kapandı, faizleri iptal edildi, gelir bağlandı diyip 8 ay sonra her evi tek tek arayıp borçları faizleriyle kadına çoluğa çocuğa giydirmeye çalışıyorsan, istanbulun içine etmişsen, saçmasalak yerlere gökdelenler dikmişsen bizim kalkıp o yola sevinmemizi bekleme.

başörtülü kızlar derslere girebiliyor evet ama zamanında muhafazakarlara yapılan her zulmü sen intikam malzemesi diye görüp farklı fikirdeki insanlardan başka düşünen gençlerden çıkarıyorsan bu makamının hakkını vermek değildir sabote etmektir. fırsat eşitliğini elinden alıyorsan, kendi vatandaşına çapulcu diyorsan, el sıkıştığın teröristlere göz kırpıp 14 yaşındaki çocuğa terörist deyip evlat acısı çeken anneyi yuhalatıyorsan, en kötüsü de ne olursa olsun bu ülkede neler neler yapılırken taş atıyor diye çocuğun öldürülmesini haklı bulursan ve o polisleri korursan, senin adamın gidip vatandaşı tekmeliyorsa, sen kendi ülkenden ya bu nasıl bir rezilliktir adama tokat atıyorsan, anaokuluna din dersi koymayı marifet sayarsan, osmanlıcayı zorunlu ders yaparsan kimse senin başörtülü kızlara verdiğin rahatlığa bakıp tatmin olamaz.

başörtülü bacıların varya? benim en yakın arkadaşım cemaat evinde kalıyor, bunca rezilliğe rağmen tek bir sabırsızlık yapmamış insan, o da başörtülü bacın değil mi, gece yarısına kadar bu ülke için gözyaşlarıyla dua ediyor, eğer sen o kızın evine polis gönderip arama yaptırıyorsan, seni seviyoruz cumhurbaşkanım diye bağıran kadınlar mı bacıların? hoş onları da 'polis bacıların' susturuyor, gözaltına alıyor ya neyse.

sen bu ülkede ezanın geç okutulmasını normalleştiriyorsan muaviye geleneklerini canlandırıyorsan, herkesi salak yerine koyup mitinglerde dalga geçe geçe anayasayı çiğniyorsan, evler açıp insanlara işid videoları seyrettiriyorsan, diyanete ayırdığın bütçeyi açıklayamıyorsan kötüsünün iyisi en azından ülkesi için bişeyler yaptı deyip mülayim olmamızı kimse beklemesin.

yolsuzluklara, sansürlere, yayın yasaklarına, yalan haberlere ve havuz medyasına girmiyorum. bunlara girmeye gerek var mı? herkesin gözü önünde olan ama nasıl olduğunu anlamadığım şeyler, nasıl bu kadar aptal olabiliyoruz? ve sen akpli orta yolcu muhafazakar insan, nasıl sakin ol diyorsun? yada güzellikleri de gör diyorsun?

benim babamın cemaatle alakası yok sözlük, olaylardan sonra sırf muhafazakar diye müdürlükten alınıp normal göreve getiriliyor?

amcam sözlük. amcam cemaate yakın diye sürülen valinin ardından görevi değiştirilmiş biri. ki valinin en güvendiği adamlarındandı, amcam beş vakit namaz kılan (namaz güvenilirlik ilişkisi kurmadım ama akp ve 'doğruları') ve kendimden çok kefil olabileceğim bir insan, kendi konumunda olan başka insanlar apartmanlar yaptırıyorlar, en az 5 evleri var, 130 milyarlık arabalarla geziyorlar, sözlük benim amcam bir ev almak için yıllar boyu neler çekmiş insan. almaya çalıştığı ev 2 oda 1 salon en dandik yerlerden birinde, son krediyi ödedi, olaylar dolayısıyla rütbesi elinden alındı, soruşturma başlatıldı, karalama kampanyaları ve zedelenen itibarı. amcam her şeyini kaybetti sözlük, karısı onu terk etti, amcam yıllar boyu zorla aldığı evi çocukları rahat etsin diye karısına birakıp annesinin evine geldi. şimdi 45 yaşında adam annesinin evinde kalıyor, evsiz. ailesiz. çocuksuz. ne suçu vardı? sonra sakin olalım evet. oluruz.

olanlardan belli bir kesim dışında herkes etkilendi. akpli olmayan herkes, yine yakın arkadaşımın babası sivil polis. yıllarını verdiği birimden alınıp trafiğe verildi? arkadaşımın babası namaz kılmayı gericilik kabul eden hayat görüşüne sahip. onun suçu neydi böyle biri nasıl cemaatçi olsun adam düşman zaten? adamı depresyona sürükleyen bütün çevresinden koparan şey neydi? onu paralelci diye suçlatıp arkadaşlarına boykot ettirecek ne yapmıştı o merak ediyorum?

annesi yeni doğum yapmış bir arkadaşım, doğu görevinden yeni gelmiş bir adama ikinci kez doğu görevi çıkarıp yeni ve zorla kurdukları düzeni bozduran suç neydi merak ediyorum? ki bunlar sıradan bir vatandaş olarak sadece kendi yakın çevremde şahit olduklarım. bizim gibi sıradan insanlar bu kadar etkilenmişlerse ben bu ülkede olanlara 'anlayışlı' yaklaşanların vicdanlarından şüphe ederim.

neyse işte sözlük birden kendimi kaptırdım da konumuz aşktı dimi. aşktan konuşmamız gerekiyordu. işte bizim tek konuşabildiklerimiz bunlardı. yani ona hoşlandığım çocuk gözüyle sadece ilk gün bakabilmiştim, sonra sadece akpli profiliyle karşımdaydı. olaylar onun açısından ise daha farklıymış, benimle alakalı planlarını duyuyorum, geleceğe dair aldığı kararlar filan. tabi bunları duyunca konuşma ihtiyacı hissettim. sen bu durumdayken arkadaş filan kalamayız, bizden bir gelecek de olamaz, bikere sen yanlışa yanlış dememem gerektiğini söylüyorsun dedim, benim hayatım bunun üzerine kurulu dedim. uzun bir konuşma yaptı, dedim ya gerçekten iyi bir insandı, ben yeterince konuşmuştum o zamana kadar zaten.

''yapılanların ben de farkındayım, sadece tepkiyi doğru yerde dile getirmemiz gerektiğini söylüyorum, seni sakinleştirmeye çalışmam da seni korumak amaçlı bu kadar sivri olmamalısın, ama eğer sen ben böyleyim değişmem diyorsan, ben de arkanda olacağım. evet hayal ettiğim gibi biri değilsin, birlikte olmak istediğim insan profilinle tek ortak noktan yok. ama aşığım, yapacak bişey de yok. ben aşkımın arkasında duracağım, evet öne çıkman, sakin biri olmaman ve görüşlerin bana ters, ilgilendiklerin de bana ters, sen tamamiyle bana terssin ama ben taviz vereceğim, belki sen de beni seversin ve anlaşma yolu buluruz... haklısın fazla muhafazakarım ama seni desteklemediğim konular yine senin için olur. bir şeyi yapmanı istemiyorsam sana saygı duymadığımdan yada bana ters geldiğinden değil, sana bişey olmasın diye istemem. seni olduğun gibi seviyorum, değiştirmeye çalışmam, evet benim için önemli olan şeyler olduğu gibi senin de olduğunu biliyorum ve bu olgunluğu gösterebilirim. sen (geziyi kast ediyor) olaylara karışıp zarar verenleri savunuyorsun (önceden çok daha keskin sıfatlar kullanıyordu baya şaşırmıştım) bense onların vatan haini olduğunu düşünüyorum, benim vatan haini diye baktıklarımın arasında sen de vardın, bundan sonra da olacağını biliyorum, sana her defasında gitme diyeceğim bunu bil, gideceğini bile bile, ama sen de sırf sana bi zarar gelmesin diye seninle geleceğimi bil. seçtiğimiz yollar faklı olsa da, varmak istediğimiz yer aynı...''

ne diyebilirim ki sözlük? akpli genç solcu kız aşkına yakın bir hikaye. tam akpli olmasa da, tam solcu olmasa da, tam aşk olmasa da. eminim okuyan olduysa bir fikri de olmuştur. onun fedakarlıkları çok büyüktü evet, ama eğer sevmeyi ve birlikte olmayı deneseydik benimkiler de büyük olacaktı. evet o koyu akpli değildi sadece ılımlı ve aşırı dindar ve aşırı polyanna bir insandı, ama bu bizim ortak konularımızın genişleyeceği anlamına gelmiyordu. kitaplar hakkında bile konuşamıyorduk ki, italyan bir yazarın kitabını okuduğumu görünce bikaç soru sordu. gerçekten çok severek okuyordum heyecanla anlatmaya başlayacakken, dinlemeden 'sezai karakoç, necip fazıl gibi kendi değerlerimizden yazarlarımız dururken yabancı edebiyatı okumak batı özentiliği ve yalakalığı gibi geliyor' dedi. ne diyebilirim ki? tiyatro kursumda olan bir olayı heyecanla anlatacakken, sözümü kesip: 'kendini geliştirmen için kursa gitmen faydalı tabi ama ilerde oyunculuk yapmayı düşünmezsin dimi' ???

onun hayalleri birlikte olduğu insanla neydi hala anlamıyorum ama ne onun istekleri bana uyacaktı, ne benim isteklerim ona. biz tatile bile gidemezdik ki sözlük, eğlence anlayışımız bile uymazdı ki. çok doğru söylemişti evet, yollarımız farklı olsa da varmak istediğimiz yer aynıydı, ikimiz de iyi şeyler yapmak istiyorduk, ama birlikte yürüyemedikten sonra aynı yere varsan ne olur ki? belki çok sevebilirdim ama denemeye değer miydi? hem bir tarafın kalbi diğer kalbi de canlandırır mıydı? hiçbirini bilmiyorum. ama tek bildiğim şey her işte bir hayır olduğu. iyi ki öngörülerime güvendim, eğer deneme kararı alsaydık, şu an yanımda olan adamla tanışamazdım. birliktelik olması için uyumun ve karşılıklı sevginin değerini doğruladım. onun da gerçekten seveceği ve mutlu olacağı bir insanla tanışacağına eminim, tıpkı benim gibi.