bugün

Bu ülkede yaşamanın, yanlış ülkede doğmuş olmanın bedelini ödemiş insanlar ve bunlara karşı pişkin bir şekilde oy kaygısıyla yapılan alçakça açıklamalar. inşallah bu olay ve devamında gelişen tepki işçi hakları, iş güvenliği ve taşeron sistemi konusunda hükümeti sıkıştırır ve gelecekteki muhtemel ölümlerin de önemli bir kısmının önüne geçilir. ve en önemlisi de sorumlular en ağır şekilde cezalandırılır.
bu gece uyuyabildiğim birkaç saat için kendimden utanıyorum. ilk defa bu kadar çok utanmam gerektiğini hissediyorum. iş yerinde oturduğum koltuktan, bankadan henüz çekmediğim maaşımdan, veremediğimiz kamu hizmetinden, oluşturamadığımız politikadan, mış gibi yapmaktan, olayların dışındaymışız gibi düşünüp vicdanımızı rahatlama çabamızdan utanıyorum. yarın , öbür gün hiçbir şey yokmuş gibi hayatımıza devam edecek olmamızdan, sömürü düzeniyle bu kadar uyumlaşmış olmamızdan ve rahatsız olmamamızdan utanıyorum. her giden can, abimiz, kardeşimiz için..
bu düzenin böylesine parçası olmamızdan ve bu devlete hizmet etmekten utanıyorum.,
iş kazalarında avrupada 1. Dünyada 3. Bir ülkr

Eğer bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkedeki insanların nasıl öldüğüne bakın demiş üstad.

Ukrayna rusyada savaş oldu. Madende kaybedilen işçilerin yarısı kadar bile insan hayatını kaybetmedi.

Şimdi gelin açıklayın, çizmelerimi çıkariyim , sedye kirlenmesini bu ülke açıklasın bize.

Be vicdansız adamlar böyle insanları öldürdünüz. Yırtık çoraplı emekçiyi öldürdünüz. kaza değildir . Cinayet , katliamdır.

Emekçi cinayeti. Senin sedyeni bile kirlenirlen görmek istemeyen emekçinin katillerisiniz.

400 tane kurtarms ekibi var, bunlardan 15 i tam donanımlı profesyonel. 15 kişiyide 4 er gruba bölüp çalışma yapıyolar. Sadece bu 15 ekip aşşağılara inebiliyor. Geri kalanlar bantlara konulan cesetleri alıyor.

Ne alt yapınız, ne bi iş güvenliğiniz, ne ekibiniz, amq nerdeyse hava tüpünüz bile yok, ulan ne kitabınız, ne felsefeniz var. Bu nasıl bi ileri devlet ,nasıl bi ülke afganistanın gerisindemiyiz biz 48 saat geçmiş daha patlamanın olduğu galeriye girilememiş.

orada çalışan işçiler arama kurtarma ekibindekiler. Yoğun bir işçi cesetleri kaldırma var diyor. Kalmış hala 15 yaşındayda istifa ederim diyo. Lan yanlışsak biri düzeltsin orada 500 e yakın emekçi ölmüş senin hala ne işim var orda. Vicdanınızdamı yok. 500 ulan. Sarhoşmusunuzda bize çaktırmıyosunuz. Akşamları içiyomusunuz siz.

Başbakanın korumasımıdır nedir o, gelmiş somaya uçan tekme atıyo yakınlarını yitirmiş insanlara. arayın lan , arayın daha bi örneği varmı bunun. savaş sırasında bile karşı taraf cenazeleri için kurşun sıkılmıyoki alaın cenazesini.
bu kadarmı yitik sizin insanlığınız.

Bu seferde kalkmışlar akplilerde içerde chpde mhp de bdp de 1.000 tlnin ne gibi bi vasfı vardıki hangi partili olduğunun önemi olsun.

Siz gerçektende akpye oy vermiş insanların bidaha vermeyeceğini düşünüyomusunuz. Bu ülkede kimyasal felaketler bile hükümetin yüzünden binlerce insan ölse bile verecekler zihinleri o. ne dir lan bu siyasi ödlekliğiniz.

Biz böyleyiz biz şöyleyiz. Yarım nefeste öldüler. insanlık
insanlık insanlık insanlık insanlık insanlık insanlık insanlık insanlık insanlık .

insan olmak zormu bu kadar. 7000 bin tlelik saat 500 ölmüş işçi bu adamımı dinlicez. sen kendi maaşınlamı aldın onu.

bide çıkıp tvlerdr nutuk atıyolar. Sayı vermicez 15 yaşında insan yok. Bu işin mayasında var.

Bu işin mayası bir tek türkiyede olunca var. 1907 en yakın tarihli örneğiniz. Doğru sen değil 110 seneki amerika daha bi 500 geriye gitmeniz lazımdı.

Yazıklar olsun. bu ülke bunuda gördü daha görecek bişi kalmadı. Herkes dağılabilir.
Hepimiz oturup ağlıyalım halimize. 2 Biber. Gazı yeriz sonraa hoopp günaydın merhaba tekrar türkiye.
çalışma bakanının (o koltukta hangi ismin oturduğu hiç önemli değil) bölgeye gitmediği, giden başbakanın 1900lü yılların başında (aradan 100 yıl geçmemiş teknoloji hiç değişmemiş gibi) kaç kişinin öldüğünü örnek göstererek ''olur böyle vakalar'' demeye getirdiği elim faciadır. olayı siyasallaştırmayın deniyor... mevzu siyasi değil insanidir zaten. en yetkili insanlar nasıl sorumluluktan kaçabilir? bu gibi tesisleri denetleyen muhtar murtaza bey değil ki... gerekli yaptırımları uygulayacak olan mahallenin manavı mı? sorumluluğu üzerine almamak için taklalar atanlar utanmalıdır, en azından insan olarak.
yukarılarda okudum, uyuduğum bir kaç saat için vicdan azabı duydum diye yazmış bir yazar.. gerçekten çok fena vicdan azabı duyuyorum ben de, dün yürüdüğüm yoldaki çiçek kokuları ilk kez canımı yaktı. hep o kokuyu duyduğumda derin derin nefes alırdım. dün ise o derin nefesi almaya cesaret edemedim. gözümün önüne kapkaranlık yeraltında ölümü bekleyen insanlar geldi. sonra çizmesiyle sedyeyi kirletmeye çekinen madenci, kapkara delik çoraplarıyla sedyede gördüğüm vücut, kendisi çıkarıldığı halde "mahmut çıktı mı? mahmut çıktı mı? çıkmadı o" diye ağlayan adam, gencecik maden mühendisi kocası için ağlayan gencecik kadının gözlerindeki tarifsiz acı, acısından yumruğunu ağzına tıkayan bir kadın, kardeşini teşhis etmek için 50-60 cesete baktığını söyleyen abinin çökmüş omuzları... daha hangisini anlatayım? hepiniz gördünüz değil mi? hepinizin içi sızladı. ben artık asıl sorumluların bedel ödediğini görmek istiyorum, yapanın yanına kar kaldığını değil...ne adalete inancımız kaldı, ne insanlığa...
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
sağlık bakanı ve tobb başkanı da tepkilerden ve küfürlerden bir demet almış soma'da;

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/192311/saglik-bakanina-protesto-kazandiniz-mi-paralari
787 işçinin bulunduğu sırada meydana gelen kaza 61 kişi yaralı şekilde hastanede ne yazık ki ölü sayısı 400-500 e kadar çıkabilir. allah yardımcıları olsun. allah ölenlerin mekanını cennet eylesin.
(bkz: soma son olsun)

http://www.change.org/tr/...ay%C4%B1n-tbmmgenelkurulu
Yer altında karbonmonoksit, yeryüzünde biber gazıyla ferah bir ülkede yaşıyoruz. O kadar ferah ki 1860larla kıyaslayabiliyoruz kendimizi. Çok geliştik çok... insan canı çok ucuzladı.
yok duramayacağım, tüm bu acılardan bile beni daha çok acıtan durumu yazmazsam çatlayacağım;

ölenler kim biliyor musunuz?
orantısız zeka uyguladıklarınız...
bi gidin, oy verdiğinizle ölün inşallah diye beddua ettikleriniz...
sedyenin temizliğini kendi canından bile önemli hale getirdikleriniz...
ötekileştirdikleriniz, değersizleştirdikleriniz...

ve
çok değil 1 hafta 10 gün sonra hiçbir iyileşme, çalışma güvenlikleri olmadan o madene tekrar gireceklerin haklarını yine unutacaksınız..
sonra bir zaman gelecek hepten her şeyi unutacaksınız, tatil planlarınıza dalacaksınız...
ama onları unutmayanlar, yardım eli uzatanlar olmayacak mı?
ya da bilin bakalım yine kimler olacak!!!
ve sonra ne olacak biliyor musunuz?
onlara makarna verdiler, onlar da oylarını sattılar
o makarnayı nasıl alırlar da oylarını satarlar diye şimdi ağladıklarınıza yine sayıp söveceksiniz... yine dalga geçecek, yine o sedyeden önemsiz hale getireceksiniz!!!

bakın 15 mart'ta facebook'a ne yazmışım, üstelik metne göre daha önceleri de yazmışım.
hep yazmışım kimsenin kötülüğünü istemeyin, bizi ayrıştırmalarına izin vermeyelim diye;

"daha önce yazdığım bir ileti ama sayfamdaki ahları, bedduaları görünce tekrar buraya alma gereği duydum" demişim önce
ve devam etmişim;
"ablamla bize en en en kızdığında bile "ALLAH iYiLiĞiNiZi VERSiN" diyen bir anne ile beddua, kötü dilek ya da kötü düşünceden inanılmaz rahatsızlık duyan "AMAN KIZIM GÜN GELiR SiZi BULUR KiMSE iÇiN KÖTÜ DÜŞÜNMEYiN" diyen bir babanın kızı olarak, hayata aynı yönden baktığımı düşündüklerim hiç çekinmeden kötü dileklerde bulunuyor, hatta ölüm dileyen yazılar yazıyorsunuz ya işte o zaman BUZZ gibi oluyorum, ben sizden de çok korkuyorum...

hepimiz her an bir şeyleri eleştiriyoruz, gördüklerimizi duyduklarımızı bu sayfalardan dile getiriyoruz ama kimsenin kötülüğünü isteme hakkını elimizde bulundurmadan, kimseyle dalga geçmeden de yapabiliriz inanın..."

şimdi ağladıklarımıza o zaman ne kızıyordunuz, ne sayıp sövüyor hatta dalga geçiyordunuz!!!!!!!
offffffffff ben bu empatiksizlikten, iki yüzlülükten, duruma göre takınılan halden gerçekten çok sıkıldımmmmmmmmmmmmmmmmm...............

hayatım boyunca uykusuzun önde gideni oldum
ama hiç bu kadar mutsuzluktan ve düşüncelere boğulmaktan uykusuz kaldığım bir dönemim olmamıştı sanırım...

ben sözün bittiği yerdeyim...
umarım bu elim olay herkesin önce hayata sonra birbirine bakış açısını kökten ve iyiliğe doğru değiştirsin...
ben içerdeki kardeşlerimizin bulunduğu halde bulunamadı denmesinden, vücutlarına kayıp süsü verilmesinden, orda burda gömülmelerinden ya da yakılmalarından korkuyorum. sayı artmasın diye bunu da yapar bu şerefsizler.
zira saatler oldu ama yeni bir haber hiç çıkmıyor.
Enerji bakanımız demişki çorabı delik şehidimizin parası benim
paramdan daha helal.
http://www.radikal.com.tr...vardi_288i_nerede-1192249
(bkz: aklını kullanan hayatını kurtardı)

akpli abilere göre kurtulamayanlar gerizekalıymış...
Kayıbımızın 282 (ki rakamlar çok iyimser) olduğu katliamdır.. Başımız saolsun.
önlenebilir bir kazaydı.

ne yazık ki önlenemedi. tekrarlanmaması için gereken tüm tedbirlerin alınmasının sağlanması, kontrolü gerekmekte. devletin denetim yapması, işverenin riskler için gerekli tedbirleri almamasına dayanak değil.

dün bir haber kanalında; maden ocağı kazası dünya basınında diye bir haber vardı. esef duydum. dünya basınına, tarihimizin en büyük kazası ile düşmemize mi yanarsın, matah bir şeymiş gibi bunu da haber yapan medyaya mı?

sonuç olarak, henüz kesin olarak bilmediğimiz sayıda insanımız, evine ekmek götürmek üzere yaptıkları, riskli işte, ihmalden dolayı canlarını kaybettiler. sebep olanlar, gereğini yapmayanlar, bu dünyada yine düzenini tutturur belki. sıyrılabilirler. tıpkı tren kazasında olduğu gibi, alırlar bir iki günahsızı içeriye. lakin bu vebal, ödenmesi mümkün bir vebal değil. varsa eğer vicdanları sızım sızım sızlıyordur umarım.
o kadar ağır trajedi ki.

soruşturma açıldığında hesap vermesi gereken amirlerde madende öldü.
literatürde olan iş kazası şeyinin yeniden yaşanmasıdır.
evet literatürde vardır. aç google ı izle bakalım dünyada en son nerelerde kaza olmuş kimler ölmüş.

ama dedik, mesele maden ocağı değil. mesele kuyruk acısı, mesele siyasi rant etme meselesi.

o kadar şerefsiz işte kimi(!) insanlarımız.

lakin buradan size ekmek çıkmaz ben söyleyeyim.
elinde molotofu ile yas tutan teröristler görmesek yiyeceğiz ya hani neyse...
Başbakanın bu ifadeleri şahsen beni şaşırtmamıştır. O her türlü şeyi söyleme ve yapma konusunda kendinde hak bulmaktadır, zira bu güveni ve hakkı ona bu ülkenin insanı defalarca vermiştir. Literatürde, halk eliyle seçilmiş diktatör denen de birşey var . Allah bu kadar olay karşısında akıllanmayıp bu adamlara oy veren insanımıza;
Akıl, fikir, gurur, izzeti nefis, şahsiyet, analiz yeteneği, milli duygu, algılama, bilgi, kültür, merhamet, hidayet versin.
kaza değil katliamdır.
reyhanlı' yı hatırlar mısınız? çığlıkları, sağa sola uçan kolları bacakları.

berkin' i hatırlar mısınız? ekmeğe gidip geri dönemeyen evladı.

ali ismail' i anar mısınız? gencecik, darp edilerek ölen şehidi.

menemen' i duyar mısınız? yandılar ulan yandılar, kül olup uçtular.

daha niceleri, niceleri. alır mısınız körpe, yarım kalmış kokularını.

sizin samimiyetinizi benim samimiyetimi onların samimiyetini sikeyim. bir aya hatırlayacak mıyız? başbakanın da göt kıllarının da, milyarlik saat takan bakanın da evveliyatını seveyim. bu mudur lan? korkuyorum insanlar ölüyor. dahası insanlık ölüyor.

insanlık ölüyor efendiler, siksinler parayı pulu, benzini yakıtı, taşı toprağı. insanlık ölüyor ulan.
(bkz: unutursak kalbimiz korusun)
unutmadık, 17 ağustos 1999 gölcük depreminde, madencilerin ellerinde kazma kürekleriyle gelip, bilgi ve tecrübesiyle enkaz altındakilere ulaşıp canlarını hiçe sayarak çalışmalarını unutmadık. onlar yüzlerce can kurtardı. şimdi destek vakti onlaradır.

https://www.itusozluk.com...cagi-patlamasi_562388.jpg
olayı ve gelişmeleri takip ettikçe ülkeme sinirimden zincirleme yarım paket sigara bitirdim. insan hayatının bu kadar ucuz olması beni cıldırttı. Kaçıncı asırda olduğumuz beni yaraladı. işçilerin can güvenliğini yok sayan firmalar, siyasi kişiler, halk, herkes SOMAdan sorumludur. Bir yanlış olduğunun farkında ve bu yanlışı düzeltmeyen herkes SOMAda cellattır. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Ama en kötüsü nedir biliyormusunuz? iki hafta önceki chpnin önerisinin reddetilmesidir. Ve dahası Başbakanın çıkıp yok ingiltere yok japonya diye söylenmesidir. Bir aralar zonguldakta "kader" dedi. Şimdi ise yine kadere getiriyor "fıtratında var" diyor. bu kadar vurdumduymaz olamaz bir insan. Sana "çık işin fıtratını açıkla" diyen oldu mu? Tevekkül diye birşey var sayın çoban. ilk önce eşşeği sağlam kazığa bağlayacan sonra işi allaha bırakacan.
insanlara paranın, saygısız; ayrımcı, aymaz, riyakar ve samimiyetsiz duyguların hakim olduğu zor günler geçiriyoruz. Toplum olarak kendimizi düzeltmemiz gerekiyor.