bugün

ailesini maça davet eden sporcu için tam bir hayal kırıklığı. eğer sporcunun yaşı da küçükse, yan etkisi daha da tesirli olan bu vahşete tanık olmak, aile için gerçekten üzücü.

çocuğunu sportif faliyetlerden geri kalmaması için basketbol, futbol gibi kurslara yazdıran ebeveyn, maç günü geldiğinde tribünlerdeki yerini alır. koç, sahaya çıkacak ilk beşi sayarken ismin okunmamasıyla hayal kırıklığına uğranmış ama ümitler maçın ilerleyen dakikalarına bırakılmıştır.

kenarda oyuna girmeyi beklerken arada sırada aileyle göz teması kurulur ve tribünden el sallayan anneyi gördükçe oyuna girme isteği daha da artar. ancak koç, sahada hayvan gibi döktüren takımı izlerken kenarda oturan oyuncuyu unutmuştur orda.

maçın kazanılmasına ve tüm arkadaşlarının sevinmesine rağmen genç sporcu için gün, kabus gibi geçmiştir. üzüntü ve hayal kırıklığını belli etmemeye çalışarak ailenin yanına gidilir ve ne konuşulacağı bilinemez. "nası oynadık ama... " dicek hali yok ki maçı başkaları kazandırdı.

annenin, çocuğunun terini silmek için maçın başından beri elinde tuttuğu havluya takılır göz. gerek kalmadı ona. günün tek kazancı, oğlunun üzüldüğünü farkeden babanın hiç terlememiş yanaktan aldığı makas olmuştur.
Cok kotu bir durum olsa gerek. (bkz: ailenin izlemeye gelmedigi macta 3 gol atmak)
bu olayı yaşayan adam kulübeden hava almaya bile çıkmaz,çıkamaz..sürekli ağzında "yıkıldım,ulan ben" vs sözler dolanır.