bugün

insan haklları derneğince yapılan açıklamaya göre yılın ilk dokuz ayında ihd'ye yapılan başvurular açılan davalar göz önüne alındığında türkiye insan hakları ihlalinde yine çok önde gidiyor.

başlıca ihlalleri sıralarsak

işkence,
kadına yönelik şiddet,
fiili veya psikolojik taciz,

şeklinde geliyor.
27-12-2006 tarihli posta gazetesinde mehmet ali birand'ın "işkencenin faturasını ödemek istemiyorum" isimli köşe yazısında belirttiği üzere devlete açılmış 125 işkence davasının bazıları sonuçlanarak devlet işkence ettiğini kabul ettiği 49 insana toplam 750000 YTL tazminat vermeye kendini mahkum etmiş. yani devlet önce kişiye sen şu'sun sen bu'sun diye işkence yapıyor ardından o kişilere tazminat ödüyor. ve bbu paralar senin benim yani halkın cebinden çıkıyor. sistematik olarak türkiye de yaşanan işkenceler insan olmanın onuruna hakarettir.

http://www.gazetelerim.web.tr/posta_gazetesi.html

zorunlu edit: özür dilerim ancak sayfanın kapağını bulabildim. en alt sol köşedeki başlık.
MazlumDer'in yürüttüğü insan haklarının halk tarafından algısı konulu anket çalışması, Türkiye'de insan hakları kavramına bakışı özetliyor. Türkiye'de ve dünya da insan hakları kavramının öneminin arttığı düşünenlerin oranı, öğrenim düzeyi ve gelir seviyesi arttıkça artış gösteriyor. ideolojik konumlandırmalara göre de, insan haklarının öneminin arttığını ifade eden en büyük grup, kendisini "sosyalist" olarak tanımlıyor. Bu dağılım, kendilerini tanımladıkları ideolojik konumlara göre şöyle:
Laik % 43
Milliyetçi % 48
dindar % 50
s.demokrat % 51
milliyetçi dindar % 55
liberal% 59
sosyalist % 65

Devletin olağanüstü koşullarda, insan haklarını askıya almasını meşru bulup bulmadıkları sorusuna, kesinlikle katılmıyorum ve katılmıyorum diyenlerin oranları şu şekilde:
Dindar % 80
sosyalist %76
liberal % 74
dindar milliyetçi %70
s.demokrat %70
laik %66
milliyetçi %55

ABD'nin, 2003 yılından bu yana Irak'a düzenlediği işgale gerekçe olarak "insan hakları"nı göstermesinin, insan hakları kavramını önemsizleştirip önemsizleştirmediği sorusuna verilen yanıtlar, MazlumDer'in değerlendirmesine göre, zihin karışıklığı ve kararsızlık ortamı oluşturduğunu öne çıkarıyor. Bu olayların, insan hakları kavramına güveni sarsan gelişmeler olduğu değerlendiriliyor.

işkenceyi kesinlikle bir insanlık suçu olarak görenlerin oraı, ideolojik konumlanmalarına göre,
Sosyalist % 87
dindar % 83
laik % 79
liberal % 72
milliyetçi % 60
dindar Milliyetçi 53

Dini innışı simgeleyen bir giyim tarzının devlet tarafından yasaklanması karşısında, bireylerin bu yasağa uymaları gerektiğini düşünenlerin yüzdeleri şöyle sıralanıyor:

Laik % 30
s. Demokrat %24
sosyalist % 20
milliyetçi % 18
liberal % 13
dindar % 3

Milliyetçilerin yüzde 60'ı, sosyal demokratların ve laiklerin %50'si, devletin güvenliğine karşılık asker-sivil ayrımı gözetilmeden muhalif grupların imha edilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Bu oran sosyalistler ve dindarlarda %40, liberallerde %35 olarak seyrediyor.

ifade özgürlüğünün sınırsız olması, herkesin özgürce düşüncelerini ifade edebilmesinin savunanların oranlarıysa çarpıcı bir gerçeğe işaret ediyor. Sınırsız ifade özgürlüğü, milliyetçi ve dindarlarda %25'lerde seyrederken, liberal ve laiklerde %30'larda, sosyal demokrat ve sosyalistlerdeyse %40'larda seyrediyor. Öğrenim düzeyi arttıkça, devletin çıkarlarını zedeleyen düşüncelerin yasaklanması gerektiğini düşünenler de artıyor.

http://istanbul.indymedia...g/news/2007/01/165171.php