bugün

entry'ler (70)

zeki esprili karizmatik hali vakti yerinde erkek

aman efendim aman, entry girerken tribünlere oynayanlar, esasında ben değilim ama hani fena da sayılmam deyip kızlara bıyık buranlar, dur ben de esprili bir kaç kelime dökeyim de belki sözlükten kız kaldırırız diyenler... ya sözlük sen ne yapıyorsun allahını seversen. ulan açılan entrylerin yüzde 70'i cinsellik, yüzde 20'si erdoğan ve fethullah gülen hakkında, sadece yüzde 10'u dişe dokunur konularda. ne cinsel açlık varmış lan memlekette. kardeşim onlarca arkadaşlık sitesi var, bu cengaverler biraz da şansını orada denese.

dünyası din ekseninde dönen insan

bence hiç mahzuru yoktur. dileyen istediğine inanabilir (cem yılmazın tabiri ile krem peynire bile tapabilir) ve bu inancını hayatının eksenine koyabilir, bunda da sakınca yok. neticede sistematik bir dünya idealinde olan her din ve siyasi akım, insanları disipline eder. ama din dediğimiz olgu yorumlarla şekillenmiştir. bu yorumlardan kimisi bir başka insanın özgürlüğüne müdahaleye sebep olabilmektedir. sorun da buradan çıkmaktadır. kendi ekseninde kalmayıp diğer insanların eksenine giren her yaşamsal form, karşısında bir anti tezi de doğurmakta ve çatışmalar çıkmaktadır. peki hayatın her noktasını sistematize etmek idealindeki bir din, nasıl olur da sadece bir bünyenin ekseninde kalabilir? bu soruyu çözmek çok zordur. o yüzden hiçbir din ve siyasi akım bir tek insanın eksenine oturmaz, diğer insanlara da müdahale eder. mesala bir örnek verecek olursak, lekum dinikum veliye din (sizin dininiz size benim dinim bana) ayetiyle fikir özgürlüğünün çerçevesi çizilmiştir. yani burada kendi ekseninde kal, başka eksenlere müdahale etme denirken, emr-i bil maruf nehy-i anil münker (iyiyi emretme, kötüden uzak tutma) ayeti ile diğer insanların eksenlerine müdahale etmek söz konusudur. şimdi koca islam dünyasında tarihten bu yana yetişmiş onbinlerce fıkıh adamı yorumlarıyla bunu açıklamaya çalışmışlardır. kimisi müdahale et kardeşim milletin eksenine, bu yaratıcının sana verdiği hak, sen onun halifesisin diye müslümanları gaza getirirken, kimisi de başkasının inanışına dudak bükmeyi bile mekruh saymıştır. yani yorumlarla bu eksenin yörüngesi hep değişmektedir. ve bu yanlız islam dini için geçerli değildir. hristiyanlıkta da aynı durum söz konusudur (misyonerlerin seküler hristiyanlar üzerindeki psikolojik baskısı) gibi. yani kısaca dostlar, dünyası din ekseninde dönen adam yoktur. dünyamızı din ekseninde döndürmek isteyen adam vardır. ve bu her din ve siyasi görüş için aynıdır.

mami

italyanca, ispanyolca, ingilizce gibi pekçok anglasakson veya latin kökenli dilde anne anlamına gelen kısaltma sözcüğünün okunuşu.

piste inen uçaktan kopan alkış sesi

fazla büyütülecek bir olay değildir. Hoş bir ritüeldir. Yalakalık ile de alakası yoktur. Otobüs yolculuğu bittikten sonra geçmiş olsun demek gibi bir rahatlama cümlesinin, daha riskli olan uçak yolculuğunda eyleme dönüşmüş halidir. Bu arada diğer ülkelerde de bu adet görülmektedir. Birleşik Devletlerde bir iç hat uçuşunda ve Düsseldorf-Zurich arasında uçarken yaşamışlığım vardır.

yakışıklı olmadığı halde kızları götüren erkek

sözlüğü erotik-itiraf'a çevirmeden en anlaşılabilecek tarzda bu denklem şöyle izah edilebilir. öncelikle kendine güveni tamdır, yapmacık değil olduğu gibidir, kız kısmını sıkmaz, hatta çok sallamaz. standart yurdum erkeği gibi herkese potansiyel partner gözüyle bakmaz. bunların yanı sıra iyi bir işi, iyi bir kazancı vardır. kimse kendisinden sosyal statü olarak geride biriyle vakit geçirmek istemez.karizması vardır. ama bu karizma polat alemdar modunda değil,bilgi, görgü ve hoşsohbete dayanır.
ve en önemlisi sözlükte bile olsa öyle biri vardır. ama sözlükte öyle birisi varsa beni de götürsün diyecek kadar aklı uçkurundakilere pas vermeyecek kadar da standartları olmalıdır.

ben kıvanç tatlıtuğ dan yakışıklıyım diyen erkek

(bkz: abaza kız muhabbeti)

5 bin 112 euro

- Sayın başbakanım ben de oğlunuz Bilal Bey gibi bedelli askerlik yapmak istiyorum. 5.112 euro rica etsem sizden.
+ Artistlik yapma lan
- Lan mı peki canın sağolsun
+ Ananı da al git
- Eyvah anamda mı asker oldu şimdi

allahın tokadı

Yapılan kötü bir işten hemen sonra, başa gelen bir aksilik karşısında söylenen söz.

bülent ersoy un makyajsız hali

bu olsa olsa bir orc'tur. orta dünya birleşin insanlığın sonu yakın.

porno izlerken ağladım

Umarım konu ile ilgili kötü anılarından dolayı ağlamayan yazar bir kardeşimizdir.

tokyo

Bir kere dünyanın en pahalı şehridir. Narita'ya ayak basar basmaz şehir merkezine (shinjuku, harajuku, shibuya vs) gitmek için taksi tutarsanız, yandığınızın resmidir. Çünkü en az 300 $'ı gözden çıkarmanız lazımdır. Bunun yerine gümrük çıkışından sonra limouzin bus desklerine uğrayın. 30-35 $'a istediğiniz yöne otobüsler kalkmaktadır. Otobüsler klimalı ve son derece rahattır. Bu arada taksiler yalnız havaalanında pahalı değildir. Taksi açılış ücreti 720 yendir (yani 7 $). Kilometrede başı da 1 $ para atmaktadır. Gözünüzü taksimetreden alamaz, "Allah'ım daha gelmedik mi" diye dua edersiniz. Şehirde her yere metro ile ulaşım mümkündür. Mesafeye göre 180-360 yen arası bir fiyat verirsiniz. Ve bir önemli nokta daha; sakın metroya bindim diye biletinizi benim gibi çöpe atmayın. Çıkışta tekrar okutmak zorundasınız. Yoksa tek kelime ingilizce bilmeyen gişe görevlilerine yarım saat dil dökmek zorunda kalırsınız.
Şehir yukarıdaki entrylerde de değinildiği gibi muazzam kalabalıktır. Özellikle iş başlangıç ve mesai bitim saatlerinde sokaklar hele metrolar korkunç kalabalık olur ve bir görevli insanları sırtından iterek vagonlara sokmaya çalışır. Japon erkeklerinde fordçuluk çok moda olduğu için rush hourlarda (kalabalık saatlerde) erkek ve bayan vagonları bazı hatlarda ayrılmıştır.
Şehirde gezilecek yer çoktur. Ama benim gibi iş için 1 haftalığına (hatta 5 gün) gittiyseniz hiçbir yeri doğru dürüst göremezsiniz. Bu yüzden en az 1 hafta sadece gezmeye ayırmalısınız. Şehrin cazibe yeri shinjukudur. Burada punkçı Japon delikanlıları, çarpık bacaklarına rağmen süper mini giymiş Japon kızları görebilirsiniz. Çoğunlukla hepsi kumar makinelerinde oyun oynuyorlardır. Shinjuku aynı zamanda işyerlerinin olduğu bir mekan olduğundan fazlaca bir özelliği yoktur. Ginza ise elit dükkanların ve markaların bulunduğu caddedir. Burada Gucci,Versage ve pekçok ünlü markayı satan mağazalar vardır. Bir bayan ayakkabısının 470 $ olduğunu gördüğümde Ginza'nın bana göre olmadığını anladım. Eminim size göre de değildir.
Ropongi ise clup ve diskoların olduğu mekanlardır. Özellikle Vanilla ve Gaspanic tavsiye edilir. Japon kızları ayarlamak hiç de sorun değildir. Biraz kendine güven, biraz uzun boy ve çat pat ingilizce yetmektedir. Ama çoğu çarpık dişli ve çarpık bacaklıdır. Bir büyük rakı içmeden yapılması tavsiye edilmez.
Yemek konusunda sushi sevenler için hiçbir sorun yoktur. Ama sevmeyenler için her köşe başındaki McDonalds'lar tavsiye edilir. Ama hamburger etleri domuz karışımlıdır. O yüzden size fishburger tavsiye ederim.
Tokyo'ya gidip de illa gitmeniz gereken yerler ise Asakusa ve Akhihabara'dır. Asakusa eski bir tapınaktır ve kendinizi samuray filmindeki Japonların eline esir düşen Avrupalı gibi hissedersiniz. Asakusa'ya giden yolda hediyelik eşya satan dükkanlar vardır. Sakın "ulan bunlar Japon pazarlık yapmazlar" demeyin, süpermarkette bile pazarlık yaparak daha ucuza mal alabilirsiniz. Asakusa'da da muhakkak pazarlık edin. Bu arada işi abartıp olayın mistik yanını da bok etmeyin. Akhihabara ise elektronikçiler mahallesidir. istanbul Eminönünden, Beşiktaşa kadar bir yer düşünün ve komple elektronik eşya sayıldığını hayal edin, öyle bir şey. Sakın acele etmeyin. Devamlı fiyat sorun, yol üstündeki değil, ara sokaktaki dükkanlara uğrayın ve pazarlık yapın. Bir de sakın aklınızdan çıkarmayın, Japonya'da elektrikli aletler 110 v ile çalışır. Muhakkak adaptör alın.
Tokyolular genellikle sıcakkanlı insanlardır. O kadar ki yağmura yakalandığımda yaşlı bir çift şemsiyelerinden bir tanesini bana vermişti ve kendileri bir şemsiyenin altına sığmaya çalışmışlardı. Ama son derece çekingen ve korkaktırlar. Onlarla konuşurken sesinizi çok yükseltmeyin ve seri bir ingilizce ile konuşmayın. Tek tek harflari basarak konuşun, aksi takdirde ben ingilizce bilmiyorum, özür dilerim diyerek yanınızdan ayrılırlar.
Son olarak sakın ama sakın tanımadığınız bir Japon'a hele bir Japon çocuğa el şakası yapmayın. Çocuk istismarı kabul edilebilir ve başınız ağrır. Japonlar son derece asosyaldirler ve vücut temasını mümkün mertebe kullanmazlar.
19-25 Temmuz arasında tekrar orada olacağım için de yeni bilgiler için ikikererafineyi izlemeye devam edin.

george washington

amerikan argosunda 1 dolar anlamına gelen kurucu başkanın ismi.

fenerbahçe nin son türkiye kupasını aldığı tarih

rahmetli peder o zaman hayatta idi. Toprağı bol olsun koyu da bir fenerbahçe taraftarıydı. Mersin'de final maçına beni de götürmüştü. Çünkü o sıralar mahalledeki arkadaşlarım beni yarı galatasarylı yapmıştı bile. Aklı sıra beni yaşanan zafere ortak edecek ve fb'li yapacaktı. Beraber maça gittik. Fener 2-1 kazandı. Lan şimdi düşündüm de yaşlanmışım ya.

fm 2009 daki genç yetenekler

fraser milligan, dundee united'ın reserve'inde oynuyor. ister sağ açık ister sağ bek yapın farketmez. Oldukça ucuza alınabiliyor ve ister Milan'ı alın, isterseniz Kasımpaşa'yı yönetin her maçta 10 ortalama ile oynuyor.

mardin medeniyetler zirvesi

keşke ben de gidebilseydim dedirten zirve. bari gelmeyenler için bir hesap numarası falan verilse de çam sakızı çoban armağını 3-5 kuruş da biz yollasak. üniversite yıllarımda orta anadoluda bir köy okulunu ziyaret etmiştim arkadaşlarla. çocuklar size yarı peygamber muamelesi yapıyor, söylediğiniz her şeyi "aha lan hayatın sırrını verdi işte" der gibi dinliyordu. Çünkü bu zamana kadar kimse onları ziyaret etmemişti, karşılıksız bir şey almamışlardı. Sonra hediyeleri dağıtmaya başladığımızda verdiğiniz kitaplara, kutsal metinler gibi davranıyordu. gözlerdeki o çılgın sevinci görmek isteyenler, akşam başını yastığa koyduğunda "işte bu'dur, karmada bugün tavan yaptım" diyerek huzur içinde uyumak isteyenler, katılın. Yalnız o çocuklar için değil, kendiniz için de katılın. göreceksiniz biraz kalp yumuşamasının kimseye zararı yoktur.

türk müziğindeki en iyi vokaller

vokallikte dikkat çeken ve kısa sürede solistliğe geçip, sesleri ile bizi mest eden kişiler. Sertap erener (sezen aksu), mustafa ceceli (sezen aksu), aşkın nur yengi (sezen aksu), deniz yılmaz (kurban), levent yüksel (sezen aksu) ve hakan utangaç (pentagram).

jeanne d arc

bourgogne (burgonya) dükü, ingiltere kralı edward ile birlikte olup, fransa'yı işgale başlar. o zamanlar fransa'da krallık için veliahtlar arasında iç çekişmeler yaşanmakta, siyasi bir otorite boşluğu bulunmaktadır. 16 yaşında olan (bir rivayete göre 14, bir başkasına göre 13) jeanne d'arc bakire meryem'in ruhu ile konuştum, o bana fransa kralı olan veliaht charles'ı gösterdi diyerek ordu toplamaya başlar. O sırada ingilizlerin elinde olan orleans'ı topladığı ordusuyla kuşatma altına alır. 2-3 hafta içinde kent düşer. Veliaht Charles, kendi adına savaşan bu kızı bir yandan desteklerken, bir yandan da inceden kıllanmaya başlar. Çünkü jeanne d'arc için efsaneler türemeye başlamış, orleans alınırken ok isabet etmediği, etse bile dua ile yaranın kısa zamanda kapandığı söylenmeye başlamıştır. Veliaht Charles, Jeanne D'arc'tan bu sefer reims şehrini kurtarmasını ister. Ama yardım için gönderdiği ordu, reims gibi alınması çok zor ve ingilizlerin yığınak yaptığı bir kaleyi almak için çok yetersizdir. Sonuçta zavallı kız yakalanır ve ingilizler tarafından yakılarak öldürülür. Bu işten en büyük çıkarı da Fransa Kralı olan Charles sağlar. Hem, halkın gözünde kahraman olan ve kendi popülerliğini sarsan jeanne d'arc'tan kurtulmuş olur, hem de bu efsaneden faydalanarak fransa'yı tekrar birleştirerek napolyan dönemine kadar sürecek 300 yıllık Fransa monarşisini yeniden siyasi erk yapar. Olan ise 19 yaşında diri diri yakılan zavallı Jeanne D'arc'a olur. Kıssadan hisse, "kraldan çok kralcı olmayacaksın".

arash

isveçte yaşayan iran asıllı şarkıcı. shaggy ile seslendirdiği donya düeti kaçırılmaz.

erekte olmuş kurbağa

prensesi öpmeden önce kurbağanın son hali.

atatürk orman çiftliği nde kokoreç yemek

her ankara'ya gittiğimde yaptığım eylem. ama bir kere olsun tenha bulmadım, bulamadım. hatta gece yarısını 20 dakika geçe gitmişliğim bile vardır ama önümde en az 10 kişi sıra beklemekteydi. lezzet inanılmazdır, tüm eş, ahbap ve dostlara tavsiye edilesidir.