bugün

görsel

Ehonomi iyi yigenim dedirten durumdur.

Kilosu ise 137 tela.

Peynir de mi yemiyah.
köye göç sebebi.
koylerde inek yok ki.
ben en son bir koye gittigimde herkes torku yogurt yiyor.uht sut iciyordu.
mart nisan gibi 35-40 liraya alıyordum.
bu ülkede hayatta bile kalmak zor.
Neydi o.

Hatırladım. Bayrak inmez, ezan dinmez swh
Peynire milyonlarca lira harcadığımı hatırlıyorum. Çok değil. 2003/2005 öncesi.

100 lira nerde,
x milyon (milyon amk milyon) lira nerde.
200 lira olsa daha mutlu olurum.
700 gr peynir 100 lira olmuş ise (istanbul da gerçek peynir yemek isteyenler için) yine de ucuz.
rahmetli kayınpeder hayvancılık (erzincan) yapıyordu. kaynana kayınbaba 2 sene içinde öldü. erzincan da olan miras için (istanbul da kurtuluş-şişli de bina vs kaldı söylemesi ayıp) memleketine giden eşim bu yaz bir kilo tulum peynirine 160 lira vermiş.
köyler de kasabalar da artık manav market arabaları satış yapıyor. yumurta bile çoğu yerde bulunmuyor.
ülke de üretimin damına koymuşlar.
üretim öldü, fiyatlar patladı, artık köyler şehirden daha pahalı oldu; eskiden parası olan şehirde yaşardı, parası geliri az olan köyde yaşardı. şimdi tam tersi durum ve bundan en çok zarar gören ve ağlayan kesim bu sistemi oylarıyla yaratan destekleyen, ucuz ekmek kuyruğunda ucuz sebze meyve kuyruğunda bekleyen kesim.

özellikle gıda da para fiyat umurumda değil ve alamayan yiyemeyenler de umurumda değil ki bu sistemi onlar yarattı ve var ediyor. benim tek derdim sağlıklı organik ürün bulamamak., eleştirim bunun için.
çoğu market artık gıdanın sağlıklı organik olmasına değil de ucuz olmasına dikkat ettiği için tedarikçi üretici tüketici satıcı artık sağlıksız gıdalara yöneliyor.

pahalılık yüzünden tercih edilen, 3-5 kuruş daha ucuz diye alınan tüketilen sağlıksız yapay inorganik gıdalar yüzünden dengeli ve sağlıklı beslenemeyen insanlar yüzünden b3-6-12, d vitamini, c vitamini, çinko, demir vb vitamin mineral takviyesi alan insanların ülkesi olduk.
toplumda kansızlık had safhada, inanın açlıktan ölen afrika insanları seviyesinde vitamin mineral eksikliği çeken en az 70 milyon insan var.
okullar da öğretim çoğında ki çocuklarda ve gelişim çağında ki çocuklarda durumu anlasanız oturup ağlarsınız.
eğitim hayatında okuduğunu anlamayan öğrenci sayısı en az %50. bunun nedeni eğitim öğretim sistemi müfredatı değil. dengeli sağlık beslenemeyen yeterli vitamin mineral alamayan hamilelik döneminde anne bebek ve doğum sonrası çocuklarda beyin yeteri kadar gelişemiyor.

örn: sokakta zamları imamoğlu yapıyor, gılıjdaroğlu yapıyor, dünya bizi kıskanıyor, ekonomi çok iyi diyen insanların geneli (istisnalar kaideyi bozmaz) gelişmeyen yeterli vitamin mineral alımı yapamayan insanların hezeyanı.
anne karnında ki cenin olmaktan mezara girene kadar yaşamınızda beyni destekleyecek ve besleyecek besinleri sıralasam ve sokağa çıkıp "bu besinleri alıp yiyor musunuz, düzenli tüketiyor musunuz?" diye sormayı bırakın, doğru pişirme, tüketme tekniğini insanlara sorsanız 100 kişiden anca 2-3 tanesi bilir.
artık insanlar hangi et hayvanın neresinden çıkar, hangi et de yağ oranı ne kadar, hangi et nasıl pişirilir, hangi et ne zaman yenir, hangi et hangi sebze ile yenir insanlar unuttu (balık da öğle) bilmiyor.

hekim arkadaşım hastasına kan demir eksikliği için ilaç yazıyor. emilimi artırmak için taze sıkılmış bir bardak portakal veya greyfurt suyu içmesini tavsiye ediyor (unutmadan; özellikle greyfurt suyu ilaç alımında zararlıdır ama kansızlık da et balık tüketiminde örn: et balık da b vitaminlerin hızlı ve daha fazla emilimi için yanında mevsim sebzeleri ile c vitamini açısından portakal greyfurt suyu önerilir. kansızlık demir eksikliği riski olan bundan rahatsızlık duyanlar asla et balık tüketirken ayran yoğurt peynir vb süt ürünleri tüketmemeleri tavsiye edilir. tabi ki doktorunuza danışarak, bir sindirim, dolaşım kanama riski açısından) portakal greyfurt tavsiyesini duyan hasta bu mevsimde taze sıkılmış portakal greyfurt suyunu nereden bulacağız doktor bey diyor.

gerçekten, türkiyenin sorunu artık akp chp siyaset ekonomi falan değil.
şu an türkiyenin sorunu açlık.
önümüzde ki 10 yıl içinde en az 25 milyon insan extra yük olarak sağlık sistemine kronik beyin(zeka) kalp dolaşım sindirim gelişim bozukluğu rahatsızlığı çekiyor olarak sosyal güvenliğe negatif etki yapacak.
daha önce de yazmıştım.
özellikle eğitim çağında ki çocukların ders notları, sınav (üniversite lise geçiş-giriş) sonuçları (matematik fizik kimya biyoloji yabancı dil edebiyat coğrafya) ortalamaları zeka geriliği (embesilite) seviyesinde.
soruyu kendi dilinde okuduğunda çocuklar soruyu anlayamıyor, bırakın soruyu çözmeyi.
satınalma gücü olan aptalca diyet yapıyorum diye veya yanlış bilinen doğrular hesabı popüler kültür reklamlarla dengesiz sağlıksız beslenme, satınalma gücü olmayan allah böyle istedi fakirlik allah dan diyerek yetersiz beslenmeyle aklını zekasını devre dışı bırakıyor ve beynini besleyemiyor.
inanın sinirimden gülüyorum...
aptallar çıkıp akp şu kadar eğitim bakanı değiştirdi, bu kadar eğitim sistemini değiştirdi diye eğitim öğretim müfredat tartışması yapıyor (akp çöken eğitim öğretim sistemi eleştirisi başka bir konu) ki buna aptallık demekten başka bir tanım bulamıyorum, sorun eğitim öğretim sistemi değil.
sorun açlık, beslenemeyen bünye, gelişmeyen beyin.

hiçbir eğitim öğretim sistemi hiçbir ideoloji hiçbir din hiçbir rejim sizin okuduğunuzu anlamama, durumu idrak etme yetisini elinizden alamaz sizi köreltemez.
ne bileyim, hiçbir tanrı sizin açlık tokluk hissinizi elinizden alamaz ki; buna allah da dahil. cennet cehennem tasvirleri tüm inançlarda en güzel meyveler içecekler yiyecekler veya zehirli pis ya da olmayan yiyecekler, cennet cehennem açlık tokluk ile tasvir edilir.

kar da yağmur çamur da tarım ülkesinde ucuz ekmek kuyruğunda ucuz sebze meyve kuyruğunda bekleyip ekonomi iyi diyen dünya bizi kıskanıyor diyen insanı siyaset politika akp chp iktidar muhalefet vb açılardan desteklemek eleştirmek onaylamak karşı çıkmak aptallıktır.
şu an ki sorunumuz parti ideoloji rejim sistem akp chp değildir.
ilk önce sorunun ne olduğunu bilmeyen cahillere bir hatırlatma; sorunumuz açlık.
isterse 1000 olsun. Maaş artışları aynı yüzdeyle çıktığı vakit etiket üstünde yazan rakam siklenmiyor.

zaten fiyatlar enflasyon gereği çıkıyorsa, maaşlar da çıkıyor. Türkiye’de maaşlar enflasyona endeksli. Sıkıntı yok. Reel ekonomide de ise gayri safi hasılatında artış söz konusu. iktisadi açıdan öyle kemalik kafaların götlerini yırtarcasına havlamalarına bi neden yok. Haaa seneye seçimler var, bunlar da klasik seçim havlaması işte.

Komik ve gülünç.
tereyağı.
kalsiyum fosfor demir a e d vitamini protein kaynağıdır. mutlaka yemeklerde hamur işlerinde kahvaltıda vb her öğün de kullanılmalıdır. beyin gelişimi akıl zekanın korunması için cenin olma evresinden mezara kadar tüketilmesi gereklidir.

10 kilo süt (süt yani deyim de anlayın, işlenmemiş doğal süt) ile doğal sağlıklı bir tereyağ yaptığınız da en fazla 600 gr (hayvanın cinsine ve bu cinsin süte verdiği katkısı olan yağ oranına göre, koyun keçi manda inek) üretirsiniz.
yok canım ben ileri teknik üretim kullanarak katkı maddeleri ile laboratuvar-fabrika ortamında üretiyorum derseniz 10 kilo süt ile 1250 gr tereyağ (şahsen ben tercih etmem) üretirsiniz.

eğer şu an piyasa da yarım kilosu 70, kilosu 150 lira civarında olan tereyağ varsa ve para verip alıyorsanız kalsiyum fosfor demir a e d vitamini proteini almayı bırakın sağlıklı bir gıda almıyor, aksine; devamlı tüketim sonunda ölümcül kronik rahatsızlıklara sebep olacak dert alıyorsunuz.

gravyer bir kaşar (örn: kars) 1500 kilo süt kullanırsanız 75 kilo civarında (+/-) bir kaşar elde edersiniz. ortalama 20-25 kilo süt kullanarak 1 kilo gravyer kaşar elde edersiniz.
12-15 kilo süt ile 1 kilo eski kaşar-taze kaşar elde edersiniz.
beyaz peynir olarak tabir edilen peynirler ise en az 6-7 litre süt ile en fazla 1 kg (yine sütün yağ oranına göre) beyaz peynir elde edersiniz.
bu oranlar doğal üretim olan, içine inorganik katkı maddeleri katmadan yapılan üretim.

sütün maliyetini hesap ederek peynir maliyetini kaç liraya satılacağını peynirin kaç lira olması gerektiğini hesap etmeyin.
bazıları ekonomist(!) olduğundan iyi bilir ama ben de öğünmek gibi olmasın maliyet analizi planlama fzibilite falan filan az çok çakarım.
diyeceğim; peynirsüt ürünlerinde sütün kaç lira olduğu önemli değildir. konuyu pahalılığı bu açıdan tartışmayın ki birileri sizi aptal sanabilir.

peynir üretiminde fiyatı belirleyen en büyük etken (enflasyon ve yönetilememe derdi olan ülkeler) peynirin bekleme süresidir.
örn: gravyer bir peynir yapsanız ortalama bekleme süresi 3 yıl.
eski kaşar ve beyaz peynir 1 yıl. taze kaşar diğer beyaz peynir çeşitleri 6 ay.
lezzet damak zevki açısından olduğu kadar peynirin içinde üreyen yararlı bakteriler sağlık açısından...
bu bekleme süresi sağlıklı doğal ürünlerin 6 ay-3 yıl aralığında olması üretici için atıl kaynak olarak bulunması tamamen finansal yük olmakta ki bu bekleme yükünün maliyeti ek maliyetler de getirmekte.
örn: steril ve sağlıklı ortam olma maliyetinin karşılanması yetmiyor, kabul edilebilir nem ve sıcaklığın korunması iklimleme maliyeti.
bununla da yetmiyor. ürünlerin dağıtımı sırasında, sonrasında satış raf-sergilenmesi ve satıcının stok durumunda ürünün soğuk zincirinin sağlanması.

üreticinin-tedarikçinin ve alıcı-satıcının nakil üretim-depolama-raf-sergi-satış aşamasında soğuk zincirin kırılmasıyla ürünlerde olan bozulma zararlı bakterilerin üremesi ambalajlarda hasar vb nedenlerle ürün iadeleri...

özellikle doğal sağlıklı organik üretim yapan işletmelerin maliyet analizine yansıyan en büyük gider kalemidir.
bugün kars gravyeri üreten bir firma veya butik üretici örn: atıyorum (enerji süt kira işçi depolama ambalaj iklimleme vb kalemler) 100 liraya mal etmiş olduğu bir kilo kars gravyer kaşarını 3 yıl bekletip satacaksa...
benim gibi cahil biri de "abi ya senden kaşar almak istiyorum. falanca marketim var, seninle çalışmak istiyorum. devamlı tedarikçim sen olacaksın" derse...
kaşarı üreten adamın bugün elinde ki üretmiş olduğu kaşar 100 lira + 3 yıllık enflasyon üzerine eklenerek fiyatı belirlenir.
ürünü üreten kişi ben kaşarı 100 liraya ürettim. %20 kar koyup 120 liraya markete satacağım demez.
ya da market sahibi ben sana 120 lira vereyim, kaşarı depoya koy 3 yıl sonra bana ver diyemez. derse bu ekonomi finans ticaret işletme bırakın kaşarı üretenin zekasına hakaret olur.

velhasıl-ı kelam; 3 yıl dinlendireceği 100 liraya gravyer kars kaşarı üreten üretici sadece bu yıl ki üretici enflasyonu olan %143.75 (devletin açıkladığı) civarında olan traşlanmış üretici enflasyonu, önümüzde ki yıl tahmini ve sonraki yılı da hesap ederek 100 liraya mal etmiş kaşarın üzerine 3 yıllık enflasyonu ekleyip kaşarın fiyatını belirler.

marketçi raflarda olan gravyer kaşarın fiyatını değiştirir.
basın kars gravyer peyniri altını geçti diye başlık atar.
ben amele ve cahil olduğum için dıj minnak gılıjdaroğlu imamoğluna kızarım.
birileri ezan susmaz der (en son sn. maliye bakanımız demişti de işte bu sefer gülmüştüm, sende mi brütüs demiştim)
ne bileyim, yakında kar gravyer kaşarı üreten marka-işletmeler fetöcü pkk bölücü terörist devleti yıkmakla suçlanabilir.
anti terör timleri zabıta maliye depoları basabilir, soğanlar da olduğu gibi bakın stokçuları bulduk bile bile saklıyorlar saymıyorlar inlerine girdik hainlerin diye malum medya da haber çıkabilir.
ya da bir kararname ile kars gravyeri bekletilmez hemen satılır ve dünya tarihinde gastronomi de bir ilke imza atar ve taze gravyer yemiş oluruz.

bunları şaka mı sanıyorsunuz?
olmazsa şaşırırım.
Gayet uygun fiyat olduğunu gösterir. Siz hangi peyniri alıyorsunuz ben anlamış değilim.
Gayet uygun fiyat olduğunu gösterir. Siz hangi peyniri alıyorsunuz ben anlamış değilim.
Gayet uygun fiyat olduğunu gösterir. Siz hangi peyniri alıyorsunuz ben anlamış değilim.
sorun teşkil etmeyen durumdur. demiş arkadaşlar ben demiyorum. tabi sorun teşkil etmez size o peyniri ananız babanız çalışıp alıyor. kendiniz almaya başlayın bakalım nasıl sorun teşkil ediyormuş anlarsınız kaşık düşmanları.

bu kafalar yüzünden zaten peynir 100 lira oldu. bunlar zannediyorlar ki peynir 100 lirada olsa alınca 1 hafta karnın doyacak. ulan bunun ekmeği var domatesi var zeytini var patatesi var soğanı var biberi var yağı var meyvası var paran kalırsa eti var.. var oğlu var sadece peynirle bitmiyor. peynir 100 lira oldu ama asgari ücret zaten 5250 lira sorun değil. kafalara bak anasını satayım. her ay sonu gelen faturaları ne yapacaksın ? evin kira ise kirayı ne yapacaksın ? işe gidip gelmek için yol parasını ne yapacaksın ? çoluğun çocuğun varsa onların masraflarını ne yapacaksın ? peynir 100 lira oldu sorun değil 1 kalıp peynir alınca her şey bitiyor başka hiçbir masraf yok zaten.
Yakında et ve süte yüzde 30 zam geliyor sebep maliyet artışı.
durum o kadarda kötü değil bence.
ya kilosu 140 lira olsaydı ne olacaktı? beterin beteri var.
tadı güzel markası iyiyse 100 liraya değen peynirdir.