bugün

Ruslarla savaştık ingilizlere Kıbrıs'ı verdik. ispanyollara da Çankırı'yı verseydik.
karşılığında cariye felan almıştır belki.
Halen ama abdülhamit ülkeyi o kadar ayakta tutmuştucular var lan.

Bunu insanların bilmesi de büyük bir gelişme tabi.
Çorum yozgat dururken edilecek iş miydi.
abdulhamid en sevdiğim padişahtır. bazı onaylamadığım durumlara izin vermiştir kendileri, yine aynı şekilde mısır ı ingilizlere kurşun sıkmadan teslim etmiştir.
Siz bana; kendi askerimiz tüm cephede yenılmısken nasıl kadınlarla, çocuklarla düşmanı yurttan kovmusuz onu izah edin. Antep, maraş, Urfa, Afyon, Erzurum, Bitlis düşman elinde ve askerimiz yenilmiş ve biz düşmanı yurttan kovmusuz sonra geçmişine söven bir rejimle devlet olmuşuz.
doğubeyazıt'ı ruslara vermemek için kıbrıs'ı ingilizlere vermiştir.

ek: 93 harbi sonrasında berlin antlaşması imzalanırken doğubeyazıt'ı ruslara vermemek için kıbrıs'ı ingilizlere vermiştir. bu tarihi bilgiyi eksilemek neyin kafası...
ne güzelmiş duydunuz mu doğubeyazıtı ruslara vermemiş için kıbrısı ingilizlere vermiş.

bide marşta diyor ya iki karış toprak vermedi diye * *

evet atatürk de anadolu yu almak için istanbulu verdi zaten...(!)
Büyük devletlü sultan abdülhamit han hazretleri Ülkeyi o kadar iyi yönetmiştir ki, ruslar istanbul kapısına dayanıp, hazine tam takır kalınca para ve ingiliz koruması için kıbrıs'ı satmak zorunda kalmıştır.
O zaman yüz bin gibi oldukça önemli bir türk nüfusa sahip, türk adası öylece verilmiş. Binlerce türk aile ingilizler'in insafına, daha doğrusu insafsızlığına bırakılmıştır.
"Padişah isterük!" diye çığıran çomarların biraz beyni olsa, halkın padişah için çöp kadar değeri olmadığını bu olaydan bile anlayıp, ders çıkarabilirler.
ingilizler'in Kabaran iştahı; Geliyoruz 1878'e. Kıbrıs'ta 300 Yıldan Fazla Süren Osmanlı Hakimiyeti, 93 Harbi (1877-8) Sonunda ingiltere'nin iştahını Kabartır. Bu Tarihte Osmanlı Devleti Tarifsiz Zorluklar içindedir Ve ingiliz Emperyalizmi için Akdeniz'de Bir Üs Sahibi Olmanın Tam Zamanıdır. Üs Bahane Tabii. Asıl Derdi, Osmanlı'nın Yaklaşan Ölümünde Sahneye Daha Yakın Bir Sandalyeye Oturabilmek Ve Parsayı Ruslara Kaptırmamaktı. Bu Süreci izninizle Biraz Açmak istiyorum, Zira Kitaplarımızda Yuvarlayarak "Abdülhamid Kıbrıs'ı ingilizlere Verdi" Diye Geçiştirilen Olayın Bilmediğimiz incelikleri Var.
Sultan Abdülhamid'in El Yazısı Ve imzasıyla (Sol Üst Başta) Kıbrıs'ı "Hukuk-I Şahaneme Asla Halel Gelmemek Şartıyla" ingiltere'ye Vermeye Razı Olduğuna Dair Belge (Başbakanlık Arşivi).
Abdulhamit Neden Kıbrıs'ı ingilizler'e Verdi; Bir Kere istanbul'un Burnunun Ucuna Kadar Gelmiş Olan Ruslarla Yapılan Yeşilköy (Ayastefanos) Antlaşması Kelimenin Tam Anlamıyla Bir Felaketti.

Topraklarının Üçte Birini Kaybetmiş, Balkanlar'daki Topraklarıyla Bağlantısı Kesilmiş, Üstelik 245 Milyon Altın Tazminat Ödemeye Mahkûm Edilmiş Olan Osmanlı Devleti'nin itibarı Da, Ekonomisi De Yerle Bir Olmuştu.

Devlet, Tabir Yerindeyse Çökmüştü. işte Bu Çöküşten Bir Çıkış Yolu Arayan Osmanlı Devleti'ne Güya Bir Dost Eli Uzandı. Dışişleri Bakanı Salisbury, Büyükelçi Layard'a Mektup Göndererek Rus Tehdidine Karşı Osmanlı'ya Yardım Edecekleri, Bu Hizmetlerine Karşılık Olarak Da Kıbrıs'ı istedikleri Teklifinde Bulunmuştu. Ancak Henüz Tahtta 2. Yılını Geçiren Abdülhamid'in, Mabeyn Müşiri (Genel Sekreteri) Eğinli Said Paşa, Bu Mektupları Önceden Okumuş Ve ikna Olmuştu.
Padişaha Gidip Konuştu Ve Ona Telkinde Bulundu. ingilizlerle Antlaşmanın Yapılması için Elinden Geleni Ardına Koymadı. (Eğinli Said Paşa'nın Hatıratı, Bengi: 2011, S. 36.) Onunla Kalsa Yine Neyse.

Sadece 41 Gün Başbakanlık Yapmış Olan Kara Sadık Paşa Da ingiliz Tekliflerinin Kaçırılmaması Yolunda Layard Tarafından ikna Edilmişti. Hatta Etraftan Yükselen itirazları Da Susturan Sadık Paşa, Devletin Çıkarının ingilizlerle Anlaşmakta Olduğunu Açıktan Açığa Savundu Ve 36 Yaşındaki Sultan Abdülhamid'i Baskı Altına Aldı. Böylece Bir Yandan "ingiliz" Said Paşa'nın, Öbür Yandan ibnülemin'in ima Ettiği Üzere ingilizlerden Muhtemelen Rüşvet Alan Sadık Paşa'nın Gayretleriyle Antlaşma imzalanma Aşamasına Geldi.
Anlaşma Metnine Eklenen Şart

"Hukuk-I Şahane" Abdülhamid Yağmurdan Kaçarken Tutulduğu Dolunun Ne Olduğunu Biliyordu. ingilizlere Hayır Dese, Ruslar Yeşilköy'deydi, Her An Başkente Yürüyebilirlerdi. Evet Dese, istanbul'u Kurtarmış Oluyordu Ama Kıbrıs'ı Kurdun Pençesine Teslim Etmiş Oluyordu. Bir Şeyler Yapmak için Kıvranıyordu Genç Sultan. Tuttu, Kraliçe Victoria'ya Mektup Yazıp Bir Şeyler Yapmasını Rica Etti.

Sonuç Alamadı. Ne Yapıp Edip Hem Tazminatı Düşürmeli, Hem De Balkanlar'daki Topraklarına Bir Geçit Açmalıydı. Berlin Kongresi'nde Ruslarla Yapılan Antlaşmanın Lehimize Değiştirilmesi ihtimali Belirmişti. Bu Fırsatı Kaçırmak istemiyordu.

işte O Sıkıntılı Çırpınış Günlerinde işgalin Geçici Olması Ve Rusların Kars, Ardahan, Batum Gibi Vilayetlerden Çekilmesi Halinde ingiltere'nin De Kıbrıs'tan Çıkacağını Taahhüt Etmesi Şartıyla Antlaşmayı imzalamak Zorunda Kaldı. Tarihler Yine Sıcak Bir Temmuz Gününü Gösteriyordu:

15 Temmuz. 133 Yıl Önceydi. Antlaşma Metnini Masasına Koydu. Bir Şart Daha Eklemek istediğini Söyledi.

O Şart Sayesinde Kıbrıs'a Müdahale Edildi; Bu Şart Layard'ı Şaşırttı Ama Abdülhamid Kararlı Görünüyordu. Yazılı Bir Güvence istiyordu. Kabul Ettiler. Bunun Üzerine Sol Üst Köşeye Kendi El Yazısıyla Şunları Yazdı Ve Altına imzasını Attı:

"Hukuk-i Şahaneme Asla Halel Gelmemek Şartıyla Muahedenameyi Tasdik Ederim." Altına Da Büyükelçinin Sözleri Yazıldı. Bu Antlaşmayla Padişahın Haklarına Asla Halel Getirilmeyeceğini Beyan Etti. Nitekim Berlin Kongresi'nde Borcumuz Düşürüldü, Makedonya Ve Arnavutluk'a Doğu Rumeli Diye Bir Geçit Açıldı Ve Devlet Nefes Aldı.
bazılarının görmek istemediği gerçek.

neyse ki cumhuriyet, 1974'de adanın yarısını geri alabildi.

cumhuriyetten uzaklaştık ve yine benzeri haberler (bkz: 16 ada yunanistan a geçti iddiası)
(bkz: süleyman şah türbesinin taşınması)
Ulu Hakan II.Abdulhamit Han, Kıbrıs için ingilizlere Öyle Bir Anlaşma imzalatmış ki, Bugün Kktc'ye Müdahale Etme Hakkı Doğmuş oldu ;

işte Abdülhamid 30 Yıl Devam Edecek "Kurtlarla Dansı"Na Bu Şartlar Altında Başladı. işte O Asla ihlal Edilemeyeceğini Belirttiği "Hukuk-i Şahane", Yani Padişahın Simgelediği "Devletin Hakları", Lozan'da Unutmuş Olsak Bile Şehit Fatin Rüştü Zorlu'nun inanılmaz Mücadelesi Sayesinde 1958'de "Garantörlük Hakkı"Na Dönüştü Ve 1974'te O Haklar Sayesinde Kıbrıs'a Müdahale Edebildik. Bugün Lozan Sayesinde Değil, 1878'deki O Şart Ve 1958'deki Zorlu-Menderes ikilisinin Gayretiyle Kazanılan Hak Sayesinde Oradayız. Ne Yazık Ki, Abdülhamid Öldükten Sonra Öldürüldü, Diğer ikisi idam Edilerek. (vakit gazetesi)

https://tr-tr.facebook.co...%C5%9Fki/210977352286008/
sebebsiz yere vermedi elbette 93 harbinde ruslar yeşilköy'e kadar gelince mecbur kalınmış ingilizlere kıbrıs toprakları vaadi karşılığında istanbul'a ingiliz donanmaları yerleştirilmiş ruslar olası bir ingiliz savaşını da göze alamayınca savaş bitmiştir, kısaca mecbur kalındı.
başlığa konu olunca götü tutuşan yobazların bin dereden su getirerek izah etmeye çalıştıkları ihanettir.

yobazlarda bir telaş bir telaş!.. şunların haline bakın! vatan toprağının şuna buna peşkeş çekilmesini "incelikler"le haklı göstermeye çalışıtorlar.
kıbrıs aslında ingiltere ye kiralanmıştır, yani de jure değil de facto verilmiştir. elbette ingiltere beklendiği gibi dünya harbi yle beraber kıbrıs ı ilhak etmiştir.

bu kiralama diplomatik açıdan pek lehimize gelişmemiştir, zira ermeni isyanları süresince bu defa da ingiltere osmanlı ya savaş açma tekliflerinde bulunmuş, bu kez de rusya buna yanaşmamıştır.

berlin antlaşması da osmanlı devleti nin diplomatik başarısı değildir, rusya nın balkanlarda siyasi alan kazanmasından çekinen avusturya nın endişelerini giderme çabasına bismarck dokunuşudur.

buna ek olarak tunus un fransa ya verilmesi de ayrı bir garipliktir.
büyük hükümdarın işidir. evet.
olur öyle şeyler bazen. denge politakasi uyguladigimiz dönemlerdi kim daha az silkecekse ona yakasiyorduk. el kol bagli, asrin en siyasi padisahi olsa da yaoacak birsey yok.
zamanın ak parti'li kafasına sahip olmasından olabilir.
kafirlerle iş birliği yapmış sözde islam halifesi icraati.

aynı zamanda en çok toprak kaybeden osmanlı sultanı 2. abdülhamittir.
Abdülhamit ın bir sözü var hep diyorlar.

Kanla alınan toprak kan ile verilir. Bu tarz bir şey olmalı.

(bkz: adama sorarlar) ulan hanı kan ile toprak veriyordun olay ingilizler olunca yemedi mi?

Zaten o kadar toprak kaybetmese adam çoktan düşmüştü o tahttan.
denge? neyin dengesi amk!

ruslar zaten boğazına kadar sokmuş, yıldız sarayinda aazımızın tadı kaçmasın diye ingilizlere verilen arabuluculuk rüşvetidir kıbrıs. karşılığında hiç bir menfaat saglanmamıştır. kaybedilen yerler yine kaybedilmiştir.
ruslar anadolunun tamamını belki alacaktı o olmadı. o da belki.

ingilizler rusların güçlenmesini istemedi. yoksa osmanlı sikinde değildi adamların. kıbrıs da kaymağı oldu işin.
yandaş ve yobaz tayfasının türlü bahanelerle haklı çıkarmaya çalıştığı ihanettir.

fakat söz konusu insafsız köpekler, hiç utanmadan "kemalistler musul'u kerkük'ü ve de 12 adaları peşkeş çekti" derler!

sanki istiklal harbimizin sonunda musul, kerkük ve 12 ada elimizdeymiş de iade etmişiz gibi!

sanki millette 15 yıl aralıksız savaşmaktan, milyonlarca şehit vermekten takat kalmış gibi!

sanki kemalistlerin elinde abdülhamit'in elinde olan ordular, güç ve para varmış gibi!

gidinin köpekleri!

ama bakın sıra abdülhamit'in yaptıklarına gelince insaf deryası kesiliveriyorlar!

lozan'a laf edenler, abdülhamit'in 1897 yunan savaşı'nı kazandığı halde, sanki mağlup taraf osmanlı imiş gibi imza attığı rezil anlaşmanın, girit'i yunan'a peşkeş çekmesinin lafını bile etmiyorlar.