bugün

insanın ne olursa olsun arkasında olacağını bildiği, sana karşı merhamet taşıyan bir arkadır, en temel insani bağdır. yetiştirme yurdunda yetişen kardeşlerimize sorsak ancak biraz anlarız bunun kıymetini ve koşulsuz sevginin insan için ne kadar mühim olduğunu.
koşul koyarlar onlar, kızarlar yerine göre elbet, ama gel gör ki bir dara düş ilk yetişecek olanlardır onlar.
insanca yaşamak istiyorsak, aile olgusuna tehdit oluşturan her şeye karşı olmalıyız, nitekim tüm dinler bunu emreder. saadet aile ile başlar.. yaşam gibi!
Ben de yeri cok farkli olan muessese. Sadece iyi gunde kotu gunde yaninda olabilecek insanlar toplulugu. Simdiye kadar seni soyle sevdim bitanesin sen diyen sevgilerime, arkadaslarima her zaman ailemle kesisen bir sey istediklerinde 'hayir' dedirten unsur benim icin aile. Gecen gun neseli ayaklari seyretmeye gittik maaile. Tabii annemle biz baska filme gircez desekte olmadi, hepberaber girdik filme. film cikisi kucuk kardesimin 'aile sevgisini anlatiyordu vs vs' gibi konusmasi her seye degdi. Iyi ki varlar. Ayrica tum kaprislerime katlanan babam sen de iyi ki varsin. Not: her aile bir degildir. Genelleme yapmiyorum.
özel mülkiyet ve tarımın ürünüdür. ilk insanlarda her türlü kuraldan münezzeh cinsel yaşantılar vardı. anne, çocuk, bacı gözetmeksizin, klanın içerisindeki herkes, herkesle cinsel yakınlık kurabiliyordı. amiyen deyiş ile, "kimin eli kimin cebinde belli değildi" bu durumda baba belli olmadığından, çocuklar toplumundu. (bkz: kibbutz)
zamanla, mülkiyet ve miras haklarının sürdürebilmesi için, tek eşlilik anne ve babası belli olan çocuklar yetiştirmek gerektiğinden, aile kavramı ortaya çıkmıştır.
iyi ve kötü gününde yanında olan ana baba kardeşten oluşan müessesedir. vazgeçilmeyendir, bağdır.
anne baba ve varsa kardeşten oluşur. en güzel günlerin ailenle geçer. ve ne olursa olsun herhangi cihanda kankanda olsa sevgilinde olsa onların yerini tutmaz. onlar seni asla yarı yolda bırakmaz. kankan gider sevgilin gider ama ailen hep senin yanındadır bazen aynı şehirde yaşamasan bile onlar yanındadır bilirsin. kimseye değişmem. asla.
aslında buraya yazılabilecek bir çok şey bulunan fakat carriye roxalina'nın "entry'i klavyemden alması" ile
(bkz: aile/#8675583) helal olsun diyip buraya sadece tanım girerek bitiriyorum.

tanım: bir gencin gelişmesinin önündeki en büyük engel olan kurum.
anlayamadığım oluşumdur. ulan bir gün öldürmek istiyorum aradan 10 snye geçince gene dayanamıyorum, nası insanlarsınız lan siz, azıcık akıllı olun.*
kimisi için * hiçbir şey ifade etmeyen kurumdur.

kimi aileler için hayırsız evlatlar varken kimi evlatlar için de hayırsız aileler oluyor.
bir neslin geleceğini şekillendiren aile, iyisiyle, kötüsüyle huzur bulanan kutsal bir ortamdır.
çocuklarını büyütmek için her fedakarlığa katlanan, yine o çocuklarının her şeyine karışıp, boktan tercihler yapmalarına sebep olan, hayatlarının içine sıçan kurum.
belki de bir insanın hayattaki tek başarısıdır. aile kurmak zordur gerçekten. günün tüm yorgunluğuna, hayatın akın akın boğucu emvacına karşı akşamın bir vaktinde seni gülümseyerek karşılayan sıcacık bir eş ve onun gülümsemelerinde unuttuğun kötüye dair her şey.

aile kutsaldır, toplumun bilmem ne taşıdır gibi bilindik şeylerden bahsetmiyorum. ya da kiminize göre allah'ın sahte vaadi olduğunu iddia ettiğiniz cenneten, ırmaklardan gılmanlardan, libido tanrıçaları hurilerden bahsetmiyorum. aile... cennet budur.

tepende dolanıp duran muzır çocuklar, hatta yemek yerken uyurken bile. hatta sevişme imkanı bile bırakmayan o sevdiğin kadınla. insan üşür be hemde çok üşür. birkaç yıl evveldi. sanıyorum şubat ayı. sabahın köründe dikiliyorum bir yerlerde, mecburum. o kadar üşümüşüm ki tahminen 200 metre uzağımda müstakil bir gece kondu vardı. dumanı nasıl tütüyor bir görseniz, ah şimdi orada olsam demiştim. bu keşke bile ısıtmıştı içimi. işte ailede böyle. hayat üşütüyor insanı. dursun diyorsun bir yerden sonra.

görsel

böylesine bir kutsal halka durduruyor sanki hayatı. hem de her şeyi.

ben buna inanırım hep, insan birçok şey için çabalar, savaşır. okulda savaşır, iş hayatında savaşır, sosyal ilişkilerinde savaşır. ve orada başarıdan saydıkları, aslında o kadar da başarı kapsamına alınacak şeyler değildir. insan savaşır, bir tek şeye malik olur, en değerli şeye. aile'ye.

ibnesinden abazasına, şakirdinden sekülerine, ateistinden şeriatçısına, ırz düşmanı namussuzundan, hatta su katılmamış orospu çocuğundan, halim selim bir adama herkesin ama herkesin bir tek zaafı var. aile...

isterdim hem de çok isterdim şöyle bir oğlum olmasını;

görsel

sonra dünyalar tatlısı, koklamaya doyamadığım bir kız çocuğu, nur saçan bir kız çocuğu mesela;

görsel

tüm bunları isterdim yalan yok. ki bunun için çabalıyorum şu anda. bunun için geri döndüm. asla benim olamayacak biri için. söz verdiğim için. yoksa tüm bunlar hayaldi oysa ki. belki olmayacak duaya amin diyorum şu sıralar. ama huzur buluyorum bana ait olmayan aile fotoğraflarına baktığımda bile.

sonra eş.... hakikatende yuvayı dişi kuş yapar be. kadınlarsız bir hiçiz aslında. geçin o maço erkek mavralarını, erkekler kadar güçsüz yaratıklar var mı şu hayatta. bilek gücünden bahsedecekseniz ondan sığırda da var öküzde de. ama duyguları yok. zayıfız oğlum kabullenin lan işte.

hayatının merkezine koyabildiğin, o varsa her şey var dediğin, gözünün yaşını silmen için bir sebep, yeniden yaşaman için... küçücük, minicik bir kadın. kadınım. bunu defalarca yılmadan ama en samimi haliyle söyleyebileceğiniz bir kadın. sanki en büyük zenginlik bu. sanki en büyük servet sıhhattanda evvel, sıcacık bir aile. en azından benim için öyle. şu hayatta kaç dikili ağacınız var ki, yazdığınız şiirler, kazandığınız okullar, başarılarınız, o boktan kariyer manyaklığınız. ne önemi var tüm bunların?

görsel buna sahip değilsen sil at her şeyi, yırt at diplomalarını...

o tan yeri karasın tenine karanlık bir oda da baktığın bir kadın. simsiyah bakışlarından kendini alamadığın, ses tonunu ezberlemeye çalıştığın. susup susup, bir kez daha dokunduğun, yine sustuğun, bir kez daha sevdiğin bir kadın. işte cennet bu olsa gerek.

isterdim o'nu size resmetmeyi ama imkanı yok. ben anlatamam, zaten sizlerde anlamazsınız.

hoşçakal yaşanmamış mutluluklarım... hoşçakal...

imkansızlıkların acı eşiğine rağmen, yokluğu da paylaşmak için yemin etmiş bir aileye sahip olmak adına birkaç dakika bakın şu fotoğraflara...

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
Sperm bankaları yaygınlaşır; sperm ticareti gelişir; AiLE biter! Peki yerine ne gelir?
http://galeri.uludagsozluk.com/r/aile-345651/
görsel
hayatınız boyunca yanınızda olan ve her isteğinizi hiç geri çevirmeden yerine getiren, her türlü saçma sıkıntılarınıza çare bulmaya çalışan , destek veren, yanlarındayken yüzünüzden gülümseme eksik olmayan, içinizi huzurla dolduran vazgeçilmezlerdir, hayatta en önde gelen en önemli olanlardır.
şereftir. isminin korunması ise namustur. sen ölürsün, annen, baban ölür ama bir tek aile ismi kalır. aileyi güçlü tutmak ve ismini şereflendirmek, böylesine hassas bir konuda ise yapılması gerekendir. övünmek gibi olmasın; benim gibi aristokrat ve güçlü bir aileden geliyorsanız, annenizin ya da babanızın size büyüdüğünüz zaman anlatacağı şeydir bu.
yeri farklı olan.kiymeti her zaman bilinmeyen. o kadar bazen kızılsa da, kıyılamayan.
özlenen ..

bir de kardeşin gibi gördüğün dostunu içine alırsa, yeri çok daha başkalaşacak olan.
bazen yazarlarının ölen anne babalarına yazdığı yazılara denk geliyorum.

sonra o kadar korkuyorum ki.

artık eşşek kadar olsam da istediğimde annemle uyuyabileceğimi biliyorum. ya da babama şımarıkça davranabileceğimi. sanırım artık çocuk değilim ve ben bu yazıları okuyunca gerçekten çocuk olmak istiyorum. o kadar derin bir özlem ki bu. keşke çocuk olsam klişesinden bile uzak bir keşke çocuk olsam özlemi...

keşke hep çocuk olsam. banyodan sonra sobanın kenarında annem saçımı tarasa, sonra babam gelse, yemek yesek. televizyon izlesek, kumanda hep onda olsa. ödevlerimi yapmadığım için ertesi günü düşünsem. ve tek derdim bu olsa.

karnım ağrıyor.
önemli. hem de çok önemli.
insan atarlı olduğu dönemlerde hayatın burnuna dikine gitmekte ısrar ettiği şeylerde olduğunu sanıyor. onlara değer atfediyorsun. aile geleneksel bir tabu olarak gözüküyor gözüne. sonra bir karışıyorsun insanların içine. karışmak ki ne karışmak...
yok lan valla yok. çok defa söylemişlerdir size ama yine söyleyeyim. aile her şeymiş oğlum. valla lan. bunu öğretti hayat.

babanın çemkirmesine, bıyık altından küfretmesine kızardık ama. onlar bile özleniyormuş lan. yalnızlık iyi. valla iyi.
ama daimi yalnızlık acıtıyor içini bir yerden sonra.
hep aynı lan. kızlar gelir, bizim oranın çocukları falan. kova yaparız önce, sonra sütyenler çıkmaya başlar. sonrası malum. ee? hani huzur? hani samimiyet?
aile çok şeymiş lan. valla öyleymiş.
dağılıp da yeniden birleştiğinde ekşimiş yoğurt tadı veren kavramdır.
yaşama amacın ne diye sorulduğunda tereddütsüz cevap olarak verebileceğim, hayatımdaki en değerli kavram.
artık hayatımda olmayanlardır. çaresiz olmak ne zormuş anne kokusuna hasret kalmak..

hayat yine dayanıcam bana yaşattıklarına inat...
gücü gücünüz olan, size kattıkları veyahut istemli ya da istemsiz katamadıklarıyla önce fiziksel olarak oluşmanıza öncülük eden sonra ruh ve zihin dünyanıza dedikleriyle özellikle aldığı tavırlarıyla yön veren değerler bütünüdür.
Ortak özellikleri olan matematiksel nesneler kümesi.
güvendiğin ilk kişiler.
doğduğum evi göstermişlerdi. tadilat görmüş hali bile baraka diye nitelenecek bir ev. gökyüzü her daim görünürmüş. ta ki babam şeffaf muşamba üstüne siyah muşamba çekesiye.kapısını itsen açılırdı demişlerdi.

bir seferinde bir uyanmışlar kapı açık telaşla elini kenardaki pantolonunun cebine atmış -içinde çeviriyorum çeviriyorum tek kuruş yok diyor. tek sermayesi gitmiş başlamış düşünmeye. annem son bir hareketle pantolunu yoklamış -burda ya demiş. meğer babam telaşla çevirip çevirip aynı cebi yoklamış. ben bile uyanmışım o ara gülücük atmışım.

hiç el işinde çalışmamış babam. limon satmış kıvırcık satmış hiç el işinde çalışmamış. kaynatılmış mısır satarmış bi bize yedirirlermiş. kendileri yiyemezmiş korkudan şimdi o günleri anıp gülerler -korktuğumuz şeye bak sanki bi mısırla batacaktık derler.

annem içme suyunu 7-8 km lik mesafeden el arabasıyla getirirmiş. biz tabi çocukluk arabanın içine doluşurmuşuz üç kardeş. kadıncağız giderken boş bidonların hafifliğini bile yaşamamış. giderkende ful gelirkende ful.

babamın dizlerinin üzerine oturamamasını(sebebi soğuklarda pazarda çalışmak) ama buna rağmen hala yemek masası değil sofrada yemek yemede ısrarı devam eder.

işim gereği şehir dışında çalışan biri olarak her eve geldiğimde senelerdir yokmuşum gibi karşılanmaktır aile olmak. kaloriferli evde ısınamıyorum diyen anne sanki işe gidecekmiş gibi erkenden kalkan baba. son kavgayı ne zaman ettiğini unuttuğun kardeş.

aile herşeydir.