bugün

kanaatimce ayhan akman ve hasan şaş bu takımın oyuncuları olmadıklarını göstermişlerdir...

arkadaşları uzun süredir dikkatlice takip ediyorum, kendilerinden beklenenlerin yıl içersinde 2-3 defa gösterip bütün sene bunların üstüne yatıyorlar...

bu maçta da topu ezmeler, hatalı paslar, kendi kendini çalımlamalar, gençlerin oynamaya çalıştığı hızlı ve atak futbala bir türlü uyum sağlıyamadılar... acilen uğur uçarı ve linderoth yada mehmet topalı istiyorum... kadro çok iyi, sadece bikaç tane gönderilecek var...

skibbe konusunda güvensizliklerim devam ediyor, umarım kendine güvenen klüp yöneticilerimizi haklı çıkarır... ama şahsen daha tecrübeli bir teknik adamı tercih ederdim sene başından...
maça çok kötü başlayıp ilk dakikalarda ayhan'la birkaç top kaybı yapınca eyvah dedim yine aynı tas aynı hamam devam ediyoruz. daha sonra sağlam bir organizasyonla erken dakikalarda golü bulunca gaza geldim "oha lan" dedim. herşey bundan sonra başladı, saçma sapan ataklar, kewell'ın yapmaya çalıştıklarını kimsenin (özellikle ayhan'ın) anlamaması ve ataklardaki top kayıpları, arda'nın amc konumundaki kötü oyunu, ayhan'ın lig başından beri kötü oyunu, karan'ın gerçekten fıs oluşu, falan filan, takımca hiç iyi değiliz arkadaşlar, bu kadar taşaklı adama sahibiz fakat hepsimi formsuz olur yahu, bu işin tek sorumlusu skibbedir, insan böylemi ilk 11 çıkarır ya? her maçta oynattığın topal'ı niye kesersin arkadaşım kim defans yapıcak bu takımda? önceki maçlarda gördün çokmu beğendin ümit karan'ı hala diretiyorsun? o kadar para bastık baros'u aldık oynatsana adamı! ki girdikten sonra gayette iyi oynadı adamda eşşek gibi stamina var her topu alır maaşallah beygir gibi bana çok umut verdi beğendim, ama bizim çok bilgili skibbe oynatmadı ne hikmetse!

uzun zamandır lincoln'ün kötü oyununu eleştirip durduk kesti adamı bu seferde adam gibi atak organizasyonu yapamaz olduk, adam 10 topun 7'sinde kendini yere atsada geri kalan 3 topta iyi işler yaptığını anladım ben kayseri maçı ve bu maçtan sonra. bu takım lincoln'süz olmaz bunu anladım bugun.

aydın sağda çok iyi oynadı, hasan şaş sağ bek oynamasına rağmen iyiydi, meira arada sırada ileri güzel çıkışlar yaptı oda iyiydi, kewell ve nonda'da fena değildi bu akşam fakat arda, ümit karan, ayhan'ı hiç beğenmedim.

çok dağınık, çok plansız, hem atak yapmayı bilmeyen hemde defansta sakat yakalanan iğrenç bir oyun sergiledik bu akşam. adamlar o golü attıktan sonra "bu golü biz hayatta atamayız" dedim çünkü çalışılmış hiçbirşey oynamıyoruz. fakat elin afrikalısı o pozisyonda tek başına 10 kişinin arasından kafayı çakabiliyor

antalyaspor'un oyununa değinecek olursak çok sert çok kasapça oynuyorlar, kontratakları oldukça sağlam, süper ligde iş yapacaklarını düşünüyorum, nerden buldularsa o zenci elemanları helal olsun adamlar sağlam (bir tanesinin baldırı benim iki baldırım kadardı o ne lan). uğur oldukça iyiydi. ama herşeye rağmen antalyaspor, klasik bir anadolu takımı görünümünde ve bugun ömer çatkıç olmasa yine istanbul'dan puansız ayrılır evlerine dönerlerdi. ömer çatkıç'ın bugünkü kurtarışlarını allah'ın hikmeti olarak değerlendiriyorum.

son olarak bu takımda, kesilmesi gereken asıl adamlar ümit karan ve ayhan'dır. perşembe günü skibbe'nin akıllanışını görmek umuduyla.
Gayet organize ve soğukkanlı bir şekilde ilk golü atan galatasarayımızın, yediği gol sonrası sanki takıma onca yıldız boşuna alınmış gibi eski alışkanlığına dönüp şuursuzca saldırma moduna geçtiği maçtır. oyun disiplininden kopmalar, kimin hangi mevkide oynadığının anlaşılmadığı bir sistem, sahada büyük bir telaş, sağlı sollu hedefsiz ortalar ve bireysel zorlamalar...ayrıca yan toptan gol yiyen galatasarayın kullandığı onlarca faul ve kornerden gelen ortalarda tehlike oluşturamaması da nasıl izah edilir ? merak ediyorum. nonda nın her zamanki gibi iyi oynadığı, ümit karan ve oyuna sonradan giren mehmet topaldaki düşüşün korkuttuğu, aydın ve baros un ise gelecek için ümit verdikleri maçtır.
devre arası antalyaspor un ikinci yarıdaki kaleyi okuttugu mac olmustur.
iyi oynadık diyen galatasaraylı dostların yanılacağını düşündüğüm maçtır..

mükemmel atılan ilk golden sonra resmen durmuştur galatasaray, çok dağınık ve savruk oynamıştır.. antalyaspor ise kontralarla ve sert futbolla istediği puana ulaşmıştır.. adam yokluğundan hasan şaş'ın sağ bek oynamak zorunda olması, sezon başı transfer politikalarında ne kadar eksik kalındığını bi kez daha göstermiştir..

netice itibariyle ikinci beraberliğini elde etmiştir sarı kırmızılı takım.. ama bence arda turan'ın serbest değil de ters ayağıyla çok iyi dalışlar yaptığı sol kanatta oynaması gerekir diye düşünüyorum.. aydın müthişti gerçekten de.. çok seri, çok ters hareketler yapıyo ve bence çok can yakabilir sağ kanatta..

bi an evvel toparlanması gerekmektedir galatasaray'ın.. zira istenilen odur.. ama şuna dikkat çekmek isterim bi futbol sever olaraktan; şu nonda hakikaten çok kaliteli adamdır.. değeri bilinmelidir..
galatasaray'ın dağınık oynadığı maç. orta saha diye bir şey yok denecek kadar azdı. daha doğrusu savunmaya yönelik orta saha yoktu. milli takımda bile ilk 11'de oynayan mehmet topal gibi bir adam dururken yan pas uzmanı ayhan akman neden oynar tek başına. ayhan, ön liberöda tek başına oynayabilecek bir adam değil. mutlaka yanında birisi oynaması lazım. tek ön liberö ile çıkılan maçlarda hiçbir zaman stressiz maç izleyemeyiz galatasaray taraftarları olarak. hele ki galatasaray, kendinden daha mücadeleci orta sahaya sahip takımlar karşısında daha çok zorlanır, daha, çok puan kaybederiz bu kafayla. benden söylemesi...

(bkz: ben bu filmi daha önce görmüştüm)
Skibbe'nin yine yanlışlar yaptığı maç olmuştur.. Mehmet topal yerine ayhan akman ile başlanılması büyük saçmalıktı.. devamında ayhan akman'a 70 dakika dayanılması ve değişiklik yapılmaması ayrıca saçmalıktı.. ikinci yarıya Mehmet Topal, Milan Baros ve Cassio Lincoln ile başlanılması gerekiyordu. Arda Turan yoğun maç temposundan belli ki yorgun düşmüştü o da durunca takım çok yavaşlıyor.. Aydın yılmaz gerçekten iyiydi ancak kendisine yapılan hayvanca faullere hakemin kart duyarsızlığı(90. dakikaya kadar beklemiştir) antalyaspor oyuncularına daha fazla cesaret verdi. Volkan yaman neredeyse futbolu unutmuş.. Doğru düzgün bindirme yok.. Hasan şaş yine iyiydi.. Çok çabaladı.. ümit karan hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor.. Nerede o herkesin bildiği, beklediği ümit karan?.. shabani nonda yine çok çalıştı, çabaladı, koştu, attı golünü..

Takıma biraz daha disiplin ve ruh lazım.. Sonuç olarak galatasarayımız kötü şekilde 2 puan kaybetti evet dünyanın sonu değil ancak bu hataların yapılmaması gerekiyor..
galatasaraylı dostlarımızın oynanan futboldan dolayı endişelenmelerinin yersiz oldugu gercegini bize gösteren mücadele. zira bizim adımız galatasaray, şu * veya bu değil...
öncelikle metin oktay'ın hakettiği şekilde anıldığı maç olmuştur. gerek maç öncesi tezahüratlar, gerek stadda çalan şarkılar, gerek maç öncesi yapılan saygı duruşu ve tribünlerde açılan 'sevenlerini bir kez üzdün 13.09.1991' pankartı. saygı duruşunda ve golden sonra ki ' galatasaray'ın golü 10 numara oktayyyy metinnn' anonsunda duygulanmamak gerçek galatasaray'lılar için mümkün değildi. ilk yarı sonuna kadarda tribünler metin oktay tezahüratının dışına pek çıkmadı.

maça gelmek gerekirse skibbe'nin sahaya en uygun kadroyla çıktığını düşünüyorum. bireysel olarak futbolculara bakıldığında volkan yaman ve ümit karan'ın tutuklukları dışında takımdaki kimseye kötü demek mümkün değildi ama takım oyunu olarak bakıldığında sahada herhangi bir şey yoktu. skibbe elindeki bu inanılmaz kadrodan bir takım yaratmayı başaramamış ve herkes bireysel olarak bir şeyler yapmaya çalışmakta ama başaramamakta. en önemlisi takımda büyük bir gol sorunu var, kimse antalyaspor kalecisi ömer demesin zira o pozisyonların neredeyse hepsi 80. dakikadan sonra ve antalyaspor üstümüze gelsinler diye beklerken yakalanmış pozisyonlar. defansta araya atılan her top tehlike oluyor, antalyaspor'un top sürüp uzaktan düzgün vuruşlar yapabilen bir forveti olsa dünkü maçta 3 ten az gol atmazdı.

henüz maçı tv'den izlemedim ama hakemin ömer çatkıç'a sarı kartı çok geç göstermesi dışında oyunu iyi yönettiğini düşünüyorum. ömer profosyonelliğin gereğini yapmakta ama bunu çok fazla abarttı ve hakemde buna son dakikaya kadar göz yumdu. zamanında milli takıma kadar yükselmiş bir kalecinin taraftarla bu kadar oynayıp tahrik etmesini anlamak ise mümkün değil, bu kadar tahrik edersen o kadar küfürü yemek normaldir diye düşünüyorum.

son olarak bu takımın kadrosu her şeye rağmen ligdeki en büyük rakibi fenerbahçe'den bir gömlek üstün ama sadece kadro zenginliği başarıyı getirmemekte. bu futbolcular takım oyunu oynamazsa ilk yarı bitiminde galatasaray lige havlu atar ve önümüzdeki sezonun teknik direktörünü düşünmeye başlar.
2 puanın daha öyle ya da böyle gittiği maç.
hem tribünler hem de ömer çatkıç açısından tarihe iz düşmüş bir maçtır. metrekareye düşen insan sayısının yarattığı çile yetmiyormuş gibi sülüğün kanı emercesine antalya'nın nasıl iki puanımızdan bizi koparıp ayırdığına tanık olduğumuz, kısılan sesimize lanet edip kendimize kızdığımız bir maç...

ömer çatkıç hakkında yorumlardan öte bayağı bir hezeyanlarım da oldu. maçı izleyenlerin kulağına gelenlerde benim de payım var tabi. ancak şöyle bir sakin kafayla objektif düşünüldüğünde; ona, görevini tam anlamıyla yerine getirmiş takımını sırtlamış bir kaleciden öteye bir sıfat yakıştırmanın doğru olmayacağı fikrine vardım ve daha çok sinirlendim.

yine bir fenerbahçe'nin puan kaybettiği maçın akabinde bizimde puan kaybettiğimiz bir tür tarihin tekerrürü...
galatasaray'ın halı saha maçında hep en iyi oynayanları çağırdığınız ama herkesin kafasına göre oynayıp, sonuçta yenilmeniz durumuna benzer bir görüntü sergilediği karşılaşma. halen aynı durumda bulunan bir diğer güzide ekip için bakınız;
(bkz: ac milan)

not: sporcuların takım olarak hareket etmediği takım oyunlarında başarılı olma ihtimali "0", yazıyla sıfırdır.
antalyasporlu oyuncunun hakem daha son düdüğü çalmadan ceza sahasında çıkan bir kargaşadan yararlanıp servet çetin'in formasını almaya çalıştığı maç. oğlum o kadar acele etmeye gerek yoktu lan. servet çetin öyle forma alma yarışına girilebilcek türden bir adam değil, ne bu acele? her şeyin zamanı var.

gerçi biz de beşiktaş kapalı tribünü olarak bir maçın 80. dakikasında takım 3-0 öndeyken (ki bu 3-0 lık skor inönü stadı'nda nadiren görülen bir doğa olayıdır) "beşiktaşım el ele hep beraber tribüne" diye bağırmıştık. baki mercimek filan gelmeye kalkmıştı. dengesiz adam ya, bak şimdi yine aklıma geldi sinir oldum. şakadan bile anlamayan bir adamdı bu baki. neyse beşiktaş'ta kalması baki olmadı çok şükür.
maç öncesi ve sonrası ile ilgili lig tv güzel bir video hazırlamış...

http://www.ligtv.com.tr/V...oHaber/?r=1&hid=44418