bugün

"uefa şampiyonlar ligitarihinin en unutulmaz 10 maçını say" deseniz, muhtemelen 3. ya da 4. sırada söylerdim bunu. 1998-1999 sezonunun efsanevi uefa şampiyonlar ligi yarı-final rövanş mücadelesidir, columbine katliamının 1 gün sonrasında oynanmıştır, esasen 19 mart 2009 galatasaray hamburger sv macindan hemen sonra aklımıza düşen maçtır ama yazmak şimdiye nasip oldu, hani gidişat olarak çok benzerler birbirlerine. aralarında tamı tamına 10 sene vardır. kanımca o sezonun başı ya da önceki sezon televizyonlarda dönen "manchester united vs juventus" temalı pepsi reklamı şenliğin seviyesini arttırmıştı. şimdi tarihin tozlu raflarını karıştırma vaktidir.

1998-1999 sezonunu hatırlattığınız zaman kırmızıya dönerek "glory glory united", "1999 treble" diye heyecanlanıp zırvalamaya başlayan sarı pipili ingilizlerin hortlama noktalarından biri de bu maçtır. esasen bunun temelinde neler yatar bakalım; man utd ilk tur grup maçlarında fc barcelona ve bayern münchen gibi 2 devin yanında brondby gibi şeker bir kızla da aynı gruba düşmüştü. iki tane 3-3'lük nefes kesici barça maçı, (bkz: 16 eylul 1998 manchester united barcelona maci) (bkz: 25 kasim 1998 barcelona manchester united maci), olympiastadion'da 90. dakikada sherringham'ın kendi kalesine çakmasıyla galibiyetin kaçırıldığı bayern münchen maçı(bu çok çok ironiktir o sezonun final maçına ve golü atan isimlere bakınca) ve brondby'e karşı 2 maçta atılan 11 gol akıllarda kalanlar olmuştur. 6 maça 20 gol sığdırarak real madrid'le beraber en iyi iki tane grup ikincisinin arasına girip çeyrek finallere yükselen man utd'ın rakibi önceki sezonun uefa kupası şampiyonu inter milan'dır. big pete'in harika kurtarışlarıyla hatırlanan* old trafford'daki 2-0'lık maçın rövanşında giuseppe meazza'da nicola ventola ile 1-0 geriye düşen united, inter'in bunaltıcı baskısı altında 1-1'i yakalayarak yarı-finale yükselmiştir. sonra yarı-finalde karşılarına zebralar çıkmıştır, en kaba şekilde hikayeleri budur. o sezon da gruplardan çıkan direk çeyrek finale kaldığından ötürü ilk maçlarla rövanş maçları arasında 1 ayı bulan süreler oluyordu, ilginçti.

ilk maçta juventus old trafford'da rakibine zidane ve davids gibi isimlerle ufak çapta futbol dersi verse de 2. devre hafiften oyundan düşmüş, 0-1 giden maçta beraberlik golü de 90. dakikada topu tavana asan ryan giggs'den gelmiştir. hani 98-99 man utd'nin acayip geri dönüşleriyle bilinir ya o hesap işte, o sezonun efsane olmasının altında yatan tek şey o hayvanımsı bayern-man utd finali değildir aslında, öncesi de vardır.

stadio delle alpi'ye çıkarken juventus klasik siyah-beyaz çubuklu, tele+ göğüs reklamlı kappa formayı tercih etmişti. man utd ise klasik, umbro'nun kırmızı forma beyaz şort kombinasyonunu yeğ görmüştü, forma reklamı da sharp'dı. eğer sony kalsaydı juventus'un formasında o dönem minidisc piyasasında da çekişen sony ve sharp'ın da bir kapışması olabilirdi aslında. hakem tanıdık bir sima, isviçreli urs meier'di. juve'li taraftarların o boğuk tribünlerden gelen "juve! juve!" temalı şarkıları türküleri ilahileri arasında iki babayiğit çıktı arenaya...

juventus öyle hızlı başladı ki ingilizler apışıp kalmıştı;

açılış golü 6. dakikada zinedine zidane'ın ortasında arka direkte bomboş kafayı vuran filippo inzaghi'den geldi, o sezon gol krallığına oynayan beleşçi pippo'nun soğuk duşları bununla da kalmamıştı,

geriden atılan bir ara topta sol çaprazdan pippo'nun yaptığı vuruş jaap stam'ın ayağına çarpıp aşırtma bir şekilde man utd ağlarına gidince çılgın bir maçın da habercisi olmuştu, henüz 11. dakikada juve 2-0 öndeydi. önceki 3 sezonun şamp. ligi finalistinin bu sezon da finale çıkmasına kesin gözüyle bakılmaktaydı. esasen bu erken fark onları aynı şekilde erkenden bitirmişti de haberleri yoktu.

mancunians ilk şoku atlattıktan sonra baskıyı kurdu ve ateşleyici gol roy keane'in kornerden gelen topa yaptığı kafa vuruşuyla gelmiş ve juve hafiften yusuf emareleri göstermeye başlamıştır. ne var ki takımını ateşleyen keano bu maçta gördüğü sarı kartla final maçı için cezalı duruma düşmüş ve o inanılmaz coşkuya birinci elden dahil olamamıştır. erken gelen bu yanıttan sonra jaap stam çizgiden bir top çıkarmış, hemen sonrasında o dönem form patlaması yaşayan efsane ikililerden andy cole ortalamış, dwight yorke ise uçarak yaptığı kafa vuruşuyla skoru 2-2'ye getirip alex ferguson'a bir başka orgazm yaşatmıştır, dakika 34... 10 dakika içinde gelen 2-0'a, 10 dakika içinde gelen 2-2'yle yanıt veren man u'da ilk yarı biterken "dwight alright"'ın bir şutu da direkte patlayınca carlo ancelotti dudaklarını yemeye başlamıştır, bu müthiş şampiyonlar ligi serisi sona mı erecekti?

ikinci yarıda pippo'nun bir golü ofsayt gerekçesiyle sayılmadı, karşılıklı pozisyonlar sürerken 2-2'lik skorda da tur atlayan taraf man utd olacakken juve'ye göre daha fazla bastırıyorlardı. dennis irwin insanının 72. dakikada arif erdem misali kaleye yolladığı şutun direkten dönmesiyle stadio delle alpi'deki 64 bin italyan arasında gene buz gibi bir hava esmişti. juve beklenen saldırganlığı son anlarda gösteremezken bitirici darbe geldi;

juve'nin orta saha elemanlarına karşı maç boyu müthiş bir savaş veren roy keane ile beraber maçın yıldızı olan dwight yorke 84. dakikada balon kaleci angelo peruzzi ile karşı karşıya kaldı, topu geçirdi ama kendisini geçiremedi, ortada kalan topu da andy cole boş kaleye yuvarlayarak skoru 2-3'e getirdi ve juventus böylece nakavt oldu, maç bu skorla bitti. roy keane hayatının performansını ortaya koymuştu, bize euro 2008'de takılan "kings of comeback" lakabı o sezon man utd'a uygun görülmüştü. bizim galatasaray'ın bu stadda o sezon grup maçlarının açılışında adeta elinden kaçırdığı ve gruptan galatasaray'ın eşsiz mallığı sayesinde çıkabilen, çeyrek finalde de olympiakos'u kıçından adeta ter atarak eleyen juventus'a beklenen cevabı en nihayetinde manchester united vermişti, ama hiçbir futbol otoritesinin beklemediği bir şekilde. 1997-1998 sezonunda da grup maçında man u juve'yi 15. saniyede alessandro del piero'nun golüyle geriye düşmesine rağmen 3-2 ile deviriyordu. benzer bir tarife oldu.

galatasaray-hamburg eşleşmesiyle aynı şekilde ilk maç 1-1, ikinci maç da 2-0'dan dönerek 2-3 bitti ve 1996-1997-1998 senelerinin finalisti juventus kupaya adios çekti, bundan sonra da 3-4 yıl sürecek büyük bir düşüşe gireceklerdi. manchester united ise malum, 26 mayıs 1999'daki finalde nou camp'ta ilk tur gruplarında yenemediği bayern münchen önüne çıktı, almanya'daki 2-2'lik maçın son anlarında kendi kalesini bulan teddy sherringham'ın 90+1'deki golü ve yedek golcü solskjaer'in 90+3'te bulduğu gollerle inanılmaz bir balla kupaya uzandı. o sezon 53 gollük müthiş bir andy cole-dwight yorke performansı ve highbury'deki 3-0'lık arsenal hezimeti bizlere yadigar kaldı. juve'yi tutan bir nesil de böyle telef oldu. koca bir sezon boyunca herkesin sinirini bozmayı başaran man utd ise 27 ağustos'ta ss lazio karşısında süper kupa finalinde eline alarak herkesi mutlu edecekti. pulemjot kalashnikova sundu.
hatırlanması gereken bir maç. unutma, unutturma.